"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bu kadar mutlu eden nedir?

Mehmet KARA
07 Şubat 2016, Pazar 14:15
İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, her fırsatta AKP’nin kendileriyle aynı çizgiye geldiğini söyleyip duruyor. Verdiği bir beyanatta “hayatımın en mutlu dönemini yaşıyorum” demiş.

Mutluluğunun sebebi şu anda AKP’nin uyguladığı politikalar mı bilemiyoruz.

Türkiye’nin sınırında Suriye’de kan gövdeyi götürüyor. Ülkesinden kaçan milyonlarca insan Türkiye sığınmak zorunda kalıyor. Irak’ta yaşananlar hakeza… Türkiye’de son 7 ayda yaşanan terör, her gün şehitler gelmeye, anaları ağlanmaya, evlâtları babasız bırakmaya devam ediyor. Ekonomi deseniz iyi değil. Zamlar ardı ardına geliyor. Enflasyon çift haneye yaklaştı, işsizlik milyonlarla ifade ediliyor. Böyle bir durumda insan nasıl mutlu olur?

Diğer yandan da… Perinçek aylardır bu ve benzeri açıklamalar yapıyor. Ancak başta Başbakan ve bakanlar olmak üzere bir tek AKP’li, hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan çıkıp “böyle bir şey yok” demiyor. Onların bir şey dememelerinin sebebini de merak ediyoruz. Bu açıklamaları “dikkate değer” mi bulmuyorlar yoksa başka bir sebebi mi var.

Perinçek’in bu kadar mutlu olmasının sebebini bilen var mı?

* *  *

“İZİN”SİZ OLDUĞUNA İNANAN VAR MI?

Siyasetin birinci gündem maddesi olan Arınç’ın açıklamalarının yankıları sürüyor.

Arınç o açıklamasında, “Dolmabahçe Mutabakatı’nda okunan metin hükümetin önüne gelmişti. Oturma düzenine kadar her şey kararlaştırılmıştı. Cumhurbaşkanı’nın haberi olduğunu biliyorum, tahmin ediyorum. Yalçın Akdoğan anında haberi olduğunu aktarmıştı” demişti. Erdoğan ise tâ Şili’den bir dönem ağabey dediği kişiye “o zat” diyerek cevap verirken ilginç şeyler söylemişti.

Bahsi geçen Dolmabahçe görüşmesi iktidara yakın gazeteler tarafından manşetlerden verilmiş, “büyük bir başarı” olarak değerlendirilmişti. Ancak “öküz öldü ortaklık bozuldu” misali, masa dağılınca şimdi kimse o görüşmeye sahip çıkmıyor.

Malûm toplantıda Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan başkanlığında, İçişleri Bakanı Efkan Alâ, o dönem Grup başkanvekili olan (Şu an Kültür Bakanı) Mahir Ünal, Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarı Muhammed Dervişoğlu, solunda ise HDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder HDP Grup Başkanvekilleri Pervin Buldan ve İdris Baluken yer almıştı. (Bu isimler aynı zaman İmralı heyetiydi.)

Geldiğimiz noktada, o dönem buna ses çıkarılmazken, şimdi Arınç’a cevap veren Erdoğan’ın “O zat, benimle çalıştığı zaman içerisinde bunları konuşmamıştır. Parlamentodan çıktıktan sonra kalkıp da Cumhurbaşkanı hakkında böyle doğru olmayan ifadeler kullanılmasını kabul etmek mümkün değildir” türü açıklama yapması enteresan değil mi?

Hem de bu cevabında, “O televizyon programını izlemedim, ama duyunca da ciddî manada üzüldüm. Konuyla ilgisi olan Yalçın Akdoğan, Efkan Âlâ, Mahir Bey (Ünal) var… Ben Dolmabahçe konusunda her üçüne de, ‘Onlarla aynı fotoğraf karesinde olmanız doğru olmaz. Çünkü onları muhatap almak, ciddî manada size zarar verir. Sizler hükümetsiniz, onlar hükümetin muhatabı olamaz’ demiştim” demesi de işin başka bir ilginç yönü.

Şimdi soru şu, Erdoğan’a yakın isimlerden olan Alâ ve Akdoğan şimdi çıkıp “yanlış yaptık” veya “doğruydu” demeleri gerekmez mi? Diğer yandan yanlış yapmışlarsa, neden tekrar ikisi de bakan yapıldı? Hem, AKP kanadından o toplantıya katılanlar “izin” almadan ya da “habersiz” yapmalarının mümkünü var mı? Peki, öyleyse bu işin altında neler var?

Bunların cevabını o görüşmede olanlar açıklamadığına göre, “bildiğim şeylerin küçük bir bölümünü açıkladım” diyen Arınç söyler belki…

* *  *

“YASAK KARDEŞİM!”

Türkiye bir yasaktan kurtulurken başka başka yasaklarla karşılaşıyor.

Meclis geçtiğimiz hafta tatil yaptı. Tatile girmeden önce ortaya çıkan bir yasak vardı. Alınan karara göre, çay ocaklarında çalışanlarından bıyıkların kesmeleri istenmiş. Şu anda Meclis’te bıyıklı çaycı kalmamış.

Bazı vekiller buna tepki göstermişler.

Meclis bu hafta açılıyor bu konu tekrar gündeme gelir mi bilemiyoruz, ama gerçekten de tuhaf bir yasak…

* *  *

KÜLLİYE İKİLENDİ

Bu arada da artık “TBMM Yerleşkesi” yerine, “TBMM Külliyesi”nin kullanılmaya başlandığını da hatırlatalım.

TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın göreve geldiğinden beri resmi yazışmalarda ‘yerleşke’ yerine ‘külliye’ kelimesine yer verilmeye başlanmış. Beştepe’deki “Cumhurbaşkanlığı Külliyesi”nden sonra TBMM de ikinci ‘külliye’ oldu. Bir tek Çankaya Köşkü kaldı. Orası da yakında “Çankaya Külliyesi” olur bakarsınız…

Hayatının en mutlu dönemini yaşıyormuş!

http://www.yeniasya.com.tr/politika/hayatinin-en-mutlu-donemini-yasiyormus_383507

Okunma Sayısı: 4304
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • demokrat

    7.2.2016 21:40:54

    yazmaya ve haber yapmaya değmez...yazmayın gitsin...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı