"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

AYIP-1: Yeni anayasa

Mehmet KARA
20 Eylül 2014, Cumartesi
Türkiye’nin ayıpları çok, ama bugün üçünden bahsetmek istiyoruz. Bunlardan birisi ihtilalcilerin yaptığı anayasanın hâlâ değiştirilmemesi ya da değiştirilememesi…
Her seçim öncesi millete yeni, sivil, demokratik, hürriyetçi bir anayasa yapmak için söz veren siyasetçilerin bu sözlerinden vazgeçtiklerini bu dönemde şahit olduk. Meclis’te grubu bulunan dört siyasî partinin eşit sayıda temsil edildiği Uzlaşma Komisyonu 2011 Ekim ayında kuruldu, 2012 yılı sonu yazım çalışmasının bitirileceği deklare edildi. Komisyon bu çalışmasını söz verdiği tarihte bitiremedi. Bir süre daha çalıştı ama yine bir sonuç çıkmadı. Bu aşamadan sonra yeni bir anayasa yapmak yerine dört partinin uzlaştığı 60 maddelik bir “anayasa değişikliği” teklifi günde gelse de bunda dahi anlaşamadılar. Ve yıl 2014 yılı sonu, bu mesele unutulup gitti.
Önümüzdeki yıl Haziran ayında yapılacak seçimler yaklaşırken yeni anayasa konusunun tekrar gündeme getirilmesi nedense hiç şaşırtmadı!
Başbakan Ahmet Davutoğlu, 2015 seçimlerinden sonra yapılacak yeni bir anayasanın “şenlik” olacağını söylüyor. “Hem de toplumsal bir şenlik olacak. Yani 100 yılın bayramı olacak” diyerek seçim meydanlarındaki ilk vaadinin yeni bir anayasa olacağının sinyalini vermiş oldu.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ da 1982 anayasasının 100’den fazla maddesinin değiştiğini, ama biz mevcut anayasanın demokratikleştirilemediğini söylerken, “Türkiye’nin ön şartı yeni bir anayasadır” diyerek bu vaadin seçimde kullanılacağını teyit etmiş oldu. Bozdağ’ın söylediği gibi “1982 ruhunu anayasayı değiştirerek öldüremeyiz. Onun için 1982 ruhunu ve onun sirayet ettiği tüm maddeleri bir kenara koyup yeni bir anayasa yapmak zorundayız…” Bunu herkes söylüyor, ama bir türlü uygulamaya geçmiyor. Hep anayasa değişiklikleri ile geçiştirilmeye çalışıyor. “60 maddeyi geçirelim” teklifi de bu ruhu öldürmeyecekti zaten…
Bu vaatlere millet inanır mı, onu da 9 ay sonra göreceğiz.
Ancak seçim öncesi yine, yeni anayasa ihtiyacının gündeme getirilmesi manidar değil mi sizce de?
Evet, Türkiye’nin yeni, demokratik, devleti değil insanı “önceleyen” bir anayasaya kesinlikle ihtiyacı var. 12 Eylül ihtilalinin üzerinden 34 yıl, ihtilalcilerin yaptığı anayasanın yapılışından bu yana ise 32 yıl geçti.
Eğer bunca sene 100 maddesi değiştirilen anayasa yeniden yazılamıyorsa bu siyaset kurumunun bir ayıbıdır. Ve bu ayıbı da temizleyecek onlardır. Ancak sadece seçim dönemleri geldiğinde yeni anayasa ağızlara alınmakla bunun olmayacağı ortaya çıktı. Öyle görünüyor ki, sağlam bir irade ortaya konulmadıkça da millet bu anayasadan kurtulamayacak.
Artık milletin vaatlere karnının tok olduğunu bu açıklamalara rağmen hiçbir yorum yapılmamasında görüyoruz. Bu sözler dikkate alınmış olsa, bir karşılık verilir, “hadi yapalım” denilirdi. Artık millet söz değil, icraat bekliyor, irade bekliyor.
***
AYIP-2: Akreditasyon
İhtilâl ve ara dönemlerde basına uygulanan akreditasyon (ayrımcılık) yeniden hortladı. Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, başbakan ve bakanlar, sadece bir kısım medyayı çağırıp diğerlerini çağırmaması, akreditasyon yani ayrımcılık yapılması bir alışkanlık haline geldi.
Artık gazetelerde ve televizyonlarda muhabirlere de iş kalmadı! Adı geçen devlet büyükleri bir mesaj vermek istiyorlarsa direk genel yayın yönetmenlerini ya da Ankara temsilcilerini çağırıp mesajlarını veriyorlar.
Geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İstanbul’da yine ayrımcılık yapıp bazı genel yayın yönetmenlerini çağırması ve toplantının “basına kapalı” olduğunun söylenmesi trajikomikti. Tabiî toplantının ardından konuşulanların basına çok azının yansıması daha da trajikomikti. Hem de farklı yorumların yapılmasına sebep oldu. Bu, o toplantıya akredite olan basın mensupları için de iyi bir şey değil aslında. Toplantıya katılıp, saatler süren görüşmeden sonra çok az şey aktarmaları, kendileri hakkında farklı yorumların yapılmasına da neden olabiliyor.
Bunu yeni Başbakan da yapıyor. O da bu yanlış uygulamaya alışmış görünüyor!
Bir diğer örnekte hafta içinde yaşandı.
TRT, AA ve Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğünden sorumlu Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan “bir kısım gazete temsilcisi”ni çağırıp toplantı yapmasını da garip karşıladık doğrusu. Çünkü basın yayından sorumlu Akdoğan’dan beklenen hiçbir ayrımcılık yapmadan bütün temsilcileri çağırmasıdır. Yapması gereken bu olduğu halde bunu yapmamıştır. 
Ümit ediyoruz ki ihtilâl dönemlerinde ve ara dönemlerde uygulanan bu akreditasyon (ayrımcılık) yanlışından bir an önce Türkiye kurtulur. Davutoğlu’nun “yumuşama” sinyali verdiği bir dönemde bu uygulama ile başlanılmalıdır.
Akredite olan gazeteciler de bundan rahatsız... Gerçi rahatsız olan temsilciler yanlış olan bu uygulamayı davetlisi olduğu kişilere iletiyor mu, o da meçhul…
***
AYIP-3: Yasak
Üniversitelerde ve kamuda başörtüsü yasağının kalkması geçte olsa atılan büyük bir adımdı. Ancak, bu adımın sonu getirilemedi. Okullar açıldı, görüldü ki, kılık kıyafet yönetmeliği liselerde ve orta öğretimde okuyan öğrenciler için uygulanmaya devam ediyor. Çünkü ihtilâl döneminde çıkartılan yönetmelikte hâlâ “başı açık” ifadesi duruyor. Türkiye bu ayıplardan biran önce kurtulmadıkça demokratikleşmesi mümkün değil. Hep böyle yarı demokratik bir ülke olarak anılmaya devam eder gider…
Okunma Sayısı: 1297
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • ahmet sert

    20.9.2014 22:36:00

    AK pARTİ demokratların devamıdır diyerek Risale-i Nurların Neşrini işin içinden çıkılmaz hale getirenlerin kulakları çınlasın.Ne diyelim.28 Şubatın versiyonuna hoşgeldiniz.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı