"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Davutoğlu AKP balkonundan atıldı

Mehmed KILIFOĞLU
07 Mayıs 2016, Cumartesi
04.05.2016 tarihli yazımızın daha mürekkebi dahi kurumadan, aynı günün akşamında yapılan Erdoğan-Davutoğlu zirvesinden, Davutoğlu’nun Başbakanlık görevini bırakması kararı çıktı.

Son dönemde AKP basın-yayın organlarında, Erdoğan-Davutoğlu çekişmesini yazanların nifakçı ve fitneciler olarak suçlanması, ısrarla ikili arasında bir sorun yokmuş havasının pompalanıp kamuoyunun yanıltılması akla ziyandı. “U” dönüşleri, AKP iktidarından sonra, AKP basın yayın organlarının da temel hareket tarzı oldu.

Dünya ve Türk siyasî hayatında, görevini Başbakanken kaybeden ikinci bir Yıldırım Akbulut örneği yaşanıyor. Yıldırım Akbulut da, Başbakan olarak girdiği ANAP kongresinde Mesut Yılmaz’a karşı girdiği parti Genel Başkanlığı seçimini kaybetmişti. Bunca sene dünyada bu yükü tek başına taşıyan Akbulut, sanırım artık rahatlamıştır.

Beştepe zirvesinde, Erdoğan’ın “kongrede görevi teslim et” talimatından sonra, Davutoğlu da tıpkı Gül ve Arınç gibi Erdoğan’la bir mücadeleye girişmedi. Akbulut’un yaptığını yapmayarak seçim yarışına girmedi, tabiri caizse idam sehpasındaki iskemlesine kendi ayağıyla vurarak AKP içindeki siyasî kariyerini noktaladı. Daha kibar bir ifadeyle; kendisine, patronunun “yarın işe gelme” sözüyle işten çıkarılan vasıfsız bir işçi gibi davranılmasını kabullendi. Yani, günlük hayatta yaşanan pratikler, ülke siyasetinde de yaşandı. 

Kongrede Erdoğan’ın adaylarına karşı bir şansı olabilir miydi? Aday olmama kararı aldığına göre, böyle bir şansı olduğuna inanmadı ve belki de gerçekten yoktu. Ama bundan sonrası için yeni bir siyasî atraksiyon planlamıyorsa, Genel Kurul’da genel başkan adayı olarak seçime girmeli, Akbulut’un sonuna razı olarak, siyasî hayatını savaşarak bitirmeliydi. Böylelikle siyaset mezarlığındaki mezar taşına, “balkondan atılarak katledildi” yerine “savaşarak öldü” yazdırmalıydı. Davutoğlu, Genel Kurul’da aday olmayacağını bildirerek, Başbakanlığı süresince gösteremediği cesareti, başbakanlığı bırakırken de gösterememiştir. Bu şekilde davranarak atanmış başbakan olduğunu, AKP içinde bir özgül ağırlığı olmadığını da kabul ve teyit etmiş oldu. Bu durum kuşkusuz genel seçimlerde % 50 almış bir başbakan için oldukça hazin ve onur kırıcı bir final. AKP içinde göstermediği mücadeleyi yeni parti kurup gösterebilir mi? Bu ihtimal de oldukça zayıf görünüyor. Sonuçta; Davutoğlu’nun 2015 genel seçimlerinde propagandasında yer alan şarkı sözleri aynen gerçekleşti. “Bir hışımla geldi geçti peh peh peh, Kiziroğlu Davutoğlu Ahmet Hoca. Bir stratejik adam, bir derin adam, bir bilge adam, bir yiğit adam, peh peh peh. Kısaca Kiziroğlu Davutoğlu Hoca bir hışımla geldi, “Haydi Konyalım yürü” şarkısı ile bir hışımla balkondan aşağı kafa üstü atıldı. Deyim yerindeyse rüzgâr gibi geçti. Ama gönderilişi hiç şık olmadı.

Davutoğlu, arkasına halk desteğini ciddî oranda almışken ve hatta yerine gelecek olanın aynı desteği yakalayabilmesi oldukça şüpheliyken, neden görevinden el çektirildiği AKP’nin iç dinamikleriyle ilgili kuşkusuz. AKP tabanında ise tam bir şaşkınlık hakim. Davutoğlu’nun başbakanlıktan alınma sebebini CB Erdoğan dahil, hiç kimse mantıklı gerekçelerle açıklayamaz. Yolsuzluğu yok, arsızlığı hırsızlığı yok, hatta bunlarla ilgili dedikodusu bile yok. Yalnızca; bütün para musluklarını saray kabinesinin yönlendirdiği bilinmesine rağmen; CB Erdoğan’ın Davutoğlu hakkında, hazinedeki nakit parayı, 120 milyar dolarlardan 80 milyar dolarlara düşürdüğü yönünde ileri sürdüğü bir gerekçe var. Henüz 21 aylık bir başbakan olan Davutoğlu için elbette ki, bu durum tek başına geçerli bir sebep olamaz. 

Kanaatimce, Davutoğlu’nun görevden alınmasının birçok sebebi var. Bence ilk ana sebebi, içte ve dışta giderek artan popülaritesiyle, Erdoğan tarafından iktidarına bir tehdit olarak algılanması oldu. İkinci sebebi, “Kukla Başbakan” ithamlarına rağmen, Erdoğan’ın dediklerini “harfiyen” yapmaması ve AKP içinde Erdoğan’dan ayrı özgün kişilik ortaya koyma niyet ve çabalarıydı. Emri her zaman “tak” diye alıyor, ama bazen “şak” diye yapmayı ihmal ediyordu. Zirveden bir gün önce, siyaseten gözyaşı döküp, Erdoğan’ın eteğine el yüz sürerek, “Siz onların olduğu gibi benim de liderimsiniz” diyerek bağlılık yemini etmesi, affedilmesi için yeterli olmadı. Hatırlanacağı üzere benzer olay Osmanlı’da da yaşanmıştı. Halkın sevgisinin ve devlet bürokrasisinin ilgisinin artması üzerine; Şehzade Mustafa, Kanunî Sultan Süleyman tarafından boğdurulmuştu. Davutoğlu’nu boğmadılar, ama AKP balkonundan aşağı attılar. Davutoğlu balkondan atılınca öldü mü, yaralandı mı? Öldüyse bile senaristler bir yolunu bulup, tıpkı Jon Snow karakteri gibi Davutoğlu karakterini yeniden canlandıracaklar mı? Bekleyip göreceğiz.

Öte yandan, Davutoğlu’nun görevden alınması, Erdoğan’ın ülkedeki zaten var olan tek adam pozisyonunu daha da kuvvetlendirdi. Erdoğan ilk önce, ülke yönetimine her zaman karışan, ordu içindeki “Önce Harbiye sonra Türkiye” anlayışına sahip darbe ve yönetime el koyma meraklılarını, kamuoyunda Gülen Cemaatine atfedilen bürokrasiye yerleşmiş kadrolar eliyle etkisizleştirerek, muktedir olmanın önündeki en önemli engeli aştı. Daha sonra geri dönüp bu bürokratik kadroyu, “bunlar paralel” diyerek dağıttı. Genel seçimlerde kendisine ve partisine en fazla oyu getirecek olan Davutoğlu’nu parti başkanlığına getirdi; tabiri caizse Davutoğlu’nu, Yavuz Sultan Selim’in satın aldığı, diğer kuşları neşeli güler yüzü ve cazibedarlığı ile sahibine çeken Saka Kuşu gibi kullandı, fakat Davutoğlu’nun sonu da bu Saka Kuşu gibi oldu.

Davutoğlu’nun görevden alınmasıyla atanacak yeni Başbakanın Erdoğan’a yan bakma bile cesareti olamayacağından; artık CB Erdoğan, ordu ve bürokrasiden sonra atayacağı Başbakan ile siyasete de tam hakim olacak. Fakat her değişim bir risktir. CB Erdoğan, fayda maliyet analiziyle, Davutoğlu’nun Başbakanlıkta kalmasının gitmesinden daha büyük bir risk olduğuna inanmış olmalı ki, Davutoğlu’nu balkondan aşağı attı. Bu değişimin AKP’ye ve Türk siyasetine ne getireceğini, ancak zaman gösterecektir.

Kim ne derse desin, Davutoğlu’nun balkondan aşağı atılması, Türk demokrasisi için kötü bir sınav olmuştur. Genel seçimlerde millet tarafından onaylanıp seçilmesine rağmen; Cumhurbaşkanı tarafından görevinden el çektirilmesini siyaset tarihi iyi yazmayacaktır.

Ama yine de hayır dilemek lâzımdır. Kendi hayalciliğini Erdoğan’ın hayalciliği ile birleştiren Davutoğlu’nun Dışişleri Bakanlığı’na meclis dışından atanıp Türk Dış Politikasını tek başına çizip yönlendirdiği 1 Mayıs 2009’dan bu yana, bu son yedi yılın, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin; sıfır dost, yeni Osmanlıcılık, Rus uçağının düşürülmesi, Suriye trajedisinde muhalifleri silâhlandırma sebebiyle yüz binlerce Suriye’linin ölümü, yüzbinlerce mülteci akınına sebebiyet, körüklenen Suriye iç savaşının Türkiye’ye sıçraması, Esad’ı devirme planı, yanlış Mısır, Libya ve Kuzey Afrika politikaları gibi sayılamayacak kadar fahiş ve stratejik hataların yapıldığı, “U” dönüşlerinin artık kanıksanır hale geldiği, en ütopik ve en başarısız dış politika dönemlerinden biri olduğu düşünüldüğünde; Davutoğlu’nun Türk milletine utanç ve vebal getiren bu politikalarla devleti yönetmesi yerine, bir Dış Politika ve Uluslararası İlişkiler profesörü olarak, üniversitelerde ütopik dış politika dersleri vermesi; belki de, kendisi ve bu ülke ve bu millet için daha hayırlı olabilir. Gerçekten her ağacın meyvesi yenmez ve bazı meyveler dalında daha güzeldir. Şüphesiz her şeyin en hayırlısını Allah (cc) bilir.

Okunma Sayısı: 3105
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Tayfa

    7.5.2016 21:02:31

    Muhteşem bir analiz. Kılıfoğlu kardeşim canı gönülden tebrik ederim.

  • demokrat

    7.5.2016 20:56:39

    küüütt...

  • halil

    7.5.2016 14:32:55

    Ruhunu, başına feda etti...!!!

  • Ali Vefalı

    7.5.2016 08:55:13

    Güzel tespitler, ayrıca Risalei Nurların yasaklanıp yok edilmesinde de görev almıştı. Nurlara da iliştiğinden dolayı öyle bir tokat yediki sırt üstü yere uzandı, kolu kanadı kırıldı.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı