"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ekonominin gidişatı bir çift söze bakıyor!

Mehmet KARA
16 Mart 2015, Pazartesi
Dolardaki yükseliş bir bakanın dediğinin aksine vatandaşı “olumsuz” etkilerken, iğneden ipliğe zam geliyor. Meyve ve sebzenin yanına yaklaşılmıyor. Her gün zam haberleri ile uyanıyoruz.

Geçtiğimiz haftalarda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, Merkez Bankası Başkanı hakkındaki ağır sözleri dolardaki artışı rekor seviyelere ulaştırmıştı. Merkez Bankasının faizi düşürmesini isterken kullandığı “vatan hainliği” sözleri hâlâ hafızalarda… “Vatanı satmak yüksek faizle, emeği heba etmekle olur. Başka yerlerden mi talimat alıyorsun? Bağlı olduğu bakanla aynılar. Kendilerine çeki düzen versinler” demişti.

Bu sözleri neredeyse her katıldığı programda tekrar edince dolar rekor üstüne rekor kırmış bu da vatandaşa “zam” olarak dönmüştü. Tabiî dolardaki artış gündeme gelince de kimin elinde dolar olduğu ve kimlerin elinden dolar çıkardığını akıllara gelmişti.

Oysa devletin bir bürokratı olan Merkez Bankası Başkanını Saray’a çağırıp çok rahat konuşabilecekken, hemen her gün televizyondan eleştirmesi Türkiye’nin ekonomik kırılganlığını artırmıştı. Ama Erdoğan medya önünde konuşmaya devam etmiş ve bu günlerce sürmüştü.

Eleştirilerin şiddetlendiği ve “hain” sözlerinin havada uçuştuğu günlerde Başbakan Davutoğlu ABD’de idi. ABD’den döndüğü günün akşamı Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’yı çağırıp “ekonominin gidişatı, bu tartışmayı ve dolardaki artışı” konuşmuştu. Peşinden de Babacan ve Başçı’nın Saray’a çıkacağının haberini vermişti.

Dediği gibi, bu iki isim Saray’a çıktı ve Erdoğan’a 130 sayfalık bir “faiz sunumu” gerçekleştirdiler. Bu iki ismi 1.5 saatten fazla Saray’da beklettikten yaklaşık 2.5 saat süren görüşmeden sonra Saray’dan kısa bir açıklama yapıldı. Erdoğan’ın faiz ve üretim konusundaki hassasiyetlerinin üzerinde durulduğunun altı çizildi. Hemen sonraki cümlede de, “mevcut güven ve istikrar ortamının korunması gereğine” vurgu yapıldı.

Başçı da çıkışta, faizi düşürmek için kamu borç yükünün hafifletilmesi, mali disiplinin sağlanması, istikrar ve güven artırıcı adımların atılması gerektiğini söyledi.

Ertesi günlerde Erdoğan’ın “tatlıya bağladık” açıklamasından sonra mesele durulmuş gözükse de aslında öyle olmadığı, ekonominin bir sözle nasıl kırıldığı, doların nasıl arttığını görülebiliyor. Erdoğan bu konuda konuşmayınca dolar 2.64’lerden 2.59’lara iniverdi. Ancak piyasa bu “tatlıya bağladık” açıklamalarına inanmamış olacak ki, aynı gün dolar yine 2.64’ü gördü.

Aslında ekonomimizin geldiği noktayı Ali Babacan’ın “Hava bugün yağmurlu, yarın güneşli olabilir” demesiyle piyasa olumlu etkilenebiliyor. Bakan çıkıp dese ki, Hava “yarın da yağmurlu olacak” dolar fırlayacak. Bu da ekonominin ne kadar kırılgan olduğunu göstermesi açısından önemli. Babacan’ın kur’la ilgili sadece Merkez Bankası’nın dikkate alınmasını isterken, “Başka kimseyi dikkate almamak lazım. Çünkü yanıltır” sözünü de bir yere not etmek lâzım…

Yani bir cümle ile doları fırlatıyor ya da düşüyorsa burada bir sorunun olduğunu görmek için ekonomist olmaya da gerek yok... “Hain” deyince dolar fırlıyor, “tatlıya bağladık” diyence doların ateşi düşüyorsa, burada iyi gitmeyen bir şeyin olduğu net olarak görülebiliriz.

İşte Türk ekonomisinin hal-i pürmelali…

HUKUK YOKSA NE OLMAZ?

Bu tartışmalar arasında Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın söylediği sözler dikkat çekiciydi. Ekonomik istikrar için demokrasi ve hukukun üstünlüğünün şart olduğunu söyledi. “Hukuk yoksa o ülkeden milyarderler çıkabilir ama o ülkede topyekûn bir zenginlikten söz edemezsiniz” dedi. Babacan, doların yükselişiyle ilgili olarak da “İçimizdeki tartışma bunu biraz artırdı” yorumunu yaptı. Babacan diyor ki, “Birinci sınıf demokrasi, hukuk devleti şart, hukuk yoksa zenginler olur ama ülke zenginleşemez. İleri bir ekonomi olmak için hukukun üstünlüğü şart. Hukuk yoksa o ülke kaosa girebilir. Hukuk yoksa o ülkeden milyarderler çıkabilir ama o ülkede topyekûn bir zenginlikten söz edemezsiniz…” Bu sözlere yorum yapmaya gerek var mı? Türkiye’de hukuk devleti ve demokrasinin tam olduğunu söylemek mümkün mü?

ASIL OLAN HALKIN ENFLASYONU!

Ekonominin göstergelerinden birisi de enflasyon rakamlarıdır. En son açıklanan enflasyon rakamı 7.55… Bu rakam Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı resmî rakam. Tabiî bir de halkın enflasyonu var. İkisi arasında neredeyse uçurum var!

TÜİK rakamları açıklarken en çok artış gösteren ürünleri de açıkladı. Fiyat artışında mandalinayı yüzde 27,72 ile dolmalık biber, yüzde 20,67 ile patlıcan izlemiş. Bu ürünleri yüzde 14,84 ile ıspanak, yüzde 14,09 ile yeşil soğan, yüzde 11,33 ile patates, yüzde 10,41 ile zeytinyağı, yüzde 7,79 ile salatalık, yüzde 4,83 ile benzin, yüzde 4,67 ile gazeteler yer almış.

Biz de birkaç rakam verelim. Mercimek yüzde 32,1, pirinç 16.3, bulgur 11,2, ekmek 12.2, peynir 13,4, çay 22,7, ıspanak 63,1, kabak 92,5, salça 26,2, marul 65, zeytinyağı 64, 5. Görüleceği üzere halkın enflasyonu ile resmi rakamlara arasında büyük fark var. Peki 7,55 nasıl hesaplanıyor. Kimin tükettikleri hesaba katılıyor? Eskiden at nalı falan vardı, şimdi hangi kalemlere göre enflasyon hesaplanıyor. Merak ettik doğrusu…

Okunma Sayısı: 1555
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı