*Mesaj sahibinin kimlik bilgileri bizde mahfuzdur.
Bismillah her hayrın başıdır” diyerek sözlerime de Bismillahirrahmanirrahim diyerek başlamak istiyorum.
Gazetenize ulaşan ve bizlerle paylaşmış olduğunuz mağdur kardeşlerimizin kaleminden dökülen ve her biri ayrı bir kor halinde yüreğimizi acıtan mektupları gerçekten özenle takip etmekteyiz. “Mümin, kardeşinin derdiyle dertlenendir” düsturuyla dertlenip acizane dualarımıza dahil etme çabasındayız.
15 Temmuz’dan sonra ülkemizde yaşanılan süreçte en tabii hakkımız olan hukukî haklarımızı arayamadığımız dönemin içinde bir garip kul olarak bizler de payımıza düşen imtihanı yaşıyoruz.
Rabbimin bize emanet olarak bir evlat nasip ettiği haberini aldığımızda yaşadığımız şükür ve mutluluk çok geçmeden farklı bir imtihana dönüşmüş ve önce işimi sonra bebeğimizi kaybetmiştik. İmtihan dünyası ya bu, bizim için asıl imtihan buradan sonra başladı. Henüz bebeğimizi kaybedeli 2 gün olmuş, fizikî ve ruhî olarak kendimizi toparlamaya çalışırken, bir seher vakti evimize gelen polis ekipleri tarafından eşim gözaltına alındı. Bir bayanın eşinin desteğine en çok ihtiyacı olduğu dönemde, hiçbir suç unsuru teşkil edecek bir durumumuz olmamasına rağmen ayırdılar bizi. Sebep mi? Malum şu an içerisinde yaşadığımız ve inanılması imkânsız gibi gelen süreçten...
Devlet memuru olarak görev yapan eşim görevini yaparken, esas hesap vereceğimiz gerçek âlemin bilinciyle yapardı. Çalıştığı ortamda da herkes tarafından sevilen, sayılan biriydi. “Bu iş benim sorumluluğum değil savsaklasam da olur” diyenlere inat onların işlerine koştuğunu bilirim. Kendisinin iyi niyeti suistimal edildiği halde, “Bu işi o yapmazsa, ben yapmazsam, kim yapar?” der ve devletin işi eksik kalmamalı düşüncesiyle çabalar dururdu.
Eşimin gözaltına alınmasıyla hayatımızın yeni bir dönemi başlamıştı. 12 günlük zorlu gözaltı süreci ve birkez olsun görür de moral olabilir miyim düşüncesiyle sabahın erken saatinden akşam geç vakitlere kadar, dilimde zikirle emniyetin pencerelerine bakarak günlerin geçmesi. Henüz senesi bile dolmayan evliliğimizde evladımızın da hüznünü yaşayamadan birbirimize güç vermeye çalışmak. Ama Rabbime sonsuz şükürler olsun ki, O (cc) elimizden öyle bir tuttu, bize öyle güç kuvvet verdi ki 11 aydır dimdik ayaktayız. Eşim tutuklandıktan 3 ay sonra da ihraç edildi. Ben bana her halimle sahip çıkan ailemin yanında tüm mazlumlar için gelmesini istediğimiz güzel günleri bekliyorum. Allah onlardan ebeden razı olsun.
İddianamemiz 11 ay sonra ancak hazırlanabildi ve hiçbir suç unsurumuz olmadığı halde dosyanın araştırılmasına devam edilmesi için mahkememizi 5 ay sonraya ertelediler. Eşinizin 11 aydır hakkında hiçbir suç isnad edilmeden cezaevinde olduğunu düşünün, silahlı terör örgütüne üye olma suçlamasına tek bir delil olmadan “5 ay daha bekle belki delil buluruz” diye sürenin uzatıldığını ve yaşattıkları tüm olumsuzluklara rağmen başı dimdik duran bir eşiniz olduğunu...
Herşeye rağmen eşimle duyduğum gururu hakim beyden söz alıp dile getirmeyi çok istedim. Demek istedim ki; “Ben eşimle gurur duyuyorum. Hakkında hiçbir yasa dışı bir eylem bulunamayan, mağdurun hakkını yemeyem, mazlumun gözyaşlarının akmasına sebep olmayan, hırsızlık yapmayan, hiçbir canlının canına kast etmeyen bir eşim olduğu için Rabbime ne kadar şükretsem az hakim bey. Varsın böyle namuslu, böyle Allah korkusuyla yaşayan bir insanı siz demir parmaklıklar ardına gönderin. Biz sizden medet ummadık ki kararınızdan sonra yıkılalım. Biz halimize bir gün bile şikâyet etmeden O’ndan (cc) gelen herşey hoştur diyerek bize düşen imtihanı yaşıyoruz. Ve kimsesizlerin kimsesi adaleti yüce Mevlamızın adaletine güveniyor ve sabırla bekliyoruz.
Dualarınızda bizleri de bulundurursanız çok mutlu oluruz. Rabbime emanet olun inşaallah.
Not: 26 Haziran eşimin doğum günü. Doğum gününde kendisine hislerimi ona hediye olarak ulaştırmak nasip olursa eğer, birkez daha tekrar etmek istiyorum. Senin gibi bir eşim olduğu için çok şanslıyım. Mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler.