"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Müjdeci, nükteci, zarif insan: Halil Uslu Ağabey!

Mehmet ERBAŞ
31 Temmuz 2015, Cuma
Uzun zamandır kalemimi elime almamıştım. Bir Ramazan Bayramı sonrasında acı haberi arkadaşlardan duyuncaya kadar.

Evet, tanıdığım ve birçok hatıralarımız olan nükteci, müjdeci o zarif, kalbi insan sevgisiyle dolu, bir o kadar mütevazi, heyecanlı etrafına daima ümit aşılayan dâvâ adamı Halil Uslu Ağabeyimiz bir kalp krizi sonucunda aramızdan ayrıldı. 

Haberi duyan ve paylaştığımız herkes bu hizmet dolu kabına sığmayan insan için üzüntülerini dile getiriyor ve Cenâb-ı Allah’tan rahmet diliyorlardı. Ülkemizin birçok yerlerinde konferanslar veren Halil Ağabey Tokat’a da birkaç defa geldi. O dâveti aldığı yere gitmekten asla çekinmezdi. Van’ da doğmuş Konya’ya yerleşmiş, fakat hizmet için Anadolu’nun her yerine gitmiş, gittiği yerlerde sevgi ile karşılanmıştı. Kendisi de gittiği yerlere heyecan, şevk ve ümit vermişti. Çantasındaki dokümanlarda hep Hz. Peygamberimizin (asm) ahir zamana ait müjde dolu hadislerini anlatır ve dinleyicileri coştururdu.

Hz. Üstad Bediüzzaman’ın Risale-i Nurlardaki İslâm âleminin istikbali ile ilgili müjdeli haberlerini anlatarak dinleyicilere moral verirdi. İki sene önce Çorum Kargı pikniğinde yine onun konuşmalarına şahit olduk. Rahmetli Şaban Döğen Ağabey’den bahsederken gözleri yaşarmıştı. Hisliydi, duyguluydu. İslâm âlemindeki karışıklıklara her türlü ihtilâflara çok üzülürdü. İslâm adına birbirini öldürenlerin yanlış yaptıklarını hatırlatırdı. İttihad-ı İslâm’ın önemli olduğunu söylerdi. Müslümanların birliğinin; İslâm âleminin, birbirleri ile Kur’ân’ın emrettiği manada kardeş olmaları ile mümkün olacağını ifade ederdi. İttihadın cehil ile olmayacağını ilim ile olacağını, bir Müslüman’ın karıncayı dahi bilerek öldüremeyeceğini söylerdi. Bu bakımdan Kur’ân’ın bu zamanda bir manevî mu’cizesi olan Risale-i Nurların çok okunması gerektiğini, böylece vatanımızın ve milletimizin dâhili ve harici tehlikelerden uzak kalacağını tekrar ederdi.

Dâvet edildiği düğünlerde konuşmak onun için bir zevk idi. Bu düğünlerde ailenin önemini, karşılıklı hürmet ve merhametin esas olduğunu anlatırdı. Dünyevî meselelerden dolayı aile arasındaki bir takım olumsuzlukların yaşandığını dile getirirdi. Bu açıdan aile temelinin sağlam olmasının gerekli olduğunu hatırlatır, bunun da Hz. Peygamberin (asm) sünnetlerini azamî derecede hayatımızda tatbik etmekle mümkün olacağını ifade ederdi. Bunları anlatırken dinleyenleri asla bıktırmazdı. Kendi soru sorar, soru soranların sorularına cevap verirdi.

Bu vesile ile tatlı bir hatıramızı da nakledeyim. Bir düğün dönüşü otomobille Reşadiye’den Tokat’a gelirken onu aramızda başkan seçmiştik. Başkandan izin almadan asla soru sorulmayacak ve konuşma olamayacaktı. Niksar’ı geçtikten sonra etrafımızı tefekkür ederek geliyorduk. Dönekse denen mevkiyi çıkarken, ben bir iki defa izin almadan konuştum, üçüncü defasında yine unutup izin almadan konuşunca Halil Ağabey; kaptana arabayı durdurdu. Bana da ceza olarak arabadan inerek yokuşa yukarı arabaya yetişmemi söyledi. Onlar araba ile birkaç yüz metre gittiler. Ben onlara yetişince de şimdi binebilirsin kardeşim dedi. Onun şakasında bile bir güzellik ve letafet vardı. 

Çocukları sever, gençlere değer verirdi. Dostlarını unutmazdı. Onun “Hz. Üstad” demesi farklıydı. Dâvâsına bağlıydı. Müslümanların birliğinden yanaydı. İslâm Âleminin elemlerini, acılarını yüreğinde hissederdi. İnsanlarla konuşurken “Sultanım” demesi vardı ki karşısındaki insanları kendine hayran bırakırdı.

Muhterem Halil Ağabey seni Allah için sevdik, seviyoruz. Allah da (cc) seni sevsin. Sana merhamet eylesin. Müjde Peygamberine (asm) kavuştursun, Üstadına kavuştursun. 

Üstad Bediüzzaman Hazretleri’nin şu sözlerini bu vesile ile bir defa daha hatırlayalım: “Ey İnsan! Yaptığın hizmet, ettiğin ubudiyet boşu boşuna gitmez. Bir dar-ı mükâfat, bir mahall-i saadet senin için izhar edilmiştir. Senin şu fani dünyana bedel, baki bir Cennet seni bekler. İbadet ettiğin ve tanıdığın Hâlık-ı Zülcelâlin vaadine iman ve itimat et. Ona vaadinde hulf etmek muhaldir. Kudretinde hiçbir cihetle noksaniyet yoktur. İşlerine acz müdahele etmez. Senin küçük bahçeni halk ettiği gibi, Cenneti dahi senin için halk edebilir ve halk etmiş. Ve sana vaad etmiş ve vaad ettiği için seni onun içine alacak.” (Mektubat s. 222)  

Müjde peygamberi Hz. Muhammed’in (asm) müjdeleri ile yazımızı noktalayalım.

“İhlâslılara müjdeler olsun. Onlar fitne karanlıkları içerisinde parlayan, doğru yolu gösteren kandillerdir.”

“Gariplere müjdeler olsun. Onlar çok sayıdaki kötü insanlar arasında bulunan salih kimselerdir. Onlara karşı gelenler itaat edenlerden daha fazladır.”

“Cehaleti terk eden, malının fazlasını veren, adaletli iş gören kimseye müjdeler olsun.”

“Allah’ın kendisine kıt kanaat geçineceği bir rızkı verip de buna sabreden kimseye müjdeler olsun.”

“Diline hâkim olan, evinde çoluk çocuğuyla bulunmaktan zevk duyan ve günahlarına ağlayan kimseye müjdeler olsun.”

Ne mutlu sana sultanım… Seni sevenler hizmetlerini daima yad edecekler inşallah. Mekânın cennet olsun. Cenâb-ı Allah yakınlarına ve dostlarına sabrı cemil ihsan etsin.

Okunma Sayısı: 2364
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Sezai Mumcu

    31.7.2015 00:41:02

    Rahmetli Halil agabeyin Münker ve Nekirle (sohbetine) katilmak ve can-i gönülden dinlemek isterdim. Kimbilir onlara hangi hadisleri okudu hangi ayetler ve risalelerle cevap verdi. "Sultanlarim bu konu uzundur, müsaade buyurursaniz sözümü kesmezseniz" diye mi karsilik verdi... Gercekten onun Müner ve Nekir tarafindan sorgusunda gayet nazik ve nazli bir misafir olarak dünya'da nasil bizleri sohbetleriyle büyülediyse Münker ve nekire 35 dakika 19 saniye beni dinlediginiz icin tesekkürlerimi arzederim gibi tabirlerle mi cevap vermistir... Merhum ve sehid Hafiz Ali RA aklima geliyor da Halil agabey de kendini dershanede, konferans salonunda sohbette mi saniyordu Münker ve Nekirin huzurunda... Büyük bir ihtimalle öyle

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı