"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Tokuşmak mı, kucaklaşmak mı?

Mehmet ÇETİN
25 Ağustos 2018, Cumartesi
Âyet ve hadislerden selâmlaşma, musafaha ve kucaklaşmayı bir ibadet olarak anlıyor ve tatbik ediyoruz.

Mü’minlerin, karşılaşmalarında ve ayrılmalarında hûşû içerisinde yaptıkları bu uygulamanın; günahların dökülmesi, sevabın çoğalması ile beraber uhuvvet ve kardeşliğin ziyadeleşmesine vesile olduğunu Resul-i Ekrem’in (asm) hadisinden okuyoruz.

Şimdilerde bazı kimselerin selâmlaşma ve musafaha etmesinin ardından koçların tokuşmalarını andıran şekilde kafalarının yan taraflarıyla acayip bir hareket yaptıklarını üzülerek müşahede etmekteyiz.

Nevzuhur bu alâmet nereden türedi böyle acaba? Böylesine tokuşmanın, bildiğimizin dışında bir başka manası var da, biz mi cahil kaldık?

Kardeşliği pekiştiren unsurlardan birisi de evet, musafaha ve kucaklaşmadır. Doğrusu mü’min, kardeşini sever ve sevmeli. Kucaklaşmanın, kardeşliği hatırlatmasının yanında tokuşmanın başka şeyleri hatırlatacağından korkuyoruz. Kaldı ki sarılmanın, kucaklaşmanın hikmet noktasından pek çok faydalarını bilim dünyası sıralamaktadır, o mevzu konumuz haricidir.

Sebebini anlayamadığımız ve anlayamamanın ardı sıra endişeyle beraber korktuğumuz bir başka husus ise yine son yıllarda zuhur eden, sünnet niyetiyle bırakılan bıyıkların kesilmesidir. Hangi hayatî bir gerekçe var ki sünnetin terkine fetvaya sebep olsun? Hele bunu Risale-i Nur’u okuyanlarda, az da olsa görmek, inanın kahrediyor.

BİZE BİR HALLER OLDU  

İzninizle garib hâllerimizden birkaçına dikkat çekelim:

1. Sohbetlerdeki hizmeti yapan kardeşlerin, kılınan cemaat namazına iştirak etmeyip, yaptığı hizmeti (bulaşık yıkamak vs.) gerekçe göstererek namazı müstakil kılmalarını anlamakta zorlanıyoruz. Bir tarafta sünneti uygulamanın ehemmiyetini anlat, diğer taraftan cemaatle namaz kılma sünnetini yapmamaya bulaşığı gerekçe göstermek, anlaşılır gibi değil.

2. Bir başka nokta ise namazın terkini ya da tehirini de ya tebliğ veya hizmet gerekçesi ile yapmak da çok acı. Birisine namaz hakikatinin anlatırken namazın vaktinin geçmesini göz ardı etmek ve bunu da hizmet niyetiyle yapmak, masum görünümlü bir yanılmadır. Hizmet gerekçesi ile namazın terki ya da tehiri ile yine hizmet yahut tebliğ gerekçesi diye sünnetin terki, kat’iyen doğru değildir. Hiçbir hizmet gerekçesi, farz ve sünnetin terkini icap ettirmez.

3. Bir diğer nokta ise gıybet konusunun karıştırılmasıdır. Hakkında konuşulmasına rıza gösterilmeyen konuşma, meşveret gibi özel durumlar haricinde gıybettir ve haramdır. Hiç de meşveret havası olmayan görüşmelerde yapılan gıybeti, sözde meşveret gerekçesi ile örtmek ne kadar sorumluluktan kurtarabilir?

Gıybetin en yayılmacı olanı ve bu etkili yayılmacı özelliği sebebiyle günaha en fazla kaynaklık eden de sosyal medyadaki paylaşımlardır. Orada bir, bin olmakta. Hele bir de bilir bilmez ve kulak dolgusuyla üretilen dolaşım ve paylaşım var ki çoğu yalan haber olmasıyla yalan söylemeden dolayı da ayrı bir günah işlenmektedir.

Bahsedilen hatanın; şuurlu bildiğimiz, okuyan ve okuduğu ile amel eden diye düşündüğümüz arkadaşlar tarafından yapılması inanın çok üzüyor ve içimizi acıtıyor.

Evet, gerçekten bize bir hâller oldu.

Okunma Sayısı: 2010
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • çetin acar

    25.8.2018 11:54:46

    toplumdaki bu sosyal bozulmanın cemaatimize de tesir etmesinin tek izahı nur ları okumamaktır. çeşitli bahanelerle cemaatle namazı terk etmek aklın alacağı bir şey değil. sünnet olan musafaha yerine tokuşmak ta hakeza. ayrıca nur talebesini bıyıksız olarak düşünemiyorum. çünkü sünnete düşman olan m. kemal, şer işlerine başladıktan sonra bıyıklarını kesmiş, o tarihten sonra bütün fotoğrafları bıyıksızdır. kime benzediğimizi aynaya bakarak görebiliriz. dikkat edelim ve unutmayalım ki. kainatı ayakta tutan risale-i nur talebelerinin tesanüdü ve samimiyetidir. Mehmet abi tebrik ve teşekkür ederim. bende bu durumdan çok endişe ediyorum. bu tarz yazılar devamlı olmalı. umumi derslerde de konuşulmalı.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı