"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Beyaz yakalı Suriyeliler!

Mehmet KARA
11 Temmuz 2016, Pazartesi
Ramazan ayının son günlerinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kilis’te Türk vatandaşı olmak isteyen Suriyeli sığınmacılara vatandaşlık hakkının verileceğini açıklamasının ardından, konu tartışılmaya devam ederken, bazı ayrıntılarda yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı.

Başbakan Binali Yıldırım, Türkiye’nin huzurunu bozan, teröre bulaşanların vatandaşlığa alınmayacağını belirtirken, bazı bakanlar da  “ahlâkî anlamda Türk vatandaşlığı kıstaslarını taşıyabilme özellikleri” aranacağını söylemişlerdi.

Aslında konu çok hassas… Konu tartışılırken yanlış anlamalara da meydan verilebilir.

Ülkelerindeki iç savaştan kaçarak Türkiye’ye sığınan, kayıt altına alınan ve biyometrik kimlik verilen yaklaşık 3 milyon insanın öncelikle kendi evlerine, kendi yurtlarına gitmelerinin yolu bulunabilmeli. Bunun yolu da oradaki iç savaşı bitirmekten geçiyor.

Konu gündeme geldiğinde muhalefet partileri, “Türkiye’nin genleriyle oynanmaması” gerektiğini söylemişlerdi.

Suriyelilerin vatandaşlıkları konuşulmaya başlandığı andan itibaren birinci konu ise bu insanların “seçmen” olabilmelerinin yolunun açılıyor olması.

Türkiye’nin yerinden yurdundan kovulan ve savaştan kaçan insanlara kucak açması elbette takdire şayan. Müslüman olan bu insanlara kalacak yer vermek ve karınları doyurmak en başta insanî bir görev. Yıllardır Türk halkı da ufak tefek olaylar olsa da kapılarını ve gönüllerini bu insanlara açmış durumda. Milletimiz bu görevini fazlasıyla yaptı, yapıyor.

Ramazan ayı içerisinde fitre, zekâtlarıyla bu insanlara yardım eden milletimiz, ülkelerinden uzak bu insanlara bir nebze olsun yalnızlık hissettirmeye çalıştılar. Sivil toplum kuruluşları da bu insanlara yardımlarını sürdürüyor.

*

Geldiğimiz noktada bu yardımlar sürerken bu insanların evlerine gitmelerini sağlamanın altyapılarını oluşturmak yerine bu insanları vatandaşlığa almak ne derece doğru olur? Bu enine boyuna tartışılması gereken bir durum. 

Suriye’deki savaş ilelebet devam mı edecek ki, bu insanlar vatandaşlığa alınacak?

Bunu “vatandaşlığa kabul edilmesinler” şeklinde anlamamak da gerekli. Elbette savaş sürdüğü sürece de bu insanlara bakılacak. 

Ancak İsrail ve Rusya ile bile yakınlaşırken, Suriye yönetimine hasmane tutum içinde olmak, “PKK’dan, IŞİD’den daha tehlikeli, katil Esed” demeyi sürdürdüğümüz sürece de oradaki içsavaşa ve katliâmlara bir çare olunamayacağı 5 yıl içinde görüldü. Öncelikle bu politikanın değişmesi gerekiyor. 

Elbette halkına düşmanlık eden, vatandaşlarını kimyasal silâhlar dahil, uçaklarıyla bombalayarak öldüren, onları mülteci konumuna iten Suriye yönetimini hoş karşılamak, onlarla önceden olduğu gibi can ciğer kuzu sarması olmak mümkün değildir, bunu bekleyen de yok.

Türkiye’nin dış politikadaki yanlışları dolayısıyla orada söz sahibi olmaktan çıkan ve Rusların oraya yerleşmesine yol açan yanlış politikaların değişmesinin gerekli olduğu da ortada. 

*

Şu anda Suriye’den ülkemize gelen insanlar, mülk edinemiyorlar. Çalışma izni olmadan çalışma imkânları yok, ama sağlık haklarından yararlanabiliyorlar. Mülteci Suriyeler eğitimlerini “geçici eğitim merkezleri”nde sürdürebiliyorlar.

Eğer vatandaşlığa alınırlarsa, seçme ve seçilme haklarına kavuşacaklar. Milletvekili, belediye başkanı, muhtar olabilecekler, askerlik hizmetini yapmaları gerekecek. Mülk edinme hakları olacak.

Vatandaşlığa alınma ile ilgili bazı ayrıntılar gazetelerde çıkmaya başladı. Yaklaşık (kayıtlı olan) 3 milyon Suriyeli mülteciden ilk etapta 30-40 bin kişiye öncelik verileceği söyleniyor. Bunlar beyaz yakalılar diye tarif edilen, doktor, mühendis gibi meslekleri olan insanlar… Toplamda aileleriyle birlikte 250-300 bin, yani mülteci olanların yüzde 10’una tekabül eden insanın Türk vatandaşlığına alınacağı ifade ediliyor. Peki geri kalanlar ne olacak? Beyaz yakalı olmayanlarda bir aşağılık duygusu oluşmayacak mı?

Bu insanların bir yıl içinde oy kullanamayacakları da düşünüldüğü söyleniyor. 7 Haziran seçimleri öncesinde de gündeme gelen bu durum, gelen tepkiler üzerine vazgeçilmişti. Şimdi ne değişti?

İşte bütün bunlar yaz aylarında en çok konuşacağımız konuların başında gelecek. Bu konuşulurken, öncelikle “Oy için bu insanların vatandaşlığa alındığı” görüntüsü en başta milletin bu insanlara merhametini gölgelememesi gerekiyor. Öncelikle yapılması gereken de uluslar arası kuruluşlarla Suriye’deki iç savaşı bitirmek olmalı. Bu sağlandıktan sonra da mültecilerin yerlerine yurtlarına dönmelerinin temin edilmesi gerekiyor. 

İzlenilmesi gereken yol bu olmalıdır.

Okunma Sayısı: 1549
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı