*Mesaj sahibinin kimlik bilgileri bizde mahfuzdur.
17 Ekim 2016’da bir gece vakti camide yatsı namazını kılarken telefonum çaldı. Açtığımda eşim evimizi polislerin bastığını söyledi. Derhal camiden çıkıp evime gittim. İlk önce alt kattaki yaşlı olan anne ve babama giderek haber verdim. Daha sonra yukarı evime çıktığımda emniyet güçlerini sayamadım. Evimde ne aradıklarını sorduğumda emniyet güçlerinin başındaki komiser ihbar olduğunu ve savcılık kararıyla evimde arama yapıldığını söyledi.
Eşimin ev baskınında çok korktuğunu fark ettim. Onu sakinleştirmeye çalıştım. Çünkü evimizde terör örgütleri gibi silâh, bomba, bıçak yoktu. Sadece dünyadaki gibi bilgisayar ve kitaplar evimde bulunuyordu. Polislerin aramaları neticesinde de bunlar bulundu.
Evimdeki aramanın sonunda emniyet komiseri benim gözaltına alındığımı, bazı kitaplar ve bilgisayarın kasasını alarak benim ile beraber emniyet müdürlüğüne götürdü. Dikkatimi çeken en önemli davranışlar komiser beyden geliyordu. Beni sanki karşısındaki bir Yunan askeri gibi görüyor, her fırsatta hakaret ediyor ve aşağılıyordu. Bir de komiser, beni savunmaya gelen 2 avukat, ertesi gün 16:30 gibi götürdüğüm adliyedeki Savcı bey, Hâkim bey ve (...) barosunun görevlendirdiği bayan avukat varsa yoksa ‘Etkin Pişmanlık Yasası’ndan yararlanmam gerektiğini söylüyor ve ısrarla telkin ediyorlardı.
Ekim 2016 tarihinden gözaltına alındığım saatten ertesi gün 17:00’a kadar götürüldüğüm emniyet müdürlüğünde yiyecek olarak da hiçbir nimet verilmedi. Ellerinde hiçbir delil olmadığından dolayı hem savcılık sorgusu hem de mahkemede sadece ‘anlat’ diyorlardı. Ben de savcı ve hâkimin sorularına gerekli cevapları verdim. Netice itibariyle hâkim bey karar için ara verdi. Bu arada baronun verdiği avukat hanım yanıma gelerek hâkim beyin denetimi serbestlik vererek beni salıverdiğini söyledi. Ama tekrar içeriye mahkemeye girdiğimde Mahkemenin başkanı hâkim bey sanık (...)’yu yani beni 5-10 yıl hapis cezasına mahkûm etmek amacıyla tutuklama kararı verdi. O andan itibaren benim tutuklandığımı gören komiser coştu. Araba ile (...) T tipi ceza evine gelene kadar etmediği sözlü hakaret kalmadı.
Suçlama neydi, iki kızımı Anafen ve Fem Dershanelerine göndermek. Büyük kızım % 50 burslu olarak (...) üniversitesini kazandı, bitirdi. Bu yıl Erasmus programı vasıtası ile yurd dışında eğitimine devam etmektedir. Küçük kızım ise bu sene (...) üniversitesi inşaat mühendisliğini kazanarak orada okumaktadır. Diğer suçlamalar ise (...) gazetesini okumak ve din içerikli kitap ve dergiler okumaktır. Ayrıca kızlarımın Bank Asya ile çalışmasından dolayı bu bankada hesabımın olması ve bu hesabımda hareketlilik olmasıdır.
İşin özeti 8 aydır tutukluyum. İddianamem hâlâ hazırlanmadı. Müthiş bir belirsizlik ve adaletsizlik ceza evinde sürüp gidiyor. Ben 1995 yılının E-5 karayolunda (...) tekstil fabrikasının tam önünde trafik kazası geçirdim kaza neticesinde beyin kanaması geçirdim. Beynimde kan pıhtılaşmasına bağlı kalıcı bir boşluk meydana geldi. Kaza sonucu dilimde kısmî bir felç olduğu için düzgün konuşma zorluğu çekiyorum. Bu benim özel ve çalışma hayatımı olumsuz olarak etkiledi. Etkilemeye devam ediyor. Çalıştığım fabrikaların nemli ve tozlu ortamları kronik astım hastası olmama sebep oldu. Doktorlarım vasıtası ile iki rahatsızlığıma bağlı olarak ilâç kullanmam gerektiğini belirlediler. Bunları kullanıyorum. Fakat cezaevindeki koğuşumuz 19 kişilik olduğu için ve belirsizlik ortamı psikolojimi bozdu. Bundan dolayı ekstra cezaevinden ilâçlar alarak kullanıyorum. Annem babam yaşlı olduğu için tarlalarımıza bakamıyor, ekim dikim işlerini yapamıyorlar. Eşimde benim durumumdan olumsuz etkilenmeye devam ediyor. Kızlarım da benim durumumdan olumsuz etkileniyor bu onların okul başarılarına etki ediyor.