"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hangi Doğu, hangi Batı?

M. Said ZEKİ
12 Kasım 2018, Pazartesi
En masum haliyle insanoğlu güneşin doğduğu yere doğu, battığı yere batı dedi.

Bu tarif zahirde güneşi referans alır görünse de; insan aslında bizzat kendini, kendi yerini referans alıyordu. Bu mantıkla her insanın güneşin doğuşunu gördüğü cihet doğu, batışını gördüğü yön ise batıydı.

Halbuki güneş doğulu da değildir, batılı da değildir; ama hem doğuluları hem de batılıları ısıtır ve ışıtır.

DOĞU DA, BATI DA ALLAH’INDIR

“Doğu da batı da Allahındır” (Bakara, 2/142) “O hem iki doğunun, hem iki batının Rabbidir.” (Rahman, 55/17) “Doğuların ve batıların Rabbine yemin olsun” (Meâric, 70/40) gibi âyetlerde güneşin her gün farklı açılardan doğup battığına işaret edilir. Farklı yorumları tefsir ilmine havale ediyoruz.

Doğu ve batı kavramları tartışılabilir, tartışılmalıdır da. Kime göre doğu kime göre batı... Meselâ Türkiye Japonya’ya göre batıdır. Japonya bize göre doğu; biz Avrupa’ya göre doğuyuz, Avrupa bize göre batı ve Avrupa Amerika’ya göre doğu...

DÜNYA HARİTALARINDA DOĞU BATI 

Rusya, Avrupa, ABD, Çin, Avustralya, Şili, Güney Afrika gibi ülkelerden bakıldığında dünya haritası çok farklı. Doğu ve batı; yani dünya çok farklı!

Rusya Dünya haritasına göre dikey ok Moskova’dan geçer. Her iki Amerika ve Avustralya Dünyanın çevresinde duruyor.

ABD, Dünya haritasında dikey ok merkez Amerika’dan geçmektedir. Amerika doğudan Atlas Okyanusu ve batıdan Pasifik Okyanusu’yla kuşatılan, “ada” gibi gösteriliyor.

Avustralyalılar ise haritayı 180 derece çevirmişler. Pasifik, Hint ve Güney Amerika Birleşik Devletleri gibi, üç okyanus arasında uzanan adaları bulunmaktadır. Japon haritasına göre ise Japonya Dünyanın tam ortasındadır.

Kendi konumunu güneşe göre tayin eden insanoğlu; tarih, siyaset, inanç ve medeniyet perspektifli yolculuğunda Doğu-Batı ayrımı, karşıtlığı yahut ikilemi salt coğrafi konumla sınırlı kalmadı. Kendini tanımlayabilmek için bir  “öteki” belirlemek zorundaydı! Ötekileştirme süreçleri farklı açılardan gelişti. Bu aynı zamanda Doğu ve Batı kavramındaki masum yön tayinini de değiştirdi.

BATI’YI YÜCELTME, DOĞU’YU KÜÇÜMSEME

Doğu-Batı düşünce kalıbı bu gün anlamını yitirmiştir. Coğrafi olarak bile kıymet-i harbiyesi yoktur. Düşüncemizi, Dünyaya bakışımızı hürleştirmek istiyorsak konumumuzu yeniden düşünmemiz lâzım. Çünkü ister haritada ülkelerin yeri, ister kültürlerin özellikleri tanımlamak için kullanılsın her halükârda ‘Batı’yı’ yücelten ‘Doğu’yu’ küçümseyen bir görüşü çağrıştırıyor. Doğu’nun nerede başlayıp nerede bittiği o an nerede olduğumuza bağlı. Oysa nerede olduğumuza Batı’daymış gibi bakıyoruz. Nerede olduğumuzu Batı’nın diliyle tanımlıyoruz. Japonya, Kamboçya, Vietnam nerede? Uzakdoğu’da. Peki Uzakdoğu kime göre uzak? İngiltere, İsveç, Norveç neden uzakbatı’da değil? Neden Kuzey Amerika’yı Batı’da bilirken Güney Amerika deyince akla Batı gelmiyor? Acaba ‘Avrupa üflüyor, biz burada oynuyor muyuz?’ 

İKİ ZIT KUTUP

Kendini yeni bir tanımlamayla var etmek isteyen Batı, Doğu’yu kurguladı. Batı böylece kendini Batı olarak var ederken, Doğu’da böylece Doğu olduğunu öğrendi. Ve kurgulanmış dünya ile insanlık coğrafî, tarihî, medenî, ekonomik boyutları giderek genişleyen iki parçaya, iki zıt kutba ayrılmış oldu.

“Manayı temsil edenler Doğu’da, maddeyi temsil edenler Batı’da kaldı. Tahakküm edenler Batılı, hükmedilenler Doğulu oldu. Sömürenler Batı, sömürülenler Doğu oldu. Gelişenler Batılı, geri kalanlar Doğulu sayıldı. Kalp Doğu’ya, akıl Batı’ya mal edildi. Öyle ki Doğu-Batı derken birlik neredeyse yok edildi, ikilik yeryüzünde adeta baki kılındı”.

Tevhid eksenli bakış yara aldı. Oysa Rabbimiz birdi, hepimiz Âdem’in (as) çocuklarıydık. Hepimiz dünyada Rahman’ın misafirleriydik. ‘Sonra yine O’na döndürülecektik.’ Bu gün Batının kurguladığı kalıplara mahkûmiyetimizi sorgulamak zamanı gelmiştir ve geçmek üzeredir.

DÜŞMAN / DOST TANIMI

Emperyalizm iki tür insan modeli tanımlar, kendine dost, kendine düşman olanlar. Dolayısıyla ‘düşman’ olarak kabul ettiği zaman; onu öldürmek, sömürmek, köle yapmak artık meşrû hale gelmiştir(!) Batı masal uydurur; Doğu yıllardır inanır!

Diğer yandan Batıyı toptan kötü veya toptan iyi kabul etmek sağlıklı bir değerlendirme değildir, kolaycılığa kaçıştır. Bediüzzaman’ın gerçekçi, soğukkanlı ve hakperest bir şekilde ayrımına kulak vermek zorundayız. İnşallah onu başka bir yazıda tefekkür ve müzakere edelim. 

Şimdi Atilla İlhan’ın şu mısralarıyla bu yazıyı bitirelim. “Ya düşmansındır Batıya, ya hayran; ya koşa koşa gelirsin memleketim diye ya da ardına bile bakmadan gidersin buralardan.”

Okunma Sayısı: 7026
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı