Diploma henüz ortada yok… Futbol oynarken dahi arkadaşları ile fotoğrafları orta yerde dolaşırken üniversitedeki sınıf arkadaşları ile çekilmiş hiçbir fotoğrafı da yok. Erdoğan’ın “Şu künyeyi bir karıştır da oradan arşivden çıkar. Şunları yayımlayacak mısın, kendilerine gönderecek misin ne yapacaksan yap da...” dediği rektörden de…

Geçen hafta bu konu değişik vesilelerle gündeme gelmişken, AKP’yi beraber kurduğu 4 kişiden birisi olan başbakan yardımcılığını da yapan Abdullatif Şener, “Erdoğan’ın diploması iki yıllık” diye bir açıklama yaptı. Bunu söylerken de, “Bir cumhurbaşkanının diplomasının ne olduğunu bilmek herkesin hakkıdır” diye de bir çağrıda bulunmuş...

Kabak tadı verdi artık diploma ortaya çıksa da tartışma bitse… Bunu ortaya çıkarmak bu kadar zor mu? Açıklanmaması soru işaretlerini çoğaltıyor. Yoksa kamuoyu bu mesele ile meşgul olurken başka şeyler mi gözden kaçırılıyor. Neden olmasın. Buna hiç de yabancı değiliz…

YAPTIĞIN İŞİN ARKASINDA DURABİLMEK LÂZIM!

Suçu başkasına atıp kurtulma anlayışını AKP hükümetleri çok iyi başarıyor ya da başardığını sanıyor! 

Türk halkı “Aldatıldık, kandırıldık” türü beyanlara alıştırıldı artık. Her dönem bir aldatan bulunuyor. “Neden aldanan hep siz oluyorsunuz?” sorusu ise hiç sorulmuyor, sorulsa da cevap alınamıyor.

Şimdi ise, dış politikadaki hatayı eski başbakan Davutoğlu’na, çözüm sürecindeki hataları valiye, askere, polise, kaymakama yükleyip kurtulmaya çalışıldığı izlenimi ortaya çıkıyor.

Millî Savunma Bakanı Fikri Işık’ın, “Operasyon emri verildiği halde şehit veririm endişesiyle operasyon yapılmadığı dönemi de biliyoruz” demesine Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, “Gözlerini kırpmadan her sabah şehit olabileceklerini düşünerek, bunu da bile bile kendilerine verilen görevi vatanları ve milletleri için yaptılar ve sarsılmadılar” diyerek cevap vermiş oldu. En azından direkt bakana cevap vermedi, ama konuşmalar üst üste gelince böyle anlaşıldı.

“Bir şey yapıyorsan arkasında duracaksın. Arkasında duramayacağın işi yapmayacaksın” diye bir söz var… Böyle yaparsan işte o zaman o işin bir kıymeti olur.

YASAKÇI TRUMP, KİMİ ÖRNEK ALDIN SEN?

Müslüman düşmanı ve ırkçı bir kişilik olan ABD Başkan adaylarından Trump, gazetecilere akreditasyon uyguluyormuş. Yani basına ayrımcılık yapıyormuş. Ve bu ayrımcılığını her geçen gün genişletiyormuş. Kimden örnek aldıysa artık… İyi bir örnek almamış ama… Çünkü kötü örnek alınmaz…

OLUR PAŞAM, NEDEN OLMASIN!

Tayyip Erdoğan’ın başdanışmanı Yiğit Bulut, Türkiye’de Erdoğan dışında kimsenin siyaset yapmaması gerektiğini söylemiş. Başbakan Binali Yıldırım da, bakanlarda buna dahil elbette. Yani Türkiye’de tek ses çıksın, başka ses çıkmasın. Bunun adına ne denir, herkes biliyor.

“İki silâhım, yüzlerce mermim var, ben ölmeden cumhurbaşkanına kimse dokunamaz… Varsa cesareti olan, varsa denemek isteyen hodri meydan!” sözleriyle TRT ekranlarından meydan okuyan Bulut, yine TRT ekranlarından, “Bu ülkede zaten lider var, siyaseti yapıyor. Başka kimsenin siyaset yapmasına da ihtiyaç yok. İçerde de siyaset yapıyor, dışarıda da siyaset yapıyor. Bizim görevimiz bu ülkede lidere destek olmak” demiş jöleli lâkaplı başdanışman…

Olur neden olmasın! Hem o zaman anayasa değişikliğine de gerek kalmaz… Başka emriniz!