"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Çözüm süreci”ndeki süreç...

Mehmet KARA
22 Kasım 2014, Cumartesi
Kobani bahane edilerek çıkarılan 6-8 Ekim olayları sırasında çözüm süreci ciddî bir yara almıştı. 50’ye yakın vatandaşımız öldürülmüş, binalar yakılmış, esnaf büyük zarara uğramıştı.

Peşinden, “çözüm süreci”ni yürüten iki parti (AKP-HDP) birbirlerini suçlamış, diğer aktörler İmralı ve Kandil’den sürecin geleceği hakkında farklı yorumlar gelmişti. Hükümetten sürecin “türbülans”a girdiği değerlendirmesi gelmişti. Tam da bu sırada Başbakan Davutoğlu’nun “önce kamu güvenliği” sözü ile de süreç durma noktasına gelmişti.
Peşinden Hükümet Sözcüsünün açıklaması HDP’yi kızdırınca çözüm sürecinin bittiği yorumları yapılmaya başlandı. Bu arada İmralı’ya giden HDP heyetinin başbakanlıkta yaptığı görüşmenin ardından Meclis’te yaptığı toplantıda Hükümet Sözcüsü Arınç’ın süreçle ilgili gelişmeleri tam olarak bilmediğini ve yanlış şeyler söylediği açıklamasının ardından “çözüm süreci” görüşmeleri hafta başında yeni bir safhaya geldi. Askıya alınan görüşmeler tekrar başladı. En son olarak da HDP Heyeti Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’la Meclis’te görüşüp, kesintiye uğrayan İmralı ziyaretlerinin devam etme taleplerini iletti.

* *  *

Geçen yıl 2 Mart 2013 tarihinde yazdığımız bir yazı da, “Neresinden tutarsanız tutun garip ve bilinmezlerle dolu bir süreç ilerliyor. Şimdilik süreç ‘İmralı’ üzerinden gidiyor, bu barış sürecine mi dönüşecek, yoksa yol haritası, yeni bir yol kazasına mı dönüşecek? Bunu da izleyip ve bekleyip göreceğiz” demiştik.
Yine 2 Temmuz 2013 tarihindeki yazımızda yürütülen çözüm sürecinin üç aşamadan oluştuğunu söyleyip bunları şöyle sıralamıştık: Birinci aşama, PKK’nın silâhlı unsurlarının sınır dışına çekilmesi. (PKK 8 Mayıs’tan itibaren sınır dışına çekileceğini taahhüt etmişti.) İkinci aşama hükümetin yapacağı kanunî düzenlemeler, üçüncü aşamada PKK’nın silâhı tamamen bırakması…
Şimdi görüyoruz ki, bir buçuk yılda geldiğimiz nokta yine aynı nokta…
Yine, yeni yol haritaları açıklanıyor. Hükümet yine yol haritası için şart olarak, yol kesme, haraç toplama gibi eylemlerin son verilmesini ileri sürüyor. 2015 Nevruz’un da İmralı’nın “eylemsizlik ve silâhları bırakma” çağrısı yapacağı, PKK’lıların silâhları MİT’in belirleyeceği yerlere gömeceği, bu silâhların sonradan MİT’in gidip alacağı, çekilenlerin “görülmezden” gelineceği, suça karışmayanların Türkiye’ye dönüşünde sıkıntı olmayacağı gibi tıpkı geçen sene süreç başladığında ortaya atılan yol haritaları çiziliyor.
Bu arada, Davutoğlu hükümeti kurulduktan sonra süreçle ilgili TBMM’den 6 Maddelik “çözüm yasası” çıkarıldığını not düşelim.

* *  *

Ancak göründü ki, bu 1.5 yılda “yol kazaları” yaşandı.
Bu süre sarfında bırakın PKK’lıların sınırın dışına çekilmesi, şehirler arası yolları günlerce kestiler ve devleti acziyete uğrattılar. Dağa çıkışlar arttı. Daha ortaokulda okuyan çocuklar dağa kaçırıldı. Bayrak indirme eylemlerinden tutun da, şehir merkezlerinde askerlerimiz ve sivil vatandaşlarımız hunharca öldürüldü. Daha hafta içinde bir askerimiz daha şehit edildi. Bir uzman çavuş ailesiyle birlikte aracında yakılmak istendi. 
Bu yol haritası açıklanırken, PKK’nın Kandil’deki ele başlarından Murat Karayılan’ın, “Çözüm sürecini AKP bitirdi. Bir ayda (Ekim ayını kast ediyor) bin 85 gencin kendilerine katıldığını söylerken, “AKP bunu kendisine sorsun” diyerek hükümeti suçluyor. Ve diyor ki, “AKP yaptıklarıyla çözüm sürecini anlamsızlaştırdı ve bitirdi. Süreç kalmamıştır. Sadece savaşsız bir süreç var. Öcalan’la görüşmeleri de kesseler zaten süreç anlamsız olacak…”
Süreçte geldiğimiz nokta bu. Sürecin başladığı günden bu yana 2. adım henüz atılmış değil. Üzerinden yaklaşık 1.5 yıl geçmişken yeniden yeni bir yol haritasına uyulacak mı, onu önümüzdeki günlerde göreceğiz. Ancak belirsizlik devam ediyor. Kapalı kapılar ardında görüşmeler sürüyor. Hiç değilse Meclis’teki partilerin bilgilendirilmesi istenirken, bu dahi yapılmıyor. Hükümet içinde bile bu süreci tam anlamıyla bilmeyenlerin olduğu da yaşanan süreçte görüldü.
Bütün bunları söylerken şunu da söyleyelim; elbette ki sürecin başarılı olmasını 77 milyon istiyor. Bizim samimî arzumuz da kanın bir an önce bitmesi için bütün adımların atılmasıdır. 
Bu ülkede kanın durmasını istemeyecek sadece bundan nemalananlardır. Yoksa kim ister şehit gelmesini, anaların ağlamasını? Zaten bunu istemek vicdansızlıktır, insan olmamaktır. Bu yüzden hükümetin bu konularda milleti aydınlatıp, süreci milletle götürmesinde fayda vardır. 
Meclis’iyle, sivil toplum örgütleriyle, bölgedeki etkin kişilerle bu süreç topyekûn götürülmelidir. Çözüm de budur.

Okunma Sayısı: 1346
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı