"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Risale-i Nur’da tevafuk ve tevafukat-ı gaybiyeler

Cevat Çakır
02 Temmuz 2017, Pazar
Risale-i Nur’un bir çok yerinde tevafuk örneklerine rastlamak mümkündür.

Hatta kendimiz dahi hizmetlerle meşguliyetimiz nisbetinde bu tevufuklarla karşılaşırız. Risale-i Nur’a baktığımızda Üstad Bediüzzaman Hazretleri’nin bu konuya çok önem verdiğini ve bunları bir tahdis-i nimet olarak anlattığını görürüz. 

Ezcümle Lem’alar’da “Cenâb-ı Hakk’a yüz bin şükrediyorum ki, bana hem büyük bir teselli, hem dâvâma büyük bir delil gösterdi. Ve tevafukun beş altı nev’i bize ve mesleğimize medar-ı imtiyaz ve vesile-i teşvik olarak verilmiş. Ve her me’yusiyet ve gevşeklik zamanımızda bir kamçıyı teşvik ve bir keramet-i hizmet-i Kur’âniyeye medar bir tevafuk-u lâtife imdadımıza yetiştiği gibi” denilmiştir.

Ayrıca Kastamonu Lâhikasında da bu konu ile ilgili olarak şunları söylemektedir: “Bu günlerde, tefsirin Onuncu Sözün tevafuklarına baktım. Kendi kendime dedim ki: Bu ziyade tafsilat israftır, ehemmmiyetli meseleler çoktur; vakit zâyi olmasın. Birden ihtar edildi ki: O tevafuk altında çok ehemmiyetli bir mesele vardır. Hem madem tevafukta bir inayet-i hâssa ve iltifat-ı Rahmânî Risale-i Nur’a karşı tezahür etmiş, o iltifata karşı hiss-i şükran ve memnuniyet ve müteşekkirane sevinç ne kadar ifratkârane olsa israf olmaz.

Birincisi: Herşeyde -ne kadar cüz’î de olsa- bir kast ve iradenin cilvesi bulunmasıdır; tesadüf, hakikî olarak olmamasıdır. Evet, kesretin en küçük dağınık ve en ziyade tesadüfe verilen kelimattaki hurufatın vaziyetleridir. Hususan kitabette, madem hiç münasebeti olmayan ve ihtiyar-ı beşerî karışmayan hurufatın vaziyetlerinde bir tenasüp, bir nizam bulunuyor; elbette bir irade-i gaybiye tahtında vaziyetler veriliyor. (...) Elbette tevafuka dair tafsilât, tasvirat, fiilî teşekküratın bir nev’idir ve sevincin ve minnettarlığın heyecanlı tereşşuhatıdır. 1

Üstadın talebelerinden Hafız Tevfik, Hilmi, Kâmil, Hayri ve Mehmet Feyzi’nin ‘gözümüzle gördük’ diyerek tasdik ettikleri ve Üstad Hazretleri’nin de ‘Evet, ben de tasdik ediyorum’ diye sonuna not yazdığı bir mektupta tevafuk konusuyla ilgili olarak şöyle denilmiş: “Ahmed Nazif’in bu defa çok meşgaleler içinde yazdığı, yalnız On Dokuzuncu Mektubda (Mu’cizat-ı Ahmediye (asm) tevafukunun mecmuu, dokuz bin sekiz yüz otuz üç adede baliğ olduğunu gördük; o mektuubdaki mu’cizat-ı Ahmediyenin (asm) bir kerametidir diye hükmettik.” 2

Aynı mektubun devamında “Tevafuk, Risale-i Nur’un kerametinin bir madeni bulunduğuna pek çok emarelerden bu bir iki üç gün zarfında, küçük ve lâtif, fakat katı kanaat veren cüz’î hadiselerin tevafukunda gözümüzle gördüğümüz inayet-i Rabbaniyenin nümunelerinden beş altısını beyan ediyoruz.” 

Mektubu şu şekilde bitmektedir: ”Risale-i Nur dairesi içinde dikkat edilirse herkes kendi nefsinde, hizmet derecesinde, böyle nümuneleri görebilir.” 3

Üstadımızın ve Risale-i Nur’un ciddî hakaikleri içinde en tatlı bir fâkihesi [meyvesi] tevafuk olduğu için, kardeşlerimize, yine bu iki gün zarfında küçük bir iki tevafuku, size bundan evvelki tevafuka haşiye olarak yazıyoruz. Evet, nasıl ki kelimatta ve kelimat-ı mektubede tevafuk, bir kast, bir inayet-i hususiyeyi gösteriyor. Bazan harika olup keramet derecesine çıkıyor. Bazan lâtif bir zerafet veriyor; aynen öyle de, Risale-i Nur’a ait ve Üstadımıza ait hadisatta da aynen kasti ve inayetkarane tevafuku, akvaldeki o ef’alde dahi görüyoruz.4 

Üstad Hazretleri bu konu ile ilgili olarak Barla Lâhikası’nda şunları yazmıştır: “Şuurumuz ve ihtiyarımızdan hariç bir kısım inayata mazhar oluyoruz. Öyle ise, o inayetleri bağırarak ilân etmeye mecburuz. İşte geçmiş “Yedi Esbab”a binaen, küllî birkaç inayet-i Rabbaniyeye işaret edeceğiz. (...)

“Ezcümle, Mu’cizât-ı Ahmediye Mektubatında, Üçüncü İşaretinden tâ On Sekizinci İşaretine kadar altmış sayfa, habersiz, bilmeyerek, bir müstensihin nüshasında, iki sayfa müstesna olmak üzere mütebâki bütün sayfalarda, kemâl-i muvazenetle, iki yüzden ziyade Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm kelimeleri birbirine bakıyorlar. Kim insafla iki sayfaya dikkat etse, tesadüf olmadığını tasdik edecek. Halbuki, tesadüf, olsa olsa bir sayfada kesretli emsal kelimeleri bulunsa, yarı yarıya tevafuk olur, ancak bir iki sayfada tamamen tevafuk edebilir. O halde böyle umum sayfalarda Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm kelimesi, iki olsun, üç olsun, dört olsun veya daha ziyade olsun, kemâl-i mizanla birbirinin yüzüne baksa, elbette tesadüf olması mümkün değildir. Hem sekiz ayrı ayrı müstensihin bozamadığı bir tevafukun, kuvvetli bir işaret-i gaybiye, içinde olduğunu gösterir.5  

Üstad Hazretleri mektubun devamında, “Elbette böyle mübarek bir cemaatte, tevafukat-ı gaybiyeden daha ziyade kuvvetli bir işaret-i gaybiye var ben görüyorum; fakat herkese ve umuma gösteremiyorum.” demektedir. 

Re’fet Bey, Barla Lâhikası’nda yer alan ve Üstad Bediüzzaman’a yazdığı bir mektubunda ise şöyle demektedir: ”Madem şimdiye kadar böyle hakikatler hiçbir eserde görünmemiş ve işitilmemiştir; yazılması çok muvafıktır. (...) Hülâsa, tevafukat ve rumuzat-ı Kur’âniye, tebşirat-ı azîmeyi ihtiva etmesi itibarıyla, kemal-i hassasiyetle takip ve tetkik olunmaktadır.” 7 

Dipnotlar:

1- Bediüzzaman Said Nursî, Kastamonu Lâhikası, 40.

2- Bediüzzaman Said Nursî, Kastamonu Lâhikası,167.

3- Bediüzzaman Said Nursî, Kastamonu Lâhikası, 169.

4- Bediüzzaman Said Nursî, Kastamonu Lâhikası, 170-71.

5- Bediüzzaman Said Nursî, Barla Lâhikası, 14.

6- Bediüzzaman Said Nursî, Barla Lâhikası, 15.

7- Bediüzzaman Said Nursî, Barla Lâhikası, 66.

 

Okunma Sayısı: 5680
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı