İçişleri Bakanı Efkan Âlâ, geçtiğimiz yıl parlamento da yaptığı bir konuşmada, “Bu anayasanın kötü bir anayasa olduğunu söylememize engel bir durum yok, olsa da tanımıyoruz” dediğini hatırlıyoruz.
O tarihten bu yana her fırsatta gündeme gelen bu “tanımama sözleri”ni şimdi Başbakan Binali Yıldırım bir adım öteye götürdü. Ve “Anayasa ne söylerse söylesin cumhurbaşkanının fiilî olarak siyasî sorumluluğu doğmuştur” diye konuştu. Bu sözlerinin “çarpıtıldığını” söylese de yine aynı mânâya gelecek cümleler sarfetmeyi sürdürdü.
Türkiye’yi şu anda mevcut anayasaya göre yemin etmiş bir cumhurbaşkanı, bir başbakan var. Cumhurbaşkanı milletin oylarıyla seçilmiş, ama sistem hâlâ değişmemiş. Parlamenter sistem şu anda yürürlükte. O zaman bu beyanlar neden?
İleri de bu beyanların hukukî sonuçlarının olup olmayacağını bilemeyiz, ama mevcut anayasaya göre yemin edenlerin daha dikkatli olmaları gerekir. Bunları konuşanlar anayasayı beğenmeyebilir, biz de beğenmiyoruz, ama yürürlükteki “anayasayı tanımıyorum” denilmesi yanlış.
Şu anda cumhurbaşkanının yetkileri çok, ama sorumluluğu yok. Meselâ, cumhurbaşkanına eylemlerinden ve yaptıklarından dolayı bir dâvâ açılsa yargılanabilir mi?
Ayrıca Başbakan Yıldırım “Siyasî sorumluluk” derken neyi kastediyor, onu da bilmiyoruz.
Hem mevcut anayasayı beğenmiyorsak, başkanlık, yarı başkanlık ya da partili cumhurbaşkanlığını gündeme getirmeden tümden değiştirsek ya… Daha doğru olmaz mı?
Yeni damat protokole gelince...
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damatlarından birisi Enerji Bakanı Berat Albayrak… İkinci ve yeni damadı Selçuk Bayraktar ise insansız hava aracı (İHA) üreten bir firmanın ortaklarından birisi.
Hafta içinde İzmir’de Efes-2016 tatbikatını izlemeye giden Erdoğan, Başbakan Yıldırım ve Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, savunma sanayi sergisini gezerken, yeni damat Bayraktar, firmasının geliştirdiği insansız hava aracı (Bayraktar-TB2) hakkında uzunca bir tanıtım yapmış.
Tanıtım bitip fotoğraf çekimine sıra gelince damat Bayraktar, protokolde yerini almasına kayınpederi Erdoğan müdahale etmiş, kolundan tutarak arkaya geçmesini söylerken de bir şeyler söylemiş. Ancak burada ne söylediği anlaşılamadı. Biz de televizyondan izledik. Bütün basın takip etseydi bu konuşmayı öğrenirdik, ama akredite basın bunu yazmadı. “Orada ne işin mi var?” dedi, yoksa “Daha vakti var mı?” dedi. Merak ettik doğrusu.
‘Siyasete fazla alışmayayım!’
Binali Yıldırım göreve geldiğinden bu yana grup toplantılarında dahi az konuşmayı tercih ediyor. Konuşmasının kesilmesine ise esprili bir şekilde itiraz ediyor.
Partisinin il başkanları toplantısında bu özelliğini bir kenara bıraktı. Partili cumhurbaşkanlığından, anayasaya, dış politikadan teröre kadar görüşlerini aktarınca Davutoğlu kadar olmasa da epey uzun bir konuşma yapmış oldu.
Konuşmasının sonunda ne kadar konuştuğunu soran Yıldırım, “bir saat” cevabını alınca “Eyvah çok konuşmuşum. Yarım saat konuşmayı planlamıştım. Bundan sonra beni uyarın. Siyasete fazla alışmayalım hizmet daha iyi…” diye hayıflandı…
Cumhuriyet tarihinin en uzun süre Ulaştırma Bakanlığını yap, belediye başkanlığına aday ol, 14 yıldır milletvekili ol sonra siyaseti öğren- me… Şaşırdık doğrusu…
Yıldırım, “siyasete alışmayayım” derken ne demek istedi, anlayan var mı?
Sözün bittiği yer
“Cumhurbaşkanı’mıza yapılan eleştiriler haksız. Türkiye’de reformlar Tayyip Erdoğan önderliğinde yapılmıştır. Tayyip Erdoğan’ı çekip alın, reform iradesi yoktur Türkiye’de.” (Ömer Çelik AB Bakanı-Habertürk, 2.6.2016)