Cumhurbaşkanı seçilmesi dolayısıyla yasa gereği Erdoğan’ın Resmî Gazete’de yayınlanan mal beyanında bu merakımızı gidermiş olduk. Meğer Erdoğan’ın 500 bin lira alacaklığı olduğu kişi aile fotoğrafında pek yer almayan oğlu Burak Erdoğan’mış.
Gemileri olan ve ticaretle uğraşan oğul Burak Erdoğan borcunu ne zaman öder, o da kendi aralarında ki bir şey… Bizim ve kamuoyunun merakı gitti, o bize yeter…
«««
YEMİN TÖRENİNDEKİ İLKLER
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan Davutoğlu görevlerine başladılar. Ancak hâlâ Gül ile Erdoğan’ın göreve başladıkları “yemin törenleri”nde birbiriyle karşılaştırılmaya devam ediyor.
İkisinin yemin töreninde de CHP’nin protestosu vardı. Tek fark, Gül, yemin ederken CHP sıraları boştu. Erdoğan yemin ederken, anayasa ve içtüzük kitapçığı fırlatıldı ve tören başlamadan dışarı çıkıldı. MHP ikisinin yemin töreninde de vardı, ancak ikisini de alkışlamadı. Gül’ün yemin töreninde Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları yoktu, çocukları dinleyici locasından takip ettiler, Erdoğan’ın çocukları cumhurbaşkanlarının oturduğu bölümde yerlerini aldılar, genelkurmay başkanı ve kuvvet komutanları katıldı.
Ama yemin töreninde asıl ilk yaşanmasına sebep bir basın mensubunun eylem ve sözleri oldu.
Meclis’te dinleyici ve basın locasından flaşla fotoğraf çekmek yasak. Alkışlamak ve slogan da atılamaz. Böyle bir şey yaşanırsa bunu yapanlar görevliler tarafından hemen dışarı “dâvet” edilirler.
Ancak bu sefer öyle olmadı. Bir medya grubunun genel yayın yönetmeni, tören sırasında TBMM Başkanı Cemil Çiçek ile tartışan ve Meclis İçtüzüğünü fırlatarak Genel Kurul salonunu terk eden CHP’lileri ayağa kalkıp, “saygısızlar” diye yuhalaması ve yemin töreninin ardından ayağa kalkıp uzun uzun alkışlaması Meclis tarihinde yaşanan ilkler arasına girdi.
Bu gazeteci ve yanında bulunan başka gazeteciler, Parlamento Muhabirleri Derneği (PMD) üyeleri tarafından uyarılmasına rağmen, “vatandaşız” diyerek aynı davranışlarını sürdürmüşler.
PMD bu duruma tepki gösterirken, Cevdet Sunay’dan bugüne kadar basın locasında herhangi bir gazetecinin “alkış” ya da “yuhalama” tepkisine asla şahit olunulmadığına dikkat çekilirken, bu davranışın “kınandığı” belirtildi.
Meclis’in nasıl yönetileceği ve davranılacağı içtüzükte yazıldığına göre böyle bir davranışın bir kez daha tekrarlanması için bunları hatırlattık.
«««
TRT’NİN GAYRETKEŞLİĞİ!
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yemin töreni ve devir-teslim töreninin olduğu gün TRT’nin habercilik anlayışının ne noktalara geldiğine şahit olduk!
Erdoğan evinden çıktığı andan itibaren gerek helikopter, gerekse de motosiklet üzerine yerleşen TRT kameramanları adım adım, Meclis’e, oradan Anıtkabir’e, oradan Başbakanlığa oradan da Köşk’e girene kadar canlı yayın yaptılar. Bu yayınlar özel televizyonlar tarafından da TRT’nin logosu kullanarak zaman zaman yayınlandı. (Bu canlı yayınlar için çalışan TRT’nin görevli sayısı 350 olmuş.)
TRT yetkilileri bu durumu övünerek anlatırken, kamu yayıncılığı adına büyük bir başarı olarak gösterdiler.
Geçtiğimiz ay yapılan ve üç adayın yarıştığı cumhurbaşkanlığı seçiminde de, ondan önüce yapılan mahallî seçimlerde de TRT’nin kamu yayıncılığı adına ne kadar adaletli olduğuna şahit olduğumuz için pek yadırgamadık doğrusu.
Herkes için aynısı yapılsa tebrik edeceğiz de… “İşte yandaşlığa başka bir örnek” desek daha olur…
«««
DOĞRUSU “MİLLETİN SEÇTİĞİ” OLMALI
Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığına seçimle geldiğini söyleyerek zaman zaman biz de aynı hataya düşüyoruz. Çünkü geçmişe baktığımızda diğer cumhurbaşkanları da milletin seçtiği vekilleri tarafından seçimle gelmişlerdir.
İşin diğer bir yönü de insanın canını sıkıyor. 1982 ihtilâlinin lideri Kenan Evren de milletin verdiği oylarla seçilmişti. Bunu düşününce de insan ürperiyor. Bu yüzden, “seçimle gelen cumhurbaşkanı” demekten ziyade, “milletin seçtiği” demek daha doğru olacak…