"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

180 ülke arasında 154’üncüyken...

Mehmet KARA
23 Kasım 2015, Pazartesi

Gazeteler basılırken, gazeteciler her gün mahkeme kapılarını aşındırırken, gazetelere hukuksuzca el konulurken, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun, “1990’larda bir akademisyen olduğum dönemde aynı zamanda köşe yazarlığı yapıyordum. Basın özgürlüğü ve entelektüel özgürlük benim için kırmızı çizgidir. Eğer bir entellektüel, köşe yazarına veya gazeteciye herhangi bir saldırı olursa onların savunucusu olurum. Buna garanti veriyorum” sözü üzerinden çok kısa bir zaman geçmeden anlamını kaybetti.

Dünyanın gelişmiş 20 ülkesinin liderinin katıldığı toplantılara bazı gazete ve televizyonların alınmaması, yani akreditasyon uygulanmasından sonra bir anlamı kalmamıştı ki bir istatistik yayınlandı. Türkiye, yargı bağımsızlığında 129 ülke arasında 90’ıncı, Basın özgürlüğünde 180 ülke arasında 154’üncü çıktı.

Anlaşılan kırmızı çizgi bir hikâyeden ibaret…

AFFEDERSİNİZ DE…

Yaklaşık 10 saat süren Meclis’teki yemin töreni ile ilgili tartışmalar bitecek gibi değil. Yemin töreninde, besmele ile başlayan milletvekilinden, sözlerine Arapça ve Kürtçe ile başlayan vekillere, boyuna Türk Bayrağı asan vekilden rabia işareti yapan vekillere kadar renkli görüntüler vardı. 3 vekilin yemin metnini tekrar ettiği törene Leyla Zana’nın “Türk” kelimesi yerine “Türkiye” demesi damga vurdu. Zana’nın yemini geçerli sayılmazken, şimdi milletvekilliğinin düşürülmesine kadar değişik yorumlar yapılıyor.

Ancak bir yorum var ki, tuhaf karşılandı. O da AKP Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ’ın, “Bu zaten affedersin ilkokul mezunu, ortaokul ve liseyi dışarıdan almış bir kadın” sözleri sizce de tuhaf değil mi?  Hem bu sözlerden sonra “Affedersiniz, ama AKP’ye oy verenlerden ilkokul mezunu yok mu?” sorusu akıllara gelmez mi? 

Bu bize Erdoğan’ın “Bana da affedersin çok daha çirkin şeylerle Ermeni diyen oldu” sözlerini de hatırlattı.

KIYAK!

İpek-Koza Holdinge el konulmasından sonra görevi kayyımlar devralmıştı. Kayyımların maaşlarının 30 bin lira civarında olduğu söylenmişti. Bütün şirketlere atanan kayyımların maaşlarının toplamının ise 790 bin lirayı bulduğu ortaya çıkmıştı.

Geçtiğimiz hafta içinde de Kaynak Holding’e de el konuldu. Buradaki kayyımların aylık maaşlarının 105 bin lira olması ağızları açıkta bıraktı. Zira bu ülkede asgarî ücretin 1000 lira, ortalama bir memur maaşının da 2 bin 500 lira olduğu hesap edilirse bu maaşların ne kadar yüksek (!) olduğu görülebilir. 

Şu anda Cumhurbaşkanı 27.000, Başbakan 15.500, milletvekili maaşının 15 bin lira olduğunu söylersek kayyımlara ne “kıyak maaş” verildiğini daha net görebiliriz.

Bu durumda internette arama motorlarında “Nasıl kayyım olurum?” cümlesinin en fazla aranan cümle olmasını da garipsememek lâzım… Hele eski bir milletvekilinin sosyal medyada paylaştığı, “Kayyım olmak için nereye başvuruluyor?” şeklindeki sorusu da hayli yerinde olmuş. 

Oh ne âlâ memleket…

(Kayyımlar gelen tepki üzerine maaşlarının düşürülmesi için mahkemeye başvurmuşlar.)

YIKILMADIK, AYAKTAYIZ!

7 Haziran seçimlerinde yüzde 16.3 oy oranı alan MHP 80 milletvekili çıkarmıştı. 1 Kasım’da ise hem oy oranını yüzde 11.90’a düşürdü, hem de milletvekili sayısını 40’a…

Seçimlerin üzerinden 11 gün geçtikten sonra ilk defa konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Yıkılmadık ayaktayız. Kaldı ki, yıkılacak herhangi bir şey de görmüyoruz. Düşeceğimizi sanıyorlardı, yanıldılar” sözlerini duyunca yıllar önce Türkiye’nin 8-0 yenildiği İngiltere maçından sonra bir gazetedeki “Yenildik ama ezilmedik” manşeti aklımıza geldi.

Bahçeli bu sefer matematiksel bir hesap yapmadı ama yıkılmak nasıl oluyor biz anlamadık!

ÇAPANOĞLU!

2003 yılında ABD’nin öncülüğünde, İngiltere, Avustralya ve Polonya’nın da desteğiyle gerçekleşen ve milyonlarca insanın öldüğü, çocukların öksüz ve yetim kaldığı Irak’ı işgali sırasında yaşanan hatalar (!) dolayısıyla özür dileyen ve “Ortadoğu dörtlüsü” eski temsilcisi Tony Blair geçtiğimiz hafta içinde hem Cumhurbaşkanı Erdoğan hem de Başbakan Davutoğlu ile görüştü.

İngiltere eski başbakanı Blair’in bu ziyaretlerinin birer saatten fazla sürmesi ve daha yeni toplanın G-20’den hemen sonrasına denk gelmesi de kafaları karıştırdı. Blair’in temaslarında mülteci krizinin görüşüldüğü söylense de bu gizemli görüşmelerin ardında nelerin olduğu merak konusu oldu. 

Blair’in, Irak’ın işgalinde önemli rol oynadığı ve İngiltere’nin Ortadoğu’daki hesaplarının olduğu bilindiği için de hayli dikkat çekici bir buluşmaydı.

Bakalım bunun ardında ne çapanoğlu çıkacak.

Okunma Sayısı: 1694
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı