Yukarıdaki sözün, yaşadığı asrı mutluluk asrına çeviren ve bütün insanların mutluluğunu sağlayacak Kitabı bildiren Allah’ın Elçisi’nin (asm) annesi Hz. Amine’ye ait olduğu rivayet ediliyor.

Bu sözün üzerinden yaklaşık 1500 sene geçmiş. Söyleyen de, rivayet edenler de gelip geçmiş, beklenenler gelmiş, yaşayanlar ölmüş... Nice aşklar, korkular, ümitler yaşanmış, nice savaşlar olmuş; medeniyetler kurulmuş, medeniyetler yıkılmış... 

TARİH TEKERRÜRDEN İBARET MİDİR? 

Yaşananlardan ders çıkaranlar, bunların muhasebesini yapanlar da olmuş; ders almayan, aynı hatayı tekrarlayıp duranlar da olmuş. 

Merhum Âkif bunlara sitem ediyor:

“Geçmişten adam hisse kaparmış... Ne masal şey!

Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?

“Tarih”i  “tekerrür”  diye tarif ediyorlar;

Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?”

HATALARDAN DERS ALMAK

Hatalarımızdan ders almadıkça aynı hatayı yapmaya devam ederiz. Bu bir insan için geçerli olduğu kadar, insanlık için de geçerlidir. Ancak insan hatalarını gizler, başarıları ile övünür. Tarihe şöyle bir baktığımızda hata görmek zordur. Çünkü başarıları yazmış, hataları göz ardı etmişizdir. Sadece mağlûp devletlerin hataları tarihe kaydedilmiştir. Muzaffer olan hatalarını görmek istemiyor ve kendi hatalarını da başkasının üzerine atıyor. İnsan ders almadığı için tarihin tekerrürden ibaret olduğu söyleniyor.

‘AYNI NEHİRDE İKİ KERE YIKANILMAZ’

Halbuki Efes’li Heraklit “Aynı nehirde iki kere yıkanılmaz” diyerek tersine bir görüş ileri sürmüştü. Gökbilimcilerin dediğine bakılırsa güneş, dünyamız ve sistem sürekli hareket halinde ve bir geçtiği yerde, bir daha geçmiyor. Kainât genişliyor, asır sayfalarına kader kalemi ile Kudret  yazıyor, bozuyor, eskiyince yeniliyor.

TAKVİMLERDEN Mİ ÖMÜRDEN Mİ YAPRAKLAR DÜŞÜYOR ?

Milletlerin tarihine, inancına göre takvimler değişiyor. Milâdî takvim, hicri takvim gibi belli olayları esas alan takvimler olduğu gibi, belli hayvanları esas alan Çin takvimi gibi takvimler de var. İnsanlık tarihini 7 bin yıl geriye götürenler de var. Doğrusunu Allah bilir.

HZ. ÂDEM’İN YAŞ GÜNÜ NE ZAMAN?

Acaba Âdem aleyhisselâm’ın yeryüzüne indirilişinin  veya vefatının yıl dönümünü için bir program yapacak olsaydık; kaçıncı yıl diyecektik! Neyse... Şimdi sahnede 2018 yılını eskitip 2019 yılına girmek üzere olan insanlar var! Bu yazıyı okurken belki yeni yıla girmiş olacaksınız!

MEZARLIKLAR VAZGEÇİLMEZLERLE DOLU

Bir dostumdan dinlemiştim: ‘Çok sevdiğim bir arkadaş, beni sürekli bir yerlere dâvet ediyor, ben ise kendi işimde çalıştığım için hep ‘işim var’ diye dâvetini reddediyordum. Bir gün yine geldi arabayı kapının önüne çekti. ‘İşin var, ama sadece beş dakika gelebilir misin?’ dedi. Ben biraz mahcubiyetle arabaya binmek zorunda kaldım. Beni yakında bulunan mezarlığa götürdü ve: “Bak bu gördüklerinin hepsinin işi çoktu. Hayalleri, ümitleri, korkuları, planları vardı. Bazıları kendini vazgeçilmez sanıyordu. Bak işte ne haldeler şimdi! Mezarlıklar vazgeçilmezlerle dolu!” diye bana muazzam bir ders verdi. Ondan sonra dostlarıma, aileme ve sevdiklerime daha çok vakit ayırmaya başladım.’

HUKUK DEVLETİ TEMENNİSİ

Dilek ve temennilerini sordum çevremdeki dostlarıma. Bazıları klâik temennilerde bulundu. Bana ilginç gelen bir hukukçu dostumun hukuk devleti temennisiyle yeni yılınızı bizde tebrik ediyoruz: “Ben 2019 yılında barış ve esenlik içinde ve kâmil bir hukuk devletinde yaşamak isterim. Gerçek anlamda bir hukuk devleti olabilmek için kanuna uygunluktan fazlası gerekmektedir. 

Hukuk devletinde hukukun üstünlüğü, bağlayıcılığı, hukukun evrensel ilkelerine ve insan haklarına uygunluğun gerekliliği kabul edilmektedir. 

Ben  hukuk devletinde, Devletin kendi koyduğu kurallara uyması ile birlikte hakkaniyet ve nesafete uygunluğu ve adaleti sağlamasını beklerim. Herkesin korkmadan, kardeşlik içinde ve refah seviyesi yüksek şekilde kâmil bir hukuk devletinde yaşamasını temenni ediyorum.”

Bütün güzel dilek ve temennilerin gerçekleşmesi duâsıyla..