"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Zulüm, mazlûm ve zalim denklemi

Mehmed KILIFOĞLU
17 Aralık 2014, Çarşamba
Zulüm; Bir kişiye veya topluluğa, başka bir kişi veya topluluk, tarafından ısrarlı olarak kötü davranılması ve haklarının elinden alınmasıdır.

Zalim; Bir kişinin ya da topluluğun hakkını zorla elinden alan, haksızlık yapan, merhametsiz ve gaddar kimse ya da topluluktur.

Mazlûm; Bir kişi ya da topluluk tarafından hakkı zorla elinden alınan, haksızlık yapılan, merhametsizliğe ve gaddarlığa uğrayan kişi ya da topluluktur.

28 Şubat 1997 Postmodern darbesinden sonra, zalim ve mazlûm pozisyonlarındakiler o kadar çok yer değiştirdi ki, sanırım bu işin çözümü bu dünya adaleti ile olamayacak, çözüm İlâhî adalete kalacak gibi gözüküyor. Çünkü haklar sürekli birikiyor; adalet, suç ve ceza uzun zamandır güçlünün pozisyonuna göre şekillendirilmeye çalışılıyor.

İster köşe yazısı yazmak, ister dizi senaryosu yazmak amacıyla olsun, elinde kalem tutanların darbe yapacağına toplumu inandırabilmek için bir insanın sihirbazdan da fazla bir şey olması gerekiyor.

Cumhurbaşkanı ısrarla “Taraf olmayan bertaraf olur” diyor. Bu sözün cumhurbaşkanı tarafından söylenmeden önce kimler tarafından söylendiğini hiç yazmayacağım. Merak edenler Google’dan veya diğer arama motorlarından sorgulayabilir. Bu ülkenin hiçbir vatandaşı, hayatta kalmak veyahut hayatını normal bir insan gibi devam ettirebilmek için, bir tarafa meyletmek zorunda değildir ve böyle bir meyle zorlanamaz. “Taraf olmayan bertaraf olur” diyorsanız, daha dün kapısına dergâhına gittiğiniz “Gel ne olursan ol gel” diyen Mevlânâ ile ortak herhangi bir ortak noktanızın olması mümkün değildir.

Gerçekten özgür olan ülkelerde, hiç kimse, seçim dönemleri haricinde herhangi bir taraftan olmaya zorlanamazlar. Hatta seçim günü bile, hangi taraftan olduklarını bildirmek zorunda değildirler, oylarını gizli bir şekilde kullanırlar. Dolayısıyla bu sözü söyleyen hangi makamı temsil ederse etsin, demokrasiyi temsil edemez. Böyle bir ifade, Anayasaya ve en temel insan haklarına da aykırıdır. Anayasa gereği “Tarafsız” olması zorunluluk olan bir cumhurbaşkanı “Taraf olmayan bertaraf olur” diyebiliyorsa, biz de kendisine “Madem öyle düşünüyorsun, tarafsızlık makamı olan o makamda ne işin var” diyebilmemiz gerekir.

14 Aralık Operasyonunun sebebi olarak gösterilen Tahşiye Yayınevi’nin şikâyeti, olağan bir zamanda, adi bir şikâyet olmaktan öteye geçmez. Ama olaylara “taraf-bertaraf” gözüyle bakan bir devlet, şayet dilerse; bu tip şeylere, bir önceki İçişleri Bakanı’nın Tahşiye Yayınevi konusundaki çarşaf çarşaf açıklamalarına rağmen; özel bir anlam yükleyebilmektedir. 17 Aralık’ın yıl dönümünde, böyle şaşaalı bir operasyon için bula bula bu konuyu mu, bula bula en savunmasız olan gazeteciler ile sinemacı ve dizi yönetmenlerini mi bulmuşlar demeden de duramıyor insan. Dünyada bırakın darbe yapanını; darbeye kalkışan gazeteci ve dizi yönetmeni de bugüne kadar hiç görmedim. Buna Ergenekon dalgasında tutuklanan gazeteciler de dâhil. Zaman grubuna operasyon düzenlenme sebebini de gerçekte herkes biliyor. Sebebi; Medya grubunun cemaatin beyni olarak değerlendirilip, Gülen Cemaatini ortadan kaldırmanın en kısa yolu olarak, medya grubunun dağıtılması amaçlanıyor. Gerisi istediğiniz sonuca göre sebeplerin oluşturulmasıdır. İşin paralel kısmını gerçekten bilmiyorum, ülkenin adalet kurumlarına her zaman güvendim. Her halükârda; orada karar alacak hâkimin adil bir yaklaşım göstereceğine inanmak zorundayız. Bilerek yanlış bir karar verilse, adalet günü hâkimle tekrar hesaplaşılacağını da bilirim. Bırakın Paralel var mı yok mu? Varsa kimler karıştıysa, ama yalnızca karışanlara ülkenin hâkimleri karar versin. Siyasî iktidar hem savcı, hem hâkim rolüne soyunuyor. En fazla rahatsız edici olan da bu. Devleti yönetenler, “Taraf olmayan bertaraf olur diyorsa” ve siz ülkenin taraf olmayan diğer vatandaşları olarak devleti yönetenler tarafında değilseniz, her an için, canınızla, malınızla, işinizle, gücünüzle, çoluk çocuğunuzla her türlü bertaraf edilebilirsiniz.

Bugün gerçekten elim yazmaya zor gitti. Eski Türkiye’yi çok mu özlüyorum? Bu soruya evet diyemem. Ama “Taraf olmayan bertaraf olur” üzerine inşa edilmeye çalışılan Türkiye şayet Yeni Türkiye ise; özlemini çektiğim ülkenin bu tip bir Türkiye olmadığını da rahatlıkla söyleyebilirim.

Okunma Sayısı: 1803
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • tarık yılmaz

    17.12.2014 21:00:51

    Sevgili Mehmet Kılıfoğlu, Yazılarınızı gerçekten çok isabetli buluyorum. Taraf olmayan Bertaraf olur diyen herhangi biri bu lafı kime veya kimlere söylediyse bu karşı taraftan tehdit olarak algılanır ve algılanmalıdır da. Çünkü bu açık bir tehdittir. En vahim olanı da bunu bir cumhurbaşkanının halkına, medyaya ve mesajı alabilecek herkese söylemesidir. Başka hiçbir delil ve ispat gerektirmeden ülkemizin bu sözle diktatörlük yolunda ilerlediğini anlayabiliriz. Yeni Türkiye dedikleri de bu diktatörlük olsa gerek.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı