"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

AİHM’in OHAL Komisyonu kararı

Mehmet KARA
18 Haziran 2017, Pazar 09:00
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Olağanüstü Hal kapsamında çıkartılan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edilen bir öğretmenin başvurusunu, OHAL işlemleri İnceleme Komisyonu’nu adres göstererek reddetmesi tartışma meydana getirdi.

23 Ocak’ta çıkarılan 685 No’lu Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile oluşturulan Komisyon 23 Şubat’ta kurulacağı açıklanmasına rağmen Mayıs ayı sonuna kadar kurulamamıştı. Komisyonun üyeleri Mayıs ayı sonunda belirlendi, ancak Haziran ayının sonlarına yaklaştığımız şu günlerde henüz çalışmalarına başlayabilmiş değil. Şimdi de Temmuz ayı başında ilk başvuruları almaya başlayabileceği söyleniyor.  

AİHM’in böyle bir durum ve ortamda bu kararı vermesi hukukçular tarafından eleştiriliyor. 

AİHM, OHAL Komisyonu’nu “ulaşılabilir iç hukuk yolu”nu sayarken, 140-150 hatta 200 bin müracaattan bahsedilirken, 7 üyenin belirlenmesi için 4 ay beklenmesini, alt birimlerinin oluşturulması için de belirli bir zaman geçeceği için mağduriyetlerin her geçen gün artacağını dikkate almamakla eleştiriliyor.

AİHM eski Raportörü avukat Tuğçe Duygu Köksal’ın, bu konudaki görüşleri ise farklı… OHAL komisyonunun, AİHM tarafından “tüketilmesi gereken bir iç hukuk yolu” olarak kabul edildiğini, ama ‘etkili bir iç hukuk yolu’ denilmediğini, bundan sonra durumun tamamen OHAL Komisyonu’nun nasıl işleyeceğine bağlı olduğunu söylemesi de mağdur olduğunu düşünenlerin AİHM müracaatlarını yapmaya devam etmeleri gibi bir sonucu ortaya çıkarıyor.

* *  * 

Komisyon çalışmalara başlamadan 7 kişilik üyeyle ilgili bazı detaylar ortaya çıkmaya başladı. OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu’na seçilen Mustafa İkbal’in kardeşinin de öğretmenlikten ihraç edildiğinin ortaya çıkması, ilginç bir durumu da gündeme getirdi. 

Kardeşinin öğretmenlikten ihraç edildiğini doğrulayan Komisyon üyesi ve aynı zamanda Millî Eğitim Merkez Atama Daire Başkanı Mustafa İkbal, Hürriyet gazetesine, “FETÖ’den ihraç edilen Hüseyin İkbal’in kardeşim olduğu doğrudur. 3 yıldır görüşmüyoruz. Biz 10 kardeşiz, bir tanesi böyle çıktı. Etrafında olan, tanıyan herkes bilir cemaate yakınlığını. Cemaatin sendikasına üyeydi. İkimizin görüşünün aynı olması gerekmiyor. Devletimiz bize komisyon üyeliği görevini verdi. Dosyası komisyona gelirse, fikrim ve kararım FETÖ’cü olduğu yönündedir” demiş (14.6.2017)

Daha dosya önüne gelmeden böyle bir hüküm vermesi ne kadar doğru bilemiyoruz. Henüz “kriter oluşturma” aşamasında olduğu söylenen Komisyonun bir üyesinin şimdiden bir sendikaya üye olduğu gerekçesiyle kardeşi hakkında peşin peşin karar vermesi ne kadar doğru, tartışılır. Çünkü, bakarsınız ileride “kriterler” içinde sendika üyeliği yer almayacak. 

* *  *

Başbakan yardımcısı Numan Kurtulmuş da gazetecilerle sohbetinde, “FETÖ suçlamasıyla memuriyetten atılanların başvuruları komisyona havale edildi. Bu komisyon sağlıklı kararlar verebilecek mi?” sorusuna cevap verirken, incelenecek dosyalar hakkında tek tek karar verileceğini ve komisyonun bir “şablon” oluşturacağını söylemiş. 

Şablonun da “Mahkemelerin kararları, sorgulamalar, bakanlıkların uygulamaları, Millî İstihbarat Teşkilâtı’nın, Emniyet İstihbaratı’nın kriterleri gibi çok sayıda uygulaması”ndan oluşturulacağını açıklayan Kurtulmuş’un “buna göre, en objektif ölçüler içerisinde kim nasıl FETÖ’cü kabul edilebilir, onu ortaya koyacağı”nı söylemiş. Bu kriterlerin daha sonra kamuoyuyla da paylaşılacağı bilgisini de vermiş…

* *  *

Komisyonun oluşturulması için 4 ay beklenirken, komisyon üyelerinin altında çalışacak kişilerin belirlenmesi için kim bilir ne kadar beklenecek? Bir de kriterlerin belirlenmesi süreci var tabiî…

Kriterlerinin belirlenmesi son derece önemli. Tek başına devletin denetiminde olan bir sendikaya üye olmak, bir bankada parası bulunmak, çocuğunu yine devletin gözetiminde ve denetiminde olan bir okul veya dershaneye göndermek veya tek başına bir telefonunda kriptolu haberleşme sisteminin yüklenmesi ihraç için yeterli olacak mı?

Sık sık tekrar ettiğimiz gibi, hem de genel bir kaide olan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın komisyon oluşturulurken söylediği “geciken adalet, adalet değildir” sözünü bir kez daha hatırlatalım… 

Bir de Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde yapılan 2016-2017 Adlî Yıl Açılış Töreni’nde  (1.9.2017) konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Biz çalışmalarımızı hukuk içinde sürdürüyoruz, ama diyorum ki geciken adalet, adalet değildir. Bir an önce gereken yapılmalıdır” dediğini not düşelim…

Okunma Sayısı: 14673
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Mustafa

    19.6.2017 21:28:53

    Adalet Bakanı ve cumhurbaşkanı geciken adaletten şikayetçi ama adalet hala gecikiyor. Acaba kim geciktiriyor...

  • Fatih

    19.6.2017 09:55:06

    Allah sizden razı olsun ... Mazlumların sesi oldunuz.

  • tamkoç

    18.6.2017 23:45:11

    geciken adalet, adalet değildir.. güzel bir yazıl olmuş ohal hakkında...

  • Yusuf ATMACA

    18.6.2017 16:27:44

    Herkes işlediği suçtan yargılanmalı. Sucu bucu diye suçsuz insanları bir torbaya doldurmak. Yasal sendika ve banka suç olamaz. Bunların darbeyle ne alakası var.

  • Ali KALKAN

    18.6.2017 04:35:42

    Önemli olan söylem değil, eylemdir.

  • sezer

    18.6.2017 01:06:03

    bizim hukuk katilleri İHM sinden çıkabilek kararları şimdiden kestirip kriterleri ona göre belirlesinler

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı