Elbette her konunun kendi manâ ve makamında ehemmiyeti ve riyaseti vardır, ama ehem mühim sıralamasında hata yapmamak daha ehemmiyetlidir. Yoksa giden zaman, kaybedilenlerle beraber kaçırdıklarımız grubuna dâhil olur gider.

Derdim ve anlatmak istediğim, gündemdeki konu değil, zaten fevkalâde önemli ki hep beraber halli ve daha az zararlı atlatılmasıyla meşgulüz, eyvallah. Ancak, bu meşguliyet dahi hayatımızda esas kabul ettiğimiz, ana dâvâ olarak inandığımız, merkeze oturtarak her şeye onun zaviyesinden ayar çektiğimiz meseleye göre değerlendirmeyi zaman zaman hadiselerin getirdiği heyecanla unutuveriyoruz.

Kabre imanlı girmek dâvâsı esas derdimiz olup, bu noktanın istikametinde nefsimizden başlayarak muhtaçlara Kur’ânî hakikatleri ulaştırmak maksatlı iman hizmetinde bulunmayı da Allah rızası ana merkez niyetiyle sürdürmektir. Şimdi bu zaviyeden önümüzdeki bütün ehemmiyetli konuların, zamanlama ve önemlilik sıralamasında değişkenlik arz eden hususları da göz önüne koyarak azamî dikkatli olmalıyız. 

İhlâs, her nevî hareketimizin ruhu olmalıdır. İhlâs, yapılan işte samimiyet. Enfüsî ve afakî mevzularda Allah’ın rızasının kollanması, bakış açımızın olmazsa olmaz şartı olmalıdır. Farz ve sünnete riayette tavizsiz ve itidalli olarak sürdürülen ubudiyetin, davranışlarımızı ıslah ve denetim altındaki sürekli murakabe unutulmamalıdır. Hukuka riayet, hukukullaha riayetin neticesidir. Allah’tan korkan, kula zarar vermez, kul hakkına azamî dikkat eder. Bu cümleden hareketle cemiyet hayatını ayakta tutan adalet, hukuk ve meşverete hayatın her kademesinde tatbik etmek ve edilmesine yardım etmek gerekir. İşte bu ana konuları da âyet ve hadis kaynaklı olarak Allah’ın emri gereği ihlâsla yerine getirmek elzemdir.

Yaşanan her hadisenin içerisinde bizi bekleyen üç sabrı yerli yerince kullanmayı da hatırlamak lâzım. Sabır, hadisenin içerisinde yapıldığında sabırdır, öncesi sonrası ise hikâyedir. Taat üstünde sabır, masiyetten sabır, musîbete karşı sabır hayatın her anına nüfuz etmiştir. İbadet etme konusunda, günah işlememe gayretinde ve musîbetlere dayanma derdinde sığınacağımız tek kale duâdır. İtidali muhafaza ederek, ifrat ve tefrite düşmeden vasatta giderek hak, adalet ve hukuka riayetle yapılan sabırlı gayret, inşaallah bütün sıkıntılara karşı gelecektir. Gelemeyenleri de geldiklerimizle beraber imtihanın bir cilvesi, üzerimizde ve hayatımızda tecelli ettirilmek istenen Esma-i İlâhiyenin bir tezahürü olarak görmek gerekecektir. Bu noktadan bakıldığında hayat bütünüyle o an itibariyle tecelli ile tezahürü istenen esma ve sıfatlara model olmaktır.

Yaşanan her hadise anlayana derslerle doludur. Arif odur ki eşya ve hadiseyi seyrederken arka tarafında tecelli eden büyük resmi keşfeder. Su akar yolunu bulurken, yaşanan hadiseler de hakikate götürür, ama görmek isteyene. Gözleri ve kalbleri haset, inad ve adına sadâkat dedikleri taassupla büyülenerek, mü’minler arasında nifak, ayrılık ve düşmanlığı netice veren tarafgirlikle mühürlenenlere esefler olsun. Siyasetin dinsizliğe alet edilerek dinsiz bir neslin yetiştirilemeyeceğini yaşayarak anladık. Dinin siyasete alet edilmesi ile dini hizmetlerin hatalı usûllerle yapılmasını cinayet bildik ve tevessül etmediğimiz gibi edenleri de ikaz ettik. Dinî, millî, manevî değerler gibi müşterek konu, kelime ve kanaatler ancak birlik ve beraberliğin temininde kullanılır aksi haldeki kullanımın büyük hata olduğunu ve zarar verdiğini bir daha yaşadık.

Heyecanlı hadiseler genelde meşgul ederken özeldeki gündemimizi de bahsedilen hususlar meşgul etmelidir. Herkes amelinin cinsi ile mukabele görecektir. Niyete göre muhakeme Allah’a ait bir keyfiyettir. Biz dışımızdaki hadiseleri yaşarken içimizdeki prensiplerle davranışımızı yönlendiririz.