"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Başkanlık sistemi” ile “kaos” yan yana gelir mi?

Mehmet KARA
23 Ağustos 2015, Pazar
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 7 Haziran seçimleri öncesinde yaptığı açılış törenlerinde başkanlık sistemine geçilmesi gerektiğini söylerken, “400 milletvekilini verin ve bu iş huzur içinde çözülsün” ( 07 Mart 2015) diyordu.

Seçimlerden bir gün sonra şu an başdanışmanı olan Meclis Anayasa Komisyonu eski Başkanı Burhan Kuzu ise, “Evet seçim bitti, millet kararını verdi. ‘Ya istikrar, ya kaos’ dedim; Millet kaosu seçti hayırlı olsun. ‘Bu ülkeyi bu muhalefete teslim etmek uçuruma atmak demektir’ dedim. Millet ülkeyi uçuruma atmayı tercih etti. Hayırlı olsun. ‘Koalisyonlar Allah’ın belâsı’ dedim; Millet koalisyonu tercih etti. Hayırlı olsun” demişti.

En son olarak da, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, “2014 yılının 10 Ağustos’unda Cumhurbaşkanı yerine başkanı seçmiş olsaydık Türkiye bugün bu kaosu yaşamayacak mıydı? Yaşamayacaktı” dedi.

O zaman bir dizi soru soralım:

Diyelim ki, seçimlerde AKP anayasayı değiştirecek çoğunluğa sahip olup bir hükümet kurdu, anayasayı değiştirip Başkanlık sistemini getirdi, şu anda akan kan nasıl duracaktı? Bunun cevabını kim verebilir? Başkanlık sistemi olmasa bu kaos devam mı edecek? Bu nasıl mantıktır? Oysa millete dayatmayla değil de, başkanlık sistemini iyisiyle, kötüsüyle, faydasıyla, zararıyla anlatılsa millet de ona göre kararı verse daha iyi olamaz mı?

Hem seçimin kaos getirdiği nasıl söylenebilir? Kasım ayı içerisinde yapılacak bir seçim de AKP yine tek başına iktidar olmazsa kaos devam mı edecek?

DÜRTME!

Başbakanlığı döneminden başlayıp cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra da yaptığı konuşmalar ve eylemleri ile birçok kişinin tepkisini çeken Erdoğan’ın Rize’de güvercin ve keklikleri kümeslerinde elindeki şemsiyesi ile dürterek çıkartması değişik esprilere sebep oldu.

“Birçok insanı rahatsız etmek yetmedi, kuşları da dürterek rahatsız ediyor” esprisi bunların başında geldi.

Kekliklerin kafasına çıkması komik bir görüntü oluştururken, bu esprilerde siyasetin sertliğine biraz olsun tebessüm ettirdi ve düşündürdü…

VEFA, SADECE İSTANBUL’DA BİR SEMTİN ADI MI?

Çağımızın en önemli eksiklerinden birisi de insanların birbirlerine vefa göstermemesi. Normal hayatta olduğu gibi siyasette bu daha fazla kendisini hissettiriyor. Çoğu zaman vefa İstanbul’da bir semt olarak kalıyor.

AKP, 2001 yılında kurulurken en önde dört isim vardı. Bunlar Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Bülent Arınç ve Abdullatif Şener’di. Bunlardan ilk ayrılan Şener oldu. Siyasî çizgisi değişen ve AKP’ye en sert sözler söyleyen Şener unutuldu gitti. Yine AKP iktidarlarının ilk başbakanı ve ilk cumhurbaşkanı Abdullah Gül’de unutulanlar arasında yeri aldı. Arınç şu anda müstafî hükümette bakan… Milletvekili seçilemedi, özgül ağırlığı da sıfırlanan isimlerden oldu.

AKP’de belki de vefa örneği gösterilmeyenlerden en önemli kişi Gül... Cumhurbaşkanlığı görev süresinin bitimine 2 gün kala AKP kongresi toplanırken, Gül’ün adaylığına bir bakıma engel olundu.

Bununla da kalmadı. Geçen günlerde AKP’nin 14. kuruluş yıl dönümü vardı. Terör sebebiyle fazla şaşâalı kutlanmayan, resepsiyon verilmeyen kuruluş yıl dönümü programına Abdullah Gül’ün dâvet edilmediği ortaya çıkması, bize de vefayı hatırlattı. Kongrenin 12 Eylül yapılmasına karar verilmesinin ardından yapılan kutlamaya neden dâvet edilmediği merak edilirken, AKP’den yapılan açıklamada Gül’ün “sehven” dâvet edilmediği açıklandı.

Tabiî dâvet edilip edilmemesi ya da vefa gösterilip gösterilmemesi AKP’nin keyfine kalmış. Ancak Gül, normal bir partili, ya da milletvekili değil ki unutulsun. AKP hükümetlerinin ilk başbakanı, ilk cumhurbaşkanı. Bu “sehven unutma”nın normal olmadığı belli. Bu durum AKP’de söylenmese de bir ayrılık ve karışıklığın bir göstergesi oldu.

ARTIK SUSABİLİRİZ!

Ekonomideki kötü gidişi görmek için ekonomist olmaya gerek yok. Döviz ve altın son yılların en yüksek ve düşük seviyelerini görürken, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, “Kriz gelmez, Allah aşkına ben söylüyorum” demiş. Şu anda istifa etmiş bir hükümetin bakanı “kriz gelmeyecek” diyorsa gelmez. Var mı itirazı olan? Artık çekilip, susabiliriz…

Okunma Sayısı: 1405
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Hüseyin İLHAN

    23.8.2015 10:44:41

    11 EYLÜL de akan kanın 12 EYLÜL DARBE si ile birden durması ve şimdi de 7HAZİRAN SEÇİMİ AKP NİN iktidarı kaybetmesi akabinde HAİN,CANİ,KATİL,KALLEŞ PKK nın ve ortakları KIZIL KOMÜNİST TERÖR GRUPLARININ eylemlerinin birden bire harekete geçmesini akıl,mantık ve ne ile izah edebiliriz.Şahsen bu terörün AKP ile bir işbirliği halinde olduğu kanaatindeyim.KUZU,ile MÜEZZİNOĞLU nun açıklamaları bunun ispatıdır.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı