Bildiğiniz üzere yakın zamanda iktidarın koalisyon ortaklarından biri olan görünüşte muhalif partinin liderinin tavsiyesi (!) ve hükümetin başının da tensibi ile 24 Haziran 2018 tarihi için erken seçim kararı alındı.
24 Haziran gününün seçilmesindeki esas sebepler bilinemeyebilir ama bunca yıllık iktidarında seçimleri zamanında yapmakla övünen bir iktidar için bu ancak olağanüstü bir durumdan ötürü alınmış olmalı.
Acaba iktidarı buna ne mecbur etmiş olabilir? Elbette her iktidarda olduğu gibi iktidarı kaybetme endişesi ağır basıyor. Ayrıca iktidar, kendisine rahat hareket etme imkanı verecek olan Başkanlık Sistemini bayram hediyesi bekler gibi sabırsızlıkla beklediği için de olabilir. Ekonomik kriz, OHAL hoyratlığı, hukuksuzluklar ve dış politika baş edilemeyecek hâle geldiği için halktan gelecek tepkiyi azaltmak üzere bir hava subabı olarak seçimi kullanmak istemesinden de olabilir.
Peki iktidar hava subabı olarak gördüğü seçimleri neden erkene aldı? Onun da cevabı açık. Hükümet şimdiye kadar bütün seçimlere kaybetme endişesi olmadan girdi. Zaten ilk günden bu yana, alternatifsizliğin ekmeğini yiyerek bu noktaya gelindi. Peki bu sefer ne oldu? Yakın zamanda yayınlanan bir ankette yüzde 45 oranında kararsız oy olduğu ve bu kararsız seçmenin bir alternatif aradığı açıklandı.
Milli görüşün oylarının gerçek sahibi olan SP, demokrat oylarının gerçek sahibi olan DP ve AKP’nin alternatifi olarak görülen İYİ Parti’nin emanet bıraktığı oyları almak üzere ittifak etmesi bu kararsız seçmen oylarının kaymasına sebeb oldu. Bu durumda iktidarın elinde, daha fazla oy kaybetmemek için tek alternatif kalıyordu: “Erken seçim”.
Buna göre seçime kadar olacak olan şu: İktidar, seçimin hava subabı mahiyetini koruması için olabildiğince milli ve manevi değerleri suistimal edecek. Toplumda oluşturduğu “AKP demek devlet demektir, hükümete muhalefet devlete karşı gelmektir” algısını besleyecek. Böylece planlarına göre kırık dökük de olsa seçimden galip çıkacak ve ondan sonra önünde hiç bir engel kalmayacak.
Acaba gerçekten öyle mi olacak?
Bakalım zaman neyi gösterecek. Fakat bu seçim sürecinde iktidara yine en büyük zararı OHAL verecek. Neden mi? Çünkü OHAL’deki korku yüzünden halkın nabzını ölçmek ve gelişmelere karşı nasıl tepki verildiğini tespit etmek pek mümkün olmuyor.
Peki bu kör dövüşünden ne çıkar? Körler ve sağırlar birbirini ağırlamaya devam mı eder yoksa demokratlar yeniden şahlanır mı bilinmez. Fakat biliyoruz ki 24 Haziran’da demokrasi yeniden şahlanacak...