"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Suçluysak suçumuzu bilelim, cezamızı çekelim

Mağdur Kürsüsü
16 Eylül 2017, Cumartesi
*Mesaj sahibinin kimlik bilgileri bizde mahfuzdur.

Sayın Kâzım GÜLEÇYÜZ,

Ben,15 Temmuz 2016 tarihindeki menfur darbe girişiminden bir hafta sonra 22 Temmuz’da görevden alınan bir tarih öğretmeniyim. 18 Kasım 2016’dan önce gözaltına alındım, 23 Kasım’da da tutuklandım. 

Hapishanede kaldığım koğuşun kapasitesi normalde 10 kişilik iken 6 ranza daha eklenerek 16 kişiye çıkartılmış. Fakat şu an aynı koğuşta 19 kişi kalıyoruz. Bir tuvalet, bir banyo ve iki adet lavabosu var. Ranza olmadığı için üç kişi yerde yatmak zorunda. Koğuşta benim gibi psikiyatrik tedavi gören de var, astım hastası da var, koltuk değneğiyle yürüyebilen ameliyatlı ve bakıma muhtaç tutuklu da var. Koğuş o kadar kalabalık ki artık ne gizli bir yanımız kaldı ne de ar duyumuz. Hapse atıldığım ilk 45 gün boyunca psikiyatrik tedavime devam edilmediği için iki defa sinir krizi geçirdim. Şu an ilâçlarımı alsam da bu sefer de koğuştaki kalabalık ortamdan dolayı psikiyatrik tedavi sürecim uzadı. Zira üç yıldır strese dayalı Vertigo (orta kulakta denge kaybı, kulak çınlaması) tedavisi görüyorum ve sessizliğe ihtiyacım var. Ayrıca burun deliklerimden birisi doğuştan kapalı olduğu için herkesin bir nefesde çekerek aldığı havayı ben iki nefes çekerek almak zorundayım. Dolayısıyla koğuştaki sigara dumanı, sarımsak, sirke ve hatta beden kokuları dahi rahatsız ediyor.

Dediğim gibi koğuş 19 kişi, fakat bu kadar insana verilen sıcak su günde 1,5 saat. Sabah 05:00-05:30 arası acil ihtiyaç sıcak suyu veriliyor. Allah aşkına, sorarım size siz kaç günde bir banyo yapıyorsunuz ve kaç dakikanızı ayırıyorsunuz? Biz 3-4 günde bir banyo yapabiliyoruz ve 10 dakikayı geçmiyor. Tabi sıcak su tam saatinde gelir ve koğuştaki herkes giyinme-soyunma dahil 10 dakikada banyosunu yapabilirse. Bu arada arızalardan dolayı kesilen su ve verilmeyen sıcak sulardan bahsetmiyorum bile… 

Unutmadan şunu da belirteyim. Biz FETÖ/PDY silâhlı terör örgütüne üyelik iddiasıyla, somut deliller üzerinden değil, makul şüphe ve irtibat-iltisaklı olmak suçlamasıyla tutukluyuz. Bu nedenle iki ayda bir birinci dereceden ailelerimizle 45 dakika açık görüş yapabiliyoruz. 15 günde bir defa 10 dakika telefonla konuşabiliyoruz. 19 kişi bir salonda ve tüm aile bireyleriyle sanki stadyumda maç yapar gibi görüşmek zorunda kalıyoruz. Benim üç çocuğum, eşim ve annem geliyor. Her birisini iki ayda bir ve toplamda 45 dakika görüp dokunabilme, öpüp-koklama hakkım var. Beş kişiyle 45 dakikada nasıl hasret giderilir, ne konuşulursa biz de onu yapmaya çalışıyoruz. Sorarım size, bunu hak edecek ne yaptık?..

Beni, ikamet adresimden gözaltına aldılar. 16 yıllık devlet memuruydum. Yeşil pasaport alma hakkım olmasına rağmen pasaport dahi çıkartma ihtiyacı hissetmedim. Kaçma şüphem yok. Suçlu değilim ki neden kaçayım. Hayatımın her ânı devletimizin kontrolü altında geçti. Bir gecede terörist ilân edildim. Madem biliniyordu neden daha önce uyarılmadım. Sicilimde bırakın cezayı bir disiplin soruşturması dahi bulunmamaktadır. Bilâkis takdir, teşekkür, maaş ödülleri ve başarı belgeleri ile dolu bir memuriyet hayatı yaşadım. Karşılığı, -afedersiniz ama- hayvanlara bile reva görülmeyen daracık mekânlarda, insanlık dışı şartlarda terörist damgasıyla tutuklu kalmak mıydı?..

Biraz da hukukî süreçten bahsedeyim. 23 Kasım 2016 tarihinden 10 Nisan 2017 tarihine kadar başta Sayın Cumhurbaşkanımız ve Adalet Bakanımız olmak üzere birçok kurum ve kişiye kendimi ihbar edercesine mektuplar yazdım. Savcılıkta adıma çıkartılıp Bylock adlı program yüklendiği iddia edilen bir GSM hattının HTS ve baz istasyon kayıtlarının çıkartılıp benim asıl kullandığım GSM hattım ve yaşadığım alanlarla karşılaştırılmasını talep ettim. Allah aşkına, bu lânet programı ben yüklemiş olsam ve kendimden bu kadar emin olmasam niçin kendimi devletin en üst makamlarına kadar ihbar ederek inceleme talep edeyim. Hele de binlerce FETÖ’cü terörist halen kaçak iken… Maalesef beni tutuklamaya sevk eden savcı ve tutuklayan hâkim bu iddiamı dikkate almadı. Aylar sonra (5 ay) başka bir savcı nihayet 5 ay evvel yapılması gereken işlemi yaptı ve imza, yazı, rakam örneklerimi alarak inceleme başlattı. Şimdi sorarım size… Bu mudur adalet? Bu kadar basit bir inceleme için niçin ben altı aydır hapiste kalıyorum. Nice ahlâksız, sapık, katil, hırsız insanlar gözaltına alınıp hemen adlî kontrolle salıveriliyorken niçin biz makul şüphe ile tutuklanıyoruz? Hem de aylarca hiçbir işlem yapılmadan, sorgu-sual edilmeden… 

Yazacak daha çok şey var, ama maalesef artık dayanamıyorum. Bu mudur adalet… Nedendir bu kadar kin, öfke, nefret… Suçluysak suçumuzu bilelim cezamızı çekelim, değilsek bıraksınlar ailelerimize kavuşalım. 

Son söz olarak kızımın (3 yaşında) sözlerini yazmak istiyorum. Kızım (...) annesiyle çocuk parkında oynarken akranlarını görüp yanlarına gidiyor ve özellikle babalarının elinden tutan çocuklara “BENİM DE BABAM VAR…” diyormuş. Varın sonrasını siz hayal edin, çünkü biz artık ötesini düşünemiyoruz. Saygılarımızla…

Okunma Sayısı: 11355
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Özkan tuncay

    16.9.2017 00:52:07

    Allah yardımcıları olsun tüm masumların. gerçekten çok zor durumdalar. ama keşke insanlara terörist derken bi daha düşünseydi. Ama çok zor bir psikoloji. Allah tüm masumların yardımcısı olsun

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı