"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İsot tarlaları

Mehmed KILIFOĞLU
30 Mayıs 2015, Cumartesi
Cumartesi günkü Lahmacun Fırınları yazımızdan sonra, Urfalı bir kardeşimizin, Antep’i yazarsınız da Urfa’yı neden unutursunuz deyip; bizimle paylaştığı aşağıdaki fıkramsı hikâyeyi, virgülüne dokunmadan aynen iletiyor, Maraş’tan da varsa böyle bir hikâyeleri, beklediğimizi bildiriyorum.

“Antep lahmacun fırını hikâyesinin bir benzerini Urfa’lılar isot tarlası olarak anlatıyor. Bir Urfa’lı, Urfa’ lılar “Düşman filan mevkiye gelmiş, filan yeri geçmiş, şuraya gelmiş, şuraya kadar yaklaşmış diyor vs.“ Hareket kımıldama yok. Biri telâşla gelip Urfa’lılar, ‘düşman isot tarlalarına saldırmış; davranın Urfa’lılar namus elden gidiyor’ deyince, Urfalı’lar ‘nedir ulan bunların bu yaptıkları’ deyip, silâha sarılıyorlar.

Bu hikâyeciklerden aslında şunu anlıyoruz, her toplumun, her bir mahallin, her bir kişinin, hassas olduğu bir dayanma ve kırılma noktası, moda tabirle bir kırmızı çizgisi var…

Ülke yönetimi de böyledir. Emanete lâyık olduğu şekilde iyi gözle bakılmayıp; milletin sorunlarına gitgide daha fazla Fransız kalınmaya başlandığında, milletin kaynakları, milletin umum yararına sunulmayıp belirli bir zümreye peşkeş çekildiğinde, ülkeyi yönetenlerin halkın gözündeki pozisyonu, Antep’i ve Urfa’yı işgal eden Fransızlardan daha iyi bir konumda olmaz. Burada lahmacun fırınları ve isot tarlaları devreye girer. 

AKP iktidarının en temel özelliği, milletin, başka iktidarların sürücü ehliyetine el koyduğu sebeplerde dahi bu partiye bugüne kadar bir ceza makbuzu bile kesmemiştir. Bu kredinin sebebini, Erdoğan’ın münhasıran şahsında, hitabetinde, yürüyüşünde, sıktığı parfümde ya da başka bir keramette aramak doğru değildir. Haddizatında ülkenin kuruluşundan, özellikle de ‘80 darbesinden bugüne, belirli bir kesim tarafından, din o kadar baskı altına alınmış, dindarlar o kadar aşağılanmıştır ki; iniş trendindeki % 40’larla da olsa, Siyasal İslâm’ın ağırlığının hâlâ devam etmesi; bu derin yaranın hâlâ tam olarak kapanmadığını gösteriyor. Ama sürekli geçmişi hatırlatarak ve kaşıyarak, insanları bir yere kadar korkutabilirsiniz, bugün için, bu hayat alanındaki maden de artık tükenmek üzere olmalı ki; siyasî iktidar, kendine yeni yeni düşman tanımlamaları yapıyor. “Fransız gitti, İngiliz geliyor, İngiliz giderse de Alman’ın gelebilme ihtimali var” tarzı korkutmalar daha ne kadar etkili olabilir, bunu bilemiyoruz, ama millet yavaş yavaş lahmacun fırınlarına ve isot tarlalarına saldırıldığına inanmaya başlamıştır.

Okunma Sayısı: 2162
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Hüseyin İLHAN

    30.5.2015 09:00:28

    Ahh o vicdandalr,insaflar,iz'an ve adalet,hak mefhumları siyasi tarafgirliğin esaretine verilmemiş olsaydı.Acıyorum ve içim acıyor.RİSALEİ NUR davasında yıllarca bir ve beraber olduğumuz insanları bile iğfal eden bu kirli,necis,çirkin saiysetçiler öyle efsunlamışlarki bu insanlarımızı hala gaflet uykusunun ağırlığı altındalar.ALKOL için bir yazı ve ihtar diyor ehli hak kardeşim 'sen siyaset yapıyorsun,AYM kararının RİSALEİ NUR ların tekel altına alınmasını iptal diyorsun İLİM,İRFAN sahibi kardeşim bunları şahıs ismi zannedip LA FONTANE den masallar ile karşı çıkıyor.Ya rabbi UYANDIR GAFLET UYKUSUNDA UYUYAN KARDEŞLERİMİ,Tatile çıkardıkları İZ'AN,İNSAF,VİCDAN,HAK VE ADALET mefhumlarını tatilden döndür ya rabbi.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı