"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Benim adım yetim”

Mağdur Kürsüsü
12 Nisan 2017, Çarşamba
Yaklaşık 200 gündür günahsız, suçsuz, hiçbir gerçekliği olmayan sebeplerden dolayı cezaevinde tutuluyorum. Henüz 2 yaşında olan oğlum ve sevgili eşim beni bu süreçte sağ olsunlar hiç yalnız bırakmadılar.

Bu yazıyı yazmamdaki amaç küçük oğlumun duyduğu ıztırabı, çektiği babasızlık özlemini, içinde kopan fırtınaları onun gibi düşünmeye çalışarak sizlere anlatmaya çalışmaktır.

Benim Adım Yetim

Babam ölmemiş, hayattaymış henüz, ama yetimmiş benim adım. Öyle diyor büyükler... Çok iyi olmasa da hatırlıyorum babamı, bana gülüşünü, benimle oyunlar oynadığını, beni nasıl sevdiğini az da olsa hatırlıyorum. Küçük, huzurlu, mutlu olduğumuz annem, babam ve benim yaşadığımız bir evimiz vardı. Ben o evde tanımıştım annemi, babamı ve hayatın bu kadar acımasız olduğunu. Şimdilerde babaannemlerde yaşıyoruz evimizi topladılar, odamı topladılar, tüm oyuncaklarımı kutuların içine koydular ve sıkıca kapattılar ağızlarını. Artık babam gelmez oldu eve, birlikte oynadığımız oyunlar, babamın beni parka götürdüğü günler hepsi geride kaldı. Anneme soruyorum babamı, gözleri buğulanıyor ve diyor ki: “Çalışmaya gitti oğlum baban.”

Bazen kızıyorum babama neden eve gelmiyor diye, özlemiyor mu acaba diyorum. O bizim yanımıza gelmese de biz gidiyoruz onu ziyarete. İşyerinde biraz bekletiyorlar bizi, annemin benim her yerimizi arıyorlar, sonra babam geliyor, ama dokunamıyoruz birbirimize. Neden? bilmiyorum, ama babamla aramızda bir pencere var, elimi uzatmak istesem de babama dokunabilmek, ona sarılabilmek için hep o pencereye çarpıyor elim. Babam bana oradan el sallıyor, öpücükler atıyor, ama sarılıp öpemiyor beni, eski günlerdeki gibi sevgiyle, şefkatle kucaklayamıyor. Ama şunu çok iyi biliyorum babam beni çok seviyor... Babam şimdilik yanımda olmasa da umutla bekliyorum bir sabah uyandığımda yanımda olacağı günü. Bir de annemin öğrettiği gibi ‘’Allah’ım babamı yanıma gönder’’ diye duâ ediyorum her gece uyumadan önce.

Ama biliyorum artık oranın babamın işyeri olmadığını, babamı cezaevine attıklarını, her şeyi biliyorum. Demek ki diyorum babam o yüzden sarılamıyormuş bana, o yüzden öpemiyormuş beni. Ama zormuş babasızlık, zormuş bir çocuğun hayattayken babasından uzak kalması, zormuş...

Benim yüreğim küçük olsa da, yaşım küçük olsa da iliklerime kadar hissediyorum babasızlığı ve küçük yüreğim o evimize gelinceye dek kanamaya devam edecek. Benim ve annemin gözyaşları durmayacak... Annem ve ben babamı umutla bekleyeceğiz... Ve inanıyorum ki en kısa zamanda babam tekrar aramızda olacak, paketlenip ağızları sıkıca kapatılan oyuncaklarımı birlikte çıkaracağız babamla...

*

Sizlere henüz 2 yaşında olan oğlumun küçük yüreğindeki ıztırapları anlatmaya çalıştım. Kim bilir ne fırtınalar kopuyordur içinde... Rabbim bizleri umutla bekleyen bu masum yavrularımıza bağışlasın inşallah. Amin.

Bir tanecik oğlum ve çok kıymetli ve sevgili eşim sizleri çok seviyorum ve ben burada tutulduğum sürece sizin en iyi koruyucunuz ve sahibiniz Allah’tır (cc).

Ey! Yapılan zulümlere sessiz kalan, küçük yürekleri kanatan, yanlışlara sırtını dönüp görmezden gelen insanlar. Yarın huzur-u İlâhide, mahşerde bunların hesabını nasıl vereceksiniz? Yaklaşık 10 yıl boyunca vatanım, milletim için şerefimle, namusumla memur olarak çalıştım. Haram yemedim, oğluma eşime yedirmedim, haksızlığa, yanlışa göz yummadım, işimi en iyi şekilde yapmaya özen gösterdim, eşimi, oğlumu, beni yetiştirip büyüten anamı-babamı utandıracak en ufak bir yanlış içerisinde olmadım. Şimdi ise bir gece alelacele bir KHK ile açığa alındım sonrasında cezaevi ve tutuklu iken ihraç edildim. Suçum Silâhlı Terör Örgütü Üyesi olmakmış. Fetö Terör Örgütüymüş üyesi olduğum örgütün ismi. Üyesi olduğuma dair hiçbir delil yokken.

Ey! Köşelerinde haksızlığa uğrayan insanları, mağdur edilen aileleri, eşleri, gözü yaşlı çocukları savunmayan ve kendilerine yazar diyebilen ama doğruları, hakkı, hukuku bilmeyen, yazamayanlar, güç kimdeyse onun yanında olmayı tercih edenler bu mağduriyetlerde sizin payınızın da az olduğunu düşünmüyorum. Hukuka müdahaleye, haksızlıklara neden sessiz kalıyorsunuz, neden köşelerinizde gerçekleri anlatmıyorsunuz? Ben söyleyeyim bu sorunun cevabını sizlere. Çünkü korkuyorsunuz, güçlüyü eleştirmeye, yanlışlarını yüzüne vurmaya korkuyorsunuz. Kendisine yazar diyen bu zatların hiçbirinin zahmet edip de ülkemizde yürürlülükte bulunan başta Anayasa olmak üzere hiçbir kanunumuzu okumadığını yazmış oldukları yazıları tahlil ettiğimde çok iyi görebiliyorum.

Ülkemizde hukuk artık metinlerde yazıldığı gibi değil, bağımsız ve tarafsız değil; hırs ve öfke ile hareket eden şahıs ve şahısların verdiği talimatlarla uygulanıyor. Hukuk demokrasi bir devletin olmazsa olmazı adeta şah damarıdır. Şah damarı kesilen bir insanın yaşaması ne kadar zor ise hukuk düzeni işlemez hale getirilen bir ülkenin ayakta kalması da o derece zordur.

Efendimiz (sav) buyuruyor ki: ‘’Bir yanlış gördüğünüzde önce elinizle düzeltiniz, olmuyorsa dilinizle düzeltiniz bu da olmuyorsa kalben buğz ediniz. Bu da imanın en zayıf tarafıdır.’’ Hepimiz Müslümanız deriz konuşmaya başlayınca, ama hangimiz uyuyoruz Müslümanlığın şart ve kurallarına?

Bizler hukuka sahip çıkmadık, işleyen hukuk düzenini işlemez hale getirmeyi başardık ülke olarak. Bir gün hukuk herkese lâzım olacaktır, şimdi bu bozulan hukuk düzenine sahip çıkmayanlar her şeyi güllük gülistanlık göstermeye çalışanlar hukuka ihtiyaç duyduklarında maalesef hukukun bu ülkeyi çoktan terk ettiğini anlamaya başlayacaklar.

Son olarak da adaletin temsilcileri olan, Yüce Türk Milleti adına karar verdiklerini düşündüğüm hâkim ve savcılara seslenmek istiyorum: Ülke olarak Anayasamız, kanunlarımız gayet açık ve nettir. Hangi suça hangi cezanın verileceği, suçun tanımı, örgütün, örgüt üyesinin ve benzeri kavramların tanımı açıkça yapılmıştır. Siz, adaletin sağlayıcıları bunlara göre karar vermelisiniz. Şahıs ve şahısların ağzından çıkan bir söze bakmak yerine hukuk kuralları ne diyor onlara bakmalısınız. Güç kimdeyse onun yanında değil, haklıdan mağdur edilenden, somut hiçbir delil olmadan cezaevlerinde yatan, özgürlükleri kısıtlananların yanında olmalısınız. Tarihte Fatih Sultan Mehmed’in elinin kesilmesine karar verebilecek kadar cesaretli, hakkın yanında olan kadılar vardı. İşte hukuk budur. İşleyen bir hukuk düzeninin en güzel örneğidir bu olay. Umarım ülkemiz en kısa zamanda tekrar böyle bir hukuk anlayışını benimser. 

Rabbim hepimize hidayet versin. Amin.

*Mesaj sahibinin kimlik bilgileri bizde mahfuzdur.

Okunma Sayısı: 5917
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Seyhan

    22.4.2017 14:01:32

    Ben de bir khk mağdurlarından biriyim sizinle tanışmam tesadüf öyle internetten yeni akit okurken çıktınız karşıma derman oldunuz ruhuma ben bu zamana kadar böyle güzel bir gazete görmedim bu kadar beni rahatlatan tek söz bulamadım sizde buldum kendimi sizde buldum dermanı mağdur kardeşlerim ben de kalp hastası bir biz evladım var doğum izninde iken ihraç oldum tek bir suçum bile yokkkk. Suç:bylock kullanan yengesi ile normal bir şekilde telefonla aramam delil elinin 17 25 aralık öncesi samanyolunda çalışması 2005 yılı senin bu. Hukuk nerde

  • Ali Tam

    12.4.2017 02:59:01

    Ahirzamanda insanlarin masumken magdur birakilarak OHAL kapsaminda hapise atilmalari. Nihayetsiz zulmler sayilari kat kat cogalan mazlumlara sebep olurken, bu durumda yere düsene tekme atacak kadar alcak ve gayriislami bir tavira karsi tek siginilacak kale olan Yeni Asya'ya siginanlar ve kendilerinin yegane manevi avukati olarak Yeni Asya yi bilen maznun ve mazlumlar, sabredin. Hicbir zulm ebedi sürmez. El hakku ya'lu ve la yu'la aleyh. Hak mutlak sekilde galiptir, hakka galip gelinemez, bunu zalimler de anlayacaktir. Tevekkül ile sabrediniz.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı