"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

AB üyeliğinde gelinen nokta: Almazlarsa almasınlar!

Mehmet KARA
20 Aralık 2014, Cumartesi
Son bir yılda yaşadığımız demokrasi, hukuk, hak ve hürriyetler alanlarındaki yaşananlara baktığımızda ileriye değil, geriye gittiğimizi çok açık şekilde görebiliyoruz.

AB müktesebatına uyum amacıyla getirilen birçok gelişme, bir sene içinde heba edilmiş görünüyor. “Devlet içinde bir yapıyla mücadele” edilmesi gerekçesiyle yıllarca verilen mücadeleler neticesinde sağlanan ilerlemeler bir bir geri gidiyor.

***

1959 yılında merhum Başbakan Adnan Menderes tarafından yapılan üyelik müracaatı, araya giren ihtilâller ve ara dönemler dolayısıyla bu zamana kadar gerçekleşemedi. AB’ye üyelik müracaatı yapan bazı Avrupa ülkeleri, demokrasi, hak ve hürriyetler konusunda yükümlülüklerini yerine getirip, mevzuatlarını buna göre ayarlayıp tam üye oldular. Bu süreci 5-6 yılda tamamlayan ülkeler de var. 

AB Katılım müzakereleri Avrupa Birliği devlet ve hükümet başkanlarının 17 Aralık 2004 zirvesinde aldığı karar doğrultusunda Türkiye, Avrupa Birliğine tam üyelik için müzakerelere 2005 yılında başlamıştı. Birkaç yıl AB’ye tam üyelik için müktesebata uyum açısından önemli adımlar atılsa da, sonraki yıllarda  “isteksizlik” dolayısıyla neredeyse tıkanma noktasına geldi. 

Son gelişmelerden sonra da Türkiye’nin AB’ye üyeliğinin dondurulması dahi konuşulmaya başlandı.

AB ile ilgili bir Bakanlık kurulmuşken, son virajda ilişkilerin durma noktasına gelmesi hükümetin AB’ye bakışını gösteriyor. Zaman zaman restleşmeler olurken, dönemin başbakanı Erdoğan’ın, “AB üye yapmazsa biz de Ankara kriterleri ile yola devam ederiz” denilmesi de bunu göstermişti. Yine aynı tarihlerde şu anda Gümrük ve Ticaret Bakanı olan Nurettin Canikli’nin, “Açık söylemek gerekirse şu an AB’nin bize faydasından çok zararı olacağını düşünüyorum. AB’nin kendi içinde büyük sorunları var, o vagona binersek geriye doğru gideriz… Benim şahsî görüşüm hem ekonomide, hem dış politikada ayak bağı olmaktan öte hiçbir katkı sağlamaz…” sözleri AKP’nin AB politikasını çok iyi ortaya koymuştu. 2011 yılında söylenen bu yorumlara, yine aynı yıl Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın “AB’nin çöktüğü kadar hızlı çöken bir kulübe kim üye olmak ister?” sözleri de eklendiğinde AKP hükümetlerinin ustalık döneminden itibaren AB’ye bakışını net şekilde ortaya konuyor.

Zaman zaman, “AB kararlığımız sürüyor” denilse de, AB ile müzakerelerde açılan ve kapanan fasıllara bakıldığında bir arpa boyu yolun gidilmediği görülüyor. Bütün bu sözler ortada dururken yine Dışişleri Bakanlığı’nın “AB kararlılığımız sürüyor” açıklamasının bir değeri ve anlamı da kalmıyor.

AB-Türkiye ilişkilerinin bir arpa boyu yol kat edememesinin sebebi bu ifadelerle de ortaya çıkmıştı.

***

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın son günlerdeki tavrı ise artık “Türkiye’nin AB üyeliği dondurulsun” türü yaklaşımlar oluşmasına sebep oldu. Erdoğan, “Alırlarsa alırlar almazlarsa almazlar” şeklindeki sözleri, AB Komisyonu’ndan polis baskınlarının ve medya temsilcilerinin tutuklanmasının demokrasinin ana ilkelerinden olan medya özgürlüğüyle uyumlu olmadığı, herhangi bir aday ülkenin katılımına yönelik bundan sonraki adımların hukukun üstünlüğü ve temel haklara tam saygıya bağlı olduğunu tekrar hatırlatması üzerine yapmıştı.

Peşinden, “AB bizi alır mı almaz mı, bizim böyle bir derdimiz yok. Kendi göbeğimizi keseriz. AB kendi işine baksın” demesi üzerine AB Yüksek Temsilcisi Mogherini Erdoğan’ın açıklamasını “çok şaşırtıcı” bulduğunu söylemişti. AB yetkilisi çok şaşırmasının sebebini de şöyle açıklamıştı: “Geçen hafta Türkiye’ye ziyaretimizde Erdoğan ve diğer yetkililerle yeni bir başlangıç için şans olduğu konusunda anlaşmıştık. AB konusunda tutarlı olmanın her şeyden önce Türkiye’nin çıkarına olduğuna inanıyorum…”

Bu sözlerin ardından Erdoğan daha sertleşti ve AB yetkililerini Türkiye’ye çağırıp “demokrasi dersi” vermeye kadar götürdü. “AB işine baksın” dedi.

***

AB’den müzakere tarihinin alınmasında önce Avrupa’da temaslarda bulunan Erdoğan, “Türkiye’ye müzakere tarihi verildikten sonra İslâm ile demokrasinin bir arada nasıl olduğunun en güzel örneği görülmüş olacaktır” diye konuşmuş, müzakere tarihi alındıktan sonra hem İstanbul, hem de Ankara’da büyük coşkuyla karşılaşmıştı.

Şimdi geldiğimiz noktayı, şu iki cümleyle özetleyebiliriz: “AB temsilcileri gelsin de Türkiye onlara demokrasi dersi versin. AB bizi alır mı almaz mı, bizim böyle bir derdimiz yok…”

Zaten, hukuktan, adaletten, demokrasiden, hürriyetlerden geri adım atıldığı sürece AB üyeliği zaten bitmiş demektir.

Nereden nereye…

Okunma Sayısı: 1365
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı