"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kalbî, ruhî ve manevî hastalıklar

Cevat Çakır
03 Eylül 2017, Pazar
İkinci Lem’a’da “Hazret-i Eyyub Aleyhisselâmın zahiri yara hastalıklarının mukabili, bizim batınî ve ruhî ve kalbî hastalıklarımız vardır” denmektedir.

Bu kalbî hastalıklarımızın oluşmasının sebebi de şöyle açıklanmaktadır: “Çünkü işlediğimiz her bir günah, kafamıza giren herbir şüphe, kalb ve ruhumuza yaralar açar”1 

Şuâlar’da Isparta Nur Talebeleri imzasıyla yazılan bir mektubda Risale-i Nur’un maddî ve manevî hastalıklara çare olduğu şu şekilde ifade edilmektedir: “Ey fitne-i ahirzamanın şu dağdağalı ve fırtınalı zamanında Hazret-i Eyyub Aleyhissselâmdan ziyade hastalıklara, dertlere giriftar olan; ve Kur’ân’ın nuru ile Risale-i Nur’un bürhanlarıyla ve şakirdlerin gayretleriyle âlem-i İslâmın maddî ve manevî hastalıklarını Hâkim-i Lokman gibi tedaviye çalışan.”2 

Mehmed Feyzi Abi Üstad Hazretlerine yazdığı bir mektubunda İhtiyarlar Risalesi ile On Yedinci Söz’ün manevî yaralarını tedavi ettiğini şöyle izah etmiş: “Sevgili Üstadım, Terbiye-i mâneviyenizin âsârını her vakit bize ihsas eden Rabb-ı Rahîmime ne kadar şükretsem yine azdır. Tahdîs-i nimet olmak üzere şunu da arz etmek isterim ki, hastalığımdan müştekî değilim. Çünkü, lillâhilhamd, nur-u aynım ve sürur-u ruhum ve gıda-i kalbim olan Risale-i Nur’un hakikatlerini bilfiil ve bittecrübe ders almama sebep oldu. Hem hakikaten ömrü kırkıncı sene-i devriyesinde müthiş bir tarzdaki maddî ve mânevî hastalıklarıma herbir ricasında ruha ve kalbe binler nur-u tevhidi ve ziya-yı teselliyi serpen İhtiyarlar Risalesi; hem herbir devasında bînihaye şifa-yı mânevî bulunan Hastalar Risalesi; hem kalbi bütün manevî yaralarına kudsî bir tiryak olan On Yedinci Söz ve emsali Risaleler pek harika bir tarzda imdadıma yitişti ve tedaviye başladı.”3 

Risale-i Nur’un manevî yaraları tedavi etmesiyle ilgili olarak da, Kastamonu Lâhikasında “Ve in küntüm merda” (Eğer hastalanırsanız...) âyeti makam-ı cifrisiyle, ehl-i dalâlet tarafından aşılanan manevî hastalıkların kısm-ı azamı, Risaleti’n- Nur’un Kur’ânî ilâçlarıyla izale edilebilir diye işaret etmekle beraber”4 denmektedir. 

Sekinenin Üstadın maddî ve manevî hastalıklarına şifa olduğunu şu şekilde ifade etmektedir: “Çoktan beri benim hususî bir virdim ve hiç kaleme alınmayan ve mesleğimizin dört esasından en büyük esası olan şükrün en geniş ve en yüksek mertebesini ihata eden ve bende çok defa maddî ve manevî hastalıkların bir nevi şifası olan ve İsm-i Âzam ve Besmeleyle dokuz âyât-ı uzmâyı içine alan ve on dokuz defa şükür ve hamdi âzamî bir tarzda ifadeyle, tahmidâtın adetleriyle o eşyanın lisan-ı haliyle ettikleri hamd ü senayı niyet ederek, o hadsiz hamdlerin yekûnunu kendi hamdleri içine alarak azametli ve geniş bir tahmidnâme ve teşekkürnâme bulunan ve Sekine’deki esmâ-i sittenin muazzam yeni bir dersini izhar etmeye sebep olmasıdır.“ 5 

Hutbe-i Şamiye’de doğruluğun manevî hastalıkların şifası olduğu şu şekilde izah edilmektedir: “Ki, bütün hayatımdaki tahkikatımla ve hayat-ı içtimaiyenin çalkamasıyla, hülâsa ve zübdesi bana kat’î bildirmiş ki: Sıdk, İslâmiyetin üssü’l-esasıdır ve ulvî seciyelerinin rabıtasıdır ve hissiyat-ı ulviyesinin mizacıdır. Öyleyse, hayat-ı içtimaiyemizin esası olan sıdkı, doğruluğu içimizde ihya edip onunla mânevî hastalıklarımızı tedâvi etmeliyiz.“6 

Mesnevî-i Nuriye’de ise manevî hastalıklara nelerin sebep olduğu şöyle izah ediliyor: “Arkadaş! Kalble ruhun hastalığı nisbetinde felsefe ilimlerine meyil ve muhabbet ziyade olur. O hastalık marazı da ulûm-i akliyeye tavaggul etmek nisbetindedir. Demek mânevî olan hastalıklar, insanları aklî ilimlere teşvik ve sevk eder. Ve akliyatla iştigal eden, emraz-ı kalbiyeye müptelâ olur.“7 

Sikke-i Tasdik-i Gaybi’de “Ve nünezzilü minel Kur’ânî ma huve şifaun ve rahmetun lilmü’minin” (İsra, 82) (Biz Kur’ân’dan mü’minler için bir şifa ve rahmet olan şeyi indiriyoruz) âyetini Üstad Hazretleri şöyle izah etmiş: “Şu âyet-i azime Asr-ı Saadette nüzul-ü Kur’ân’a baktığı gibi, sair asırlara dahi mana-i işarisiyle bakar. Ve Kur’ân’ın semasından ilhamı bir surette gelen şifadar Nurlar’a işaret eder. İşte doğrudan doğruya tabib-i kulub olan Kur’ân-ı Hakîmin feyzinden ve ziyasından iktibas olunan Risaletü’n- Nur, benim çok tecrübelerimle umum manevî dertlerime şifa olduğu gibi, Resaili’n-Nur Şakirdleri dahi tecrübeleriyle beni tasdik ediyorlar. Demek Resaili’n-Nur bu âyetin bir mana-i işarisinde dahildir.  Ve duhulüne bir emare olarak, Mahuve şifaun ve rahmetun lilmü’minine’nin makam-ı cifrisi bin üçyüz otuz dokuz ederek, aynı tarihte Kur’ân’dan ilham olunan Resaili’n-Nur bu asrın manevî ve müthiş hastalıklarına şifa olmakla meydana çıkmaya başlamasından, bu âyet ona hususî remzettiğine bana kanaat veriyor. Ben kendi kanaatımı yazdım; kanaate itiraz edilmez.”8

Dipnotlar:

1- Bediüzzaman Said Nursî, Lem’alar, 14.

2- Bediüzzaman Said Nursî, Şuâlar, 246.

3- Bediüzzaman Said Nursî, Emirdağ Lâhikası, 74.

4- Bediüzzaman Said Nursî, Kastamonu Lâhikası, 18.

5- Bediüzzaman Said Nursî, Kastamonu Lahikası, 203.

6- Bediüzzaman Said Nursî, Hutbe-i Şamiye, 5.

7- Bediüzzaman Said Nursî, Mesnevî-i Nuriye, 60.

8- Bediüzzaman Said Nursî, Sikke-i Tasdik-i Gaybiyye, 82.

Okunma Sayısı: 7025
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı