"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Risale-i Nur’da tevafuk ve tevafukat-ı gaybiyeler

Cevat Çakır
09 Temmuz 2017, Pazar 14:00
Mustafa Sabri ise bu konu ile ilgili Üstad Said Nursî’ye yazdığı bir mektubunda şöyle der:

“Üstad-ı Âzam Efendim Hazretleri. Bu defa hoş ve lâtif tevafukatıyla nuranî yolculara dest-i mânevîsini uzatarak, ziyâdar parmağıyla “Bizler başıboş, gelişi güzel serpilmiş şeyler değiliz. Belki muvazene-i tâmme ve tevafuk-u hakikiye ve bir kıyâs-ı kat’iye ile inkişaf ve temevvüc eden kitab-ı semâviyye-i Kur’âniyenin misalsiz birer yıldızlarıyız” diyerek, bâlâsı zîrine, sağı soluna eyâdî-i mânevîsiyle musafaha ve mukabele edercesine tevafukatı müşahede edilen Kitab-ı Mübînin lemeât ve tereşşuhatının tevafukatı, Onuncu Sözde dahi müşahede edildi.“ 8 

Üstad Hazretleri Hüsrev ve Rüştü’ye hitaben yazdığı bir mektubda ise şeyle demiştir: “Münasebat-ı tevafukiyeye dair işaretler, mutlak ve mücmel ve küllî surette sünûhat-ı ilhamiyedir.” 9 

Sonra bu işte öyle bir muvaffakiyet ve teshilât göründü ki, şüphe bırakmadı ki, burada bir sır var. Nazar-ı dikkati celb etti. Dikkat ettik ki, evvelki mektupta size yazdığımız gibi, İstanbul’da oturan bir adam, üç defa buraya misafireten gelerek, onun eliyle Nuh Beyin üç defa mektup telgrafı elime geçiyor. Ve en sevdiğim Hulûsi Bey ve Molla Abdülmecid ve Molla Hamid ve Hoca Abdülmecid Efendilerin selâmları ve isimlerini bir mektupta, yine o Mehmed Efendi geçen sene bana o getirdi. Dedim: Bu bir işaret-i inâyettir; bu tesadüfî değil. 10

Şu kubbe Mi’rac Risalesine bakıyor. Öyleyse, sair nevilerin dahi, risalelerin nevilerine işaret eder diye, dikkat ettim ki, yedi nevi hurma gönderilmiş. Bir parçası büyükçe, otuz üç tane kadar. Fesübhânallah, dedim, yedi nev’i göndermekte ne mânâ var? Birden kalbime geldi ki: İman-ı billâha dair yedi nevi ile aynı hakikat yazılmış, Van’a gönderilmiş. Dikkat ettim: Evet, mevzu vahdâniyet-i İlâhiye olduğu halde, Yirminci Mektupla sureti küçük, mânâsı pek büyük zeyliyle ve Yirmi İkinci Söz herbiri birer risale, Birinci Makam, İkinci Makamı ve Otuz İkinci Söz Üçüncü Mevkıfı ile evvelki iki mevkıf herbiri birer risale hükmünde ve Otuz Üçüncü Mektup, Otuz Üç Pencere ile yedi risaledir. O da  aynen yedi nevi envâr-ı mârifetullahtan bir şems-i hakikatin ziyasındaki elvân-ı seb’a gibi bir mahiyet gösterdiğinden, Medine-i Münevverenin hediyesi içinde hakikat-i hurmadan yedi nevi Nuh Beyin eline verilip buraya kadar gönderilmesi, o yedi nura tevafukla bir makbuliyet işareti veriyor dedik, Allah’a şükrettik. 11 

Mu’cizat-ı Ahmediye (asm) Risalesindeki tevafukla ilgili olarak Üstadımız şunları yazmış: “Saniyen: Bu defa bize yazdığın Mu’cizât-ı Ahmediye (asm) risalesi çok harika düşmüş. Kim ona bakıyor; bir zevk-i hakikî hisseder. Demek oluyor ki, mânevî, hâlis, samimî hisler, maddî nakışlar suretinde kendini hissettiriyor. Bu sırra ben muttali olduğum vakit, kardeşim Galip dahi aynı hisse iştirak etti. “Evet, bunun altında manevî tebessüm var” diye, senin hattını kendi hattına tercihle mukabele etti. 12 

Üstad Hazretleri Onuncu Söz’le ilgili olarak da şöyle demiştir: “Bu zamanda gözle görünecek gayet cüz’î bir eser-i inayet, mânevî büyük kerametlerden daha tesirlidir. İşte bu cüz’î eser-i inayet, hem bana, hem sizin gibi kardeşlerime bir kolaylık temin ettiği için, ziyade ehemmiyet verdim. Madem bu Sözdeki tevafuk bize ve misafirlere çok faydalıdır ve hayırlı neticeler verir; elbette içinde bir inayet var. Âdî olsun, yüz emsali bulunsun, yine bize fevkalâde bir inayet, bir ikram-ı Rabbânîdir. 13 

Yine On Dokuzuncu Mektubla ilgili olarak, ”Refet Bey, Senin çok antika iki mu’cize-i kudret, müzehânemi tezyin etti. Âdi zannettiğimiz şeylerde ne kadar hârikulâde işler bulunduğunu ihtar ediyorlar, şu On Dokuzuncu Mektupta ikinci, üçüncü cüz’ünde salâvat-ı şerifenin her sayfada birbirine bakması tesadüf işi olamaz” denilmiştir. 14 

İktisat Risalesi’yle ilgili olarak da şu tevafuktan hahsedilmiştir: “İktisat Risalesi, birbirinden habersiz altı müstensihin yazdıkları altı nüshada, elif’lerin elli üç adedinde tevafukları, telif ve istinsah tarihi olan elli üçe muvafık gelmesidir. Sonra baktım ki, asıl müsvedde-i ûlâda çok çıkıntı ve tashihlerle beraber elli üç adet sırrını muhafaza ettiğini hayretle gördük. 15 

Denizli Mahkemesi’nce Risale-i Nurlar’ın serbestiyetiyle ilgili bir tevafuktan ise şöyle bahsedilir: “Aziz, sıddık kardeşlerim, Katiyen şek ve şüphemiz kalmadı ki, bu hizmetimizin neticesi olan Risale-i Nur’un serbestiyetini değil yalnız biz ve bu Anadolu ve âlem-i İslâm alkışlıyor, takdir ediyor; belki kâinat memnun olup cevv-i sema, feza-yı âlem alkışlıyor ki, üç dört ayda yağmura şiddet-i ihtiyaç varken gelmedi ve Denizli de mahkemenin bilfiil teslimine karar vermesi, yine leyle-i Mi’racda aynen Risale-i Nur’un bir rahmet olduğuna işareten leyle-i Regaibe tevafuk ederek kesretli melek-i radın alkışlamasıyla ve rahmetin Emirdağ’ında gelmesi o teslim kararına tevafuk etmesi (...) Risale-i Nur’un da manevî bir rahmet ve yağmur olduğuna kuvvetli bir işarettir.” 16

Çekirge, serçe ve küddüs kuşlarıyla ilgili tevafuk: “Lâtif ve manidar bir tevafuktur ki, dünkü gün, masumların mecmuası elime geçti, açtım. O mecmuanın başında, o masumların bir kumandanı hükmünde ve medrese-i Nuriyenin kahramanlarından Marangoz Ahmed’in gayet ziynetli ve nakışlı ve dikkatli yazdığı Küçük Sözler, başında derc edilmiş gördüm. “Maşaallah Marangoz Ahmed, dedim, masumların çavuşu olmuş.” Aynı günde bir mektubu elime geçti, açtım. Marangoz Ahmed’in gönderdiğimiz mektupları arkadaşlara gecede okumak zamanında, iki çekirge mektubun başına gelip ta bitinceye kadar dinlemelerini gördüm. Birkaç gün evvel biz mektubu yazarken, iki güvercin, mektubun makbuliyetini ve müjdeci serçe ve kuddüs kuşlarının müjdelerini tasdik ettikleri gibi, marangozun iki çekirgeleri de güvercinleri ve müjdeci kuşları tasdik ederek, “Biz dahi Risale-i Nur u tanıyoruz diye” lisan-ı halleri ifade ediyor diye lâtif ve manidar tevafuk olmuş. 17

Üstada yazılan mektubdaki tevafuklar: ”Birinci tevafuk: Hakkımda teveccüh-ü ammeyi kırmak için bir yüzbaşı bana karşı beş vecihle kanunsuz hakaret ve ihanet ettiği aynı zamanda, belki aynı saatte, yüz tane böyle yüzbaşıdan ehl-i hakikat nazarında daha ehemmiyetli ve Risale-i Nur’un erkânından bir kardeşimiz, bu yeni mektubu, haddimden yüz derece ziyade ihtiram verip o gibi ihanetleri hiçe indirerek yazmış. Hem şakirtlerin erkân-ı mühimmesinden dört zat, aynı meseleye iştirak edip imza basmışlar. Ben de bu garip tevafukun hatırı için, mesleğime muhalif olan senakârane mektubu kabul edip tadil ederek Lâhikaya geçirdim ve size de müsveddesini gönderdim.” 18 

Üstad Hazretleri manidar olarak gördüğü bir tevafuktan şöyle bahsetmektedir: “Çok aziz, çok sıddık ve sadık kardeşlerim ve Risale-i Nur cihetinde emin ve halis varislerim. Çok manidar ve kuvvetli bir tevafuk ve şakirtlerin sadâkatlerine delil, bir zahir keramet-i Nuriyeyi beyan etmeme bir ihtar aldım. Şöyle ki: Ben vasiyetnamemi yazdığım aynı zamanda, gizli münafıklar, benim itimad ettiğim hizmetçilerimi zabıta tarafından yanıma gelmekten men ettikleri aynı vakitte, fırsat bulup, tanımadığım birisiyle, sabık dokuz defadan daha tesirli bir zehir bana yutturdular. Hem aynı zamanda, Tonuslu ve âlim kardeşlerimizden ve buraya kadar geçen sene beni görmek için gelip görüşmeden giden Hoca Haşmet, Yozgat’tan buraya yazıyor ki: “Said vefat etmiş, Risale-i Nur’un yüz otuz risalesi muhafaza edilsin. Ta ki, ileride tab edeceğiz.” Hem aynı zamanda Halil İbrahim’in, vefatım hakkında bir hazin mersiye hükmündeki parlak mektubu, şakirtleri ağlattırdı. 19 

Bir başka tevafuk şöyle anlatılır: “Lâtif bir tevafuktur ki, bir aydan beri burada hiç yağmur gelmiyordu ve kalbimiz dahi malûm taarruzdan Nurculara gelen füturdan ağlıyordu. Birden, Hüsrev’in, iki gün evvel makine müjdesi ve Nazif’in bugün tafsilli mektubu ve makinenin yazısının nümunesi elime verildiği aynı zamanda; ve bana hizmet edenler Eskişehir ezan-ı Muhammedi’yi okumaya başlaması ve malûm çavuşa bana ihanet için emr-i cebri veren adam tokat yediğini dedikleri aynı vakitte rahmet yağmuruyla çoktan ağlayan mahzun kalblerimizin büyük ferahlarına ve sevinç ve inşirahlarına tam tamına tevafuku ve tetabuku, inşaallah bir fa l-i hayırdır.” 20

Hafız Ali Abinin Üstadın bedeline vefatı ve Hasan Feyzi Abinin Üstadın yerine hastalanmasındaki tevafuk: “Hasan Feyzi’nin şiddetli ve tehlikeli hastalığını beyan eden bir mektubu, çok ehemmiyetli bir kardeşimiz olan Muharrem’den aldım. Kanaat-i katiyem geldi ki, Hasan Feyzi, aynen şehid Hafız Ali (rahmetullahi aleyh) gibi, benim musîbetimin kısm-ı azamını kendine alıp manevî bir fedakârlık eylemiş. Hafız Ali, benim bedelime birkaç emare ile berzaha gittiği gibi, bu Hasan Feyzi de aynı hastalığım zamanında, aynı vakitte, aynı müddette, aynı tarzda, aynı sıkıntılı dışarıya çıkmamakta tevafuku kuvvetli bir emaredir ki, bana çok acıyan ve şefkat eden o kardeşimiz, manen hastalığımı kısmen kendine aldı.” 21

Dipnotlar:

  8- Bediüzzaman Said Nursî, Barla Lâhikası, 95.

  9- Bediüzzaman Said Nursî, Barla Lâhikası, 98.

10- Bediüzzaman Said Nursî, Barla Lâhikası, 139.

11- Bediüzzaman Said Nursî, Barla Lâhikası, 140.

12- Bediüzzaman Said Nursî, Barla Lâhikası, 158.

13- Bediüzzaman Said Nursî, Barla Lâhikası, 169.

14- Bediüzzaman Said Nursî, Barla Lâhikası, 185.

15- Bediüzzaman Said Nursî, Barla Lâhikası, 197.

16- Bediüzzaman Said Nursî, Emirdağ Lâhikası, 43.

17- Bediüzzaman Said Nursî, Emirdağ Lâhikası, 61.

18- Bediüzzaman Said Nursî, Emirdağ Lâhikası, 120.

19- Bediüzzaman Said Nursî, Emirdağ Lâhikası, 122.

20- Bediüzzaman Said Nursî, Emirdağ Lâhikası, 151.

21- Bediüzzaman Said Nursî, Emirdağ Lâhikası, 160.

Okunma Sayısı: 3632
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı