"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ninni de ninni, uyusun da büyüsün ninni

Mehmed KILIFOĞLU
29 Kasım 2014, Cumartesi
Hani demişti ya Cumhurbaşkanı, bu ülkede gündemi ben belirlerim diye. Erdoğan, bu gündem belirleme işinde bazen gerçekten başarılı oluyor, ama bazen de gündem belirlerken, asıl gündemi saptırma amacı o kadar net anlaşılıyor ki, bu gündem belirleme işi tamemen şark kurnazlığına dönüşüyor. Makyajlar, cilâlar, boyalar, üstlerden akıyor, takkeler düşüyor, ampul gibi keller görünüyor.

Ülkedeki bütün sorunlar bitti, Soma’yı da çoktan unuttuk da, Ermenek’in daha kanı kurumadı, daha yarısını madenden geri alamadık, yeni tartışma konusu; erkekle kadın bir olamazmış, fıtraten de bu mümkün değilmiş. Sanki ülkenin bütün önemli sorunları çözüldü de; “Sürekli hakkımız yeniyor, her gün dayak yiyoruz, olmaz böyle şey kardeşim artık bırakın biraz da biz dövelim yetti gayri” diyen feministlerin huzur kaçıran ve ülke sathına yayılan nümayişlerinin, gösterilerinin bir son bulması için Erdoğan; -kardeşlerim lütfen rica ederim bu işi büyütmeyin, kadınlar erkeklerle öyle sizin dediğiniz gibi eşit meşit reşit olmaz, hem bunu biz söylemiyoruz, bu fıtratın bir gereği, böyle yaratılmışız ben ne yapayım- nevinden bir cevap veriyordu. “Üç çocuk yapın” açıklamalarından sonra bu tip konularda ne söyleyeceği iyice merak edilen Cumhurbaşkanı’nın söyleyeceklerini dinlemek için kulaklarının yönünü AK Saray yönünde hazır ve nazır biçimde tutan Feministler de Cumhurbaşkanı’nın bu fıtrat açıklamasını dinleyince, “ya bu kadın erkek eşitsizliği fıtrattan dolayı imiş, yahu gerçekten yapacak bir şey yokmuş, biz nasıl böyle bir hataya düştük diye of of diye iç geçirerek bu hatalarından pişman olup; engin bir gönül huzuru içinde, bunu öğrendiğimiz iyi oldu, öyleyse biz de bundan böyle bu eşitsizliği kabul edelim” deyip, eylemlerine son veriyor ve ülkemiz rahat bir nefes alıyordu. 
C. Başkanı Erdoğan’ın “ya tutarsa” türünden yaptığı aynı taktiği ben de bazen evde uyguluyorum. Evdeki iki yaramaz, ortalığı iyice karıştırmaya başladıklarında bende bazen ilgilerini başka yöne çekmek için benzer soruları soruyorum. Bir keresinde ben de aynı soruyu sormuştum. Kadın erkek eşit midir çocuklar? Cevap aynen şu olmuştu: Git baba ya, oyunumuzu bozmak için bunu yapıyorsun. Hem kadınla erkek karşılaştırılır mı? Boksör mü bunlar? Fıtratın ne olduğunu daha öğretmenimiz öğretmedi, ama kadınla erkek arasında eşitsizlikten öte olsa olsa yardımlaşma olur; meselâ dışarıdan eve sen bir şeyler getirirsin, sonrasında annem devreye girer, senin getirdiklerini pişirip sofraya getirir, bizde kardeşimle size pişen yemeklerin yenilerek bitirilmesi konusunda yardım ederiz. Eşitsizlik bunun neresinde.
İlk-orta okul seviyesinde olan bizim çocukların verdiği cevap beni şah-mat edip foyam ortaya çıktığı için ben de mecburen onların oyununa dahil olmak zorunda kalırken; Erdoğan ülkenin onca önemli sorunu varken neden acaba; ancak ilkokul düzeyinde müsamerelerde işlenebilecek bir konuyu, tartışmak üzere kamuoyuna sunuyor. Cumhurbaşkanı veya böyle bir tartışma topiği açması konusunda kendisine akıl veren danışmanları ülke insanının zekâ seviyesini benim yaramazlar seviyesinde mi görüyor? Aslında eşitsizlikleri sıraya koyacak olursak, kadın-erkek eşitsizliğine kesinlikle sıra gelmez. Hatta bırakalım genel eşitsizlikleri kadın ile erkekler arasında yaşanan meselelerde bile, kadın erkek eşitsizliği sıralamada bir alt lige düşer. Aile içi kadına şiddet, kadınların sosyal güvenliği, sağlıklı bir toplumda  kadınların üstlenebileceği yeni roller gibi, Cunhurbaşkanlığı Makamı’na çok daha yakışabilecek bir çok modern tartışma “topic” i rahatlıkla açabilirsiniz. Aslında konu kadın-erkek eşitsizliği olmayıp, eşitsizlik üzerinden bir topic veya polemik konusu açmak ise çok daha zengin konular bulabilir gündemi bu şekilde de değiştirebilirsiniz. 
Ama madem konu eşitsizlikten açıldı. Gündemi hiç değiştirmeden, hatta gündemden hiçbir zaman düşmeyenleri de konuşabilirsiniz. Ama o zaman işin ucu siyasî iktidar olarak size dokunur. Nedir bunlar.. Bir kaç örnek verelim.. 
Gelir eşitsizliği ve adaletsizliği. Sözcü’den Başak Kaya’nın haberine göre; İsviçre merkezli banka Credit Suisse’nin hazırladığı “Küresel Servet Raporu’na” göre Yeni Türkiye olarak isimlendirilen 2002 sonrası AKP hükümetleri döneminde Türkiye dünyada servetin en adaletsiz dağıldığı ikinci ülke konumuna yükselmiş durumda. Türkiye’deki servet küçük azınlığın elinde gittikçe çoğalırken vatandaşların yüzde 54’ü et yiyemiyor. 2014’te 76 milyon 667 bin 864 kişi olan Türkiye’de vatandaşların yüzde 54’ü et, balık, tavuk yiyemiyor. Yani, 41 milyon kişi et yiyemiyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması’na göre Vatandaşların yüzde 75.5’i yıpranmış mobilyalarını yenileyemezken, yüzde 29.3’ü evinin ısınma ihtiyacını tam olarak karşılayamıyor, yüzde 49’u beklenmedik harcamaları karşılayamıyor. Toplumun yüzde 78.5’i tatil giderini karşılayamıyor. Vatandaşların yüzde 61’i de borç ödemekten şikâyetçi. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) verilerine göre ise bankalar ve katılım bankalarındaki mevduatın büyük bölümü az sayıdaki hesapta toplanıyor. Bankalardaki mevduatın yüzde 49’u, 1 milyon lira ve üzerinde mevduat bulunan 60 bin hesapta toplanıyor. 10 bin liraya kadar mevduat bulunan 55 milyon 442 bin hesapta toplam mevduatın sadece yüzde 4.1’i tutuluyor. 
Bu gündem nasıl iyi mi? Beğendiniz mi? Üstelik bu gelir adaletsizlikleri, Cumhurbaşkanı’nın ifade ettiği gibi fıtrattan da kaynaklanmayıp bizatihi siyasî iktidarın tercih ve politikalarından kaynaklanıyor. 
Gelir adaletsizliği gibi, daha bir çok adaletsizlikten bahsetmek mümkün. Fırsat Eşitsizliği, demokratik temel haklardan yararlanma eşitsizliği, devletin sunduğu bazı haklara ulaşabilme eşitsizliği, seyahat edebilme eşitsizliği, tatil yapabilme eşitsizliği, dinî ve vicdanî haklara erişim eşitsizliği gibi reel onlarca eşitsizliğin bilfiil yaşandığından bahsetmek mümkün.
Bu kadar reel eşitsizlik yaşanırken; kadın-erkek eşitsizliğinden bahsetmek akla Lafontaine’den masalları getiriyor. Sanki kulaklarımıza masal nağmeleri üfürülüyor. Ninni de ninni, uyusun da büyüsün ninni, tıpış tıpış da yürüsün ninni. 

Okunma Sayısı: 1969
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • hakan kagan

    29.11.2014 08:05:26

    On numara tespit bir siyasetci cikipta bunu dillendirmedi ya hayret ediyorum.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı