Türkiye’nin en önemli meselelerinin başında ekonomideki bozukluk, hayat pahalılığı, adalet, işsizlik, tarım, dış politika ve eğitim geliyor. Yani kısacası nereye el atarsanız büyük sorunlarla karşılaşıyorsunuz.
18 yıllık AKP iktidarının çözemediği en önemli sorunların başında eğitim konusu geliyor. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan da 2016 yılından beri bunu itiraf ediyor.
2016 yılında “Son 14 yılda eğitim ve kültür politikalarında arzu ettiğimiz mesafeyi kat edemedik” özeleştirisi ile başlayan itiraflar, daha sonraki yıllarda da devam edip gitti. Son olarak da İbn-i Haldun Üniversitesi Külliyesi’nin açılış töreninde, “18 yılda eğitim, kültürde arzu ettiğimiz ilerlemeyi sağlayamadık, bu konuda kendimi biraz mahzun hissediyorum… Eğitimde müfredat değişikliği değil, topyekûn bir reform yapacağız” itirafında bulundu.
Aslında bu cümlenin özeti, “Biz bu işin altından kalkamadık, kalkamıyoruz”dur. Çünkü 18 yıl hükümet edeceksiniz, 2002’de doğan çocuk üniversite çağına gelmiş olacak ve siz eğitim sisteminden şikâyet etmeye devam edecekseniz bunun adı başarısızlıktır. Her yıl eğitim-öğretim yılı başlarında bu itiraf/özeleştiri yapılıyorsa, inandırıcılık da kalmıyor demektir.
En fazla Bakan değiştiren bakanlığın Millî Eğitim olması da bunu gösteriyor. Mevcut hükümet döneminde 7 kez millî eğitim bakanı değişti. Her gelen bakan yeni bir sistem değişikliği getirdiği için eğitim sistemi yaz-boz tahtasına döndü. Bir önceki bakanın yaptığını yeni göreve gelen bakan değiştirdiği için öğrenciler 12 yıllık eğitimde hem lise hem de üniversite sınavlarına hangi sistemle gireceğini bilemiyor. Eğitimdeki bütün bu yanlış ve hatalı uygulamaların faturasını milyonlarca öğrenci ve bütün bir halk ödedi, ödüyor.
AKP hükümetlerinde ilk Millî Eğitim Bakanı, “Sistemi, sil baştan değiştiriyoruz” diyerek işe başlamıştı. Şu andaki Bakan, “Sistemin MR’ını çektik, yapılması gerekenleri yapacağız” demişti. Diğer 5 bakan da göreve geldiklerinde kimisi 4+4+4 sistemini getirdi, kimisi başka bir sistem değişikliğine gitti. Geldiğimiz nokta: 18 yılda eğitim ve kültürde arzu edilen ilerleme sağlanamadı…
***
EZBERCİ EĞİTİM
Eğitimde en önemli sorunlardan birisi eğitim sisteminin “ezberci bir sistem” olması. 8. sınıfta liseye, 12. sınıfta da üniversiteye hazırlanırken on binlerce, hatta yüz binlerce test çözen çocuklar, sorgulamayan, kitap okumayan, soru sormaktan korkar bir hale dönüşüyor.
Eğitimde bir başka tehlikeyi de Demokrasi ve Eğitim Stratejik Araştırmalar Merkezi (DESAM) Başkanı Gürkan Avcı şöyle ifade ediyor; “Modernleşme ve teknoloji, ahlâkî çürümeyi ve manevî yoksullaşmayı getirdi Türkiye’ye. Türk Milleti her taraftan bombardımana tabi tutulduğu yeni ‘din ve din eğitimi politikaları’ ile deistleşiyor, Protestanlaşıyor…”
Son dönemlerde izlenen eğitim ve kültür politikalarına baktığımızda gençlerimizin millî, manevî ve ahlâkî değerlerimize daha çok yabancılaştığını açıkça görebildiğimize dikkat çeken Gürkan Avcı, “Batı hayranı, kendi kültür ve medeniyetine uzak, dahası kendi değerlerini hor gören bir gençlik yetiştirilmek için en müsait bir ortam oluşturulmuştur. Din eğitimi ve kültür politikaları Türk toplumunu emperyalizmin çıkarlarına daha uygun hizmet eder hale getirmeyi amaçlamaktadır sanki. Medya organlarından ve her cepheden yapılan aleni ve subliminal propagandalarla telkin edilen tahribatlar had safhaya varmıştır” diyerek de başka bir tehlikeye dikkat çekiyor.
***
ÖĞRETMENİN SORUNU
Bir diğer mesele ise, atanamayan veya sözleşmeli, ücretli ve kadrolu diye ayrıma tabi tutulan öğretmenlerin meselesi. (Sayıştay’ın raporunda 138 bin 100 öğretmen açığı olduğu söyleniyor.) Öğretmenlerin sorunları yıllardan beri çözüm beklemesine rağmen bir türlü çözülebilmiş değil. Atanamayan birçok öğretmen ücretli öğretmenliğe mecbur kalıyor. Üstelik ücretli öğretmenler girdiği ders başına ücret alıyor, hiçbir özlük hakkına da sahip değiller. Bu durumda olan öğretmenler asgarî ücretin yarısı kadar dahi ücret alamıyorlar. Atama bekleyen öğretmenlerin sayısı yüz binlerle ifade edilirken, her yıl buna on binlerce yeni öğretmen adayı katılıyor.
Öğretmen atamalarındaki en büyük meselelerden birisi de atamalarda sınav puanlarına ek olarak mülâkatın yapılması. KPSS’de çok yüksek puan almasına rağmen mülakatta elenen adayların mağduriyetlerini de zaman zaman görüyoruz.
***
NE, NASIL YAPILMALI?
Herkes eğitimde ciddî eksiklikler olduğunun farkında! Eğitimdeki başarısızlık, kalitesizlik, verimsizlik, eşitsizlik ve adaletsizliğin sorgulanması yerinde bir tavır, ama şikâyet makamında olmayanların bu büyük meseleyi çözmesi gerekiyor. İktidarlar şikâyet etmek için değil çözüm bulmak için var.
Avrupa’da, gelişmiş ülkelerde eğitim konusunu başarabilmiş ülkelerden örnekler alı- narak, öğretmenlerden başlayarak, bütün eğitim sendikalarından, üniversitelerden, bütün partilerden görüş alınarak yeni bir sistem kurulmalı. Eğitim sistemi bir ülkenin geleceği olarak kabul ediliyorsa, bu bir bakana ya da bir hükümete bırakılamayacak kadar büyük bir mesele olarak görülmeli…
Nesiller daha fazla mağdur edilmemeli…