Size ülkemizin en şirin köşelerinden biri olan (...)’dan yazıyorum. Belki de tutuklusu en fazla olma şerefini yaşıyor bu günlerde. 14 yaşında ayrıldım (...)’dan.
1977’den 2002 tarihine kadar mobilya imalatı yaptım. 40 yıldır çıraklık, kalfalık ve ustalık derken 2002 yılında aktif olarak mobilyacılığı bıraktım. Emekli olduktan sonra köyüme döndüm. Eşimle beraber bahçemizde elimizden geldiğince uğraşıyoruz. Kışları da torunlarımın yanına gidiyoruz. 2016 yılı yazında yine öyle yaptım. Teyzemizle birlikte bahçede sebzelerle, meyvelerle uğraşmaya başladık. 26 Temmuz 2016 günü komşumuzun ricasıyla kümeslerinin tamirini yapıyordum. 3 araçlık bir jandarma konvoyu geldi köyümüze. Bir şikâyet varmış. Yakınlarımdan birisi beni gammazlamış. Evimde arama yapıldı. Yapılan titiz aramalar sonucunda “çok tehlikeli eski gazete, dergi, Risale-i Nur’lara, ilmihal kitaplarına” (ısrarım üzerine ilmihal kitabını bıraktırdım) el konuldu. Merkeze kadar götüreceklerini, ifademi alıp bırakacaklarını söylediler. Teyzemizle helâlleşip ayrıldım. Hâlâ eve dönmedim. Çünkü (...) E Tipi Kapalı Cezaevi İnfaz Kurumu’nda tutukluyum. Hem de “silâhlı terör örgütü” suçlamasıyla. % 31 engelliyim. Sağ elimin parmaklarının yarısı yok. (İş kazasında kaybettim) Kalp rahatsızlığım başta olmak üzere birçok rahatsızlığım var. Gözlerim görmüyor. İki gözlükle bile işlerimi bazen göremiyorum. Ayrıca renk körüyüm. Revir-hastane koşturuyorum. Kardiyolog muayene ederken kriz geçirdim. Doktor rapor yazamadı. Herkes korku içerisinde. 67 yaşındayım. Hastanede muayene olurken bile kelepçelerimizi çıkarmamaya özen gösteriliyor.
Benim kaderimi yaşayan yüzlerce kişi var burada. Müftü, vaiz, imam, profesör, akademisyen, öğretmen, simitçi, pastacı, börekçi, marangoz hep burdalar. Suçlarını bilmeden sekiz aydır yatıyorlar. Bazıları karı-koca yatıyor. Çocuklar dışarıda perişan.
Aylardır Yeni Asya’da mağdurları okuyoruz. Topal Hafız Ağabeyimiz başta olmak üzere hepsine hürriyet diliyorum.
Sevgili Kızımız Nur’a duâ ediyoruz. Allah tez kurtarsın. Yuvasını kursun. İki cihan saadeti diliyoruz. Yaptığı röportajları okuduk. İnşaallah en kısa zamanda mesleğine döner.
Ben ülkemi, milletimi sevme konusunda herkesle yarışabilirim. 67 yaşımıza kadar elimizin emeğiyle alnımızın teriyle çalışıp kazandık. Rahmetli Mustafa Sungur Ağabeyle yakın olduk. Eyüp Sultan’dan rahmetli Celal Tetiker’le geçti günlerimiz. Hayatımızın ahirinde Medrese-i Yusufiye’ye de girdik hamdolsun. Nur kızımız gibi ben de oğluma düğün yapacaktım. Nasip olmadı. Onlar da 8 aydır erteliyorlar. Ne yapalım bunlar kaderin bizlere uygun gördüğü rol.
Hiç bilmediğimiz tanımadığımız insanları tanıdım burada. Bizler size her daim duâ ediyoruz. Bizler de duâlarınızı bekliyoruz. Burada yaşanılanları yazmaya benim mecalim yok. Yalnız gönderdiğiniz Risale-i Nur’lar kapı altındaki kolilerde bekliyor. Sahiplerine verilmiyor. Gerisini siz düşünün. Rabbimize sığındık, sabrediyoruz.
En içten muhabbetlerimle gözlerinizden öperim.