"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Evet, tam da fıkralık!

Mehmet KARA
25 Mayıs 2015, Pazartesi
Seçim meydanları değişik polemiklere sebep olurken, bu seçimin ana vaadi ekonomi oluyor. Hem iktidar hem muhalefet çiftçiye, emekliye, çalışana ardı ardına vaatlerde bulunuyor.

Muhalefetin vaatlerini “kaynağı nereden bulacaksınız?” diye eleştiren iktidar bir yandan seçim öncesi temel atıyor diğer yandan binlerce eleman alımı yapmayı sürdürüyor.

Başbakan Davutoğlu, “Hazinenin kasasını doldurduk. Şimdi ona göz dikiyorlar. Biz onu size bırakır mıyız?” derken Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, muhalefetin olmayan kaynağı dağıtma yarışında olduğunu söylüyor. “Muhalefet bol keseden yapacağı vaatlerde bulunuyor. Bütçe bu sene açık verecek. Kaynağı bütçe verecek diyorlar da bütçe açık verecek. Para mı basacaksınız, vergileri mi artıracaksınız? Fıkralık bir noktaya gelmişiz” diye de ilginç bir değerlendirmede bulunuyor.

Gerçekten de fıkralık bir durum. Bir taraftan hazine kasası dolu diyeceksiniz, diğer yandan bütçe açık diyeceksin. Bu ikisinin aynı anda nasıl olduğunu biz anlamadık, anlayan varsa anlatsın da millet de biz de öğrenelim…

İşte geldiğimiz nokta

Seçimlerde aday adayı olan bir takım insanların ne hallere girdiğini görmüş, ilginç olanları bu köşemizde zaman zaman aktarmıştık. 

Dinî duyguları alet edenler, tuhaf kıyafetler, ilginç ve garip sözler… 

Ama itiraf edelim, seçimlere iki hafta kalmışken gördüklerimiz ve duyduklarımız bizi hayretler içinde bırakıyor ve söyleyecek bir söz bulamaz hale geliyoruz.

Sahabelerin Peygamberimize (asm) söylediği sözlerin siyasetçilere söylenmesine, sevginin abartılmasına kadar bir çok şey duyuyoruz. Ancak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ekonomiden sorumlu başdanışmanı Yiğit Bulut’un TRT’de bir programda söylediği sözler “artık bu kadar da olmaz” dedirtti.

TRT Haber kanalında canlı olarak yayınlanan Derin Analiz adlı programda, iki ruhsatlı silâhı yüzlerce de mermisi olduğunu ballandıra ballandıra anlatan Bulut, “Ben ölmeden, beni vurmadan, ben asılmadan bu ülkenin seçilmiş cumhurbaşkanına kimse elini süremez” diye bir çıkış yapmış…

Ve şöyle devam etmiş: “Bunu Yiğit Bulut olarak söylemiyorum. Benim gibi milyonlarca vatandaş var. Bırakın öyle gazeteden sana sesleniyorum diye mektup yazmak, bırakın aşağılamak, bırakın hakaret etmek, bırakın yurt dışında pazarlık yapmak, 2023 Türkiyesi’ne inanan milyonlar şehit olmadan cumhurbaşkanı şehit olmaz.”

Bu sözlere ne denilebilir ki? Bu kadar abartılı ifadelerle ne yapılmaya çalışılıyor? Cumhurbaşkanının hayatına kim kast ediyor ki, bu garip sözler sarf ediliyor?

En güzel cevabı hükümete yakın yazar Elif Çakır vermiş. Bize söz bırakmamış adeta… “Aşktı’, ‘Mermiydi’… Bütün bu şuursuzluklar bir kâbus olsun Allah’ım… Uyanalım ve ‘kötü kâbustu’ diyelim…”

Bu sözler kâbus değil. Böyle şeyler uzun süredir oluyor… Ama bir türlü vazgeçmiyorlar.

Cami içerisine de siyaset sokuldu...

Hep yazılıyor çiziliyor, ama bir türlü din ve dinî değerlerimiz siyasetin konusu ve malzemesi olmaktan çıkmıyor. Hep söylüyoruz… Bu değerlerimizin siyaset malzemesi yapılması başta dinimiz olan İslâm’a zarar veriyor. Ama siyasetçiler bunu yapmaktan vazgeçmiyorlar. Buna her gün bir yenisi ekleniyor.

En son olarak da bir bayan ve bir erkek milletvekili adayının caminin içinde siyaset yapmaları basına yansıdı. AKP Düzce Milletvekili adayları Faruk Özlü ve Ayşe Keşir, seçim çalışmaları kapsamında Yığılca’da camilerde, namaz sonrasında içeri masa sandalye yerleştirilerek vatandaşlara propaganda yapmış. Muhalefet partileri de bu duruma tepki gösterirken, “Bu dine zarar verilmesi anlamına geliyor. Cami içinde siyaset yapılması kabul edilir değil. Bu dine ve camiye giden insanlara yapılan saygısızlık… Halkımız artık dinî ve manevî duygularının kullanıldığını, bunun kullanılarak yoksullaştırıldıklarının ve fakirleştirildiklerinin farkında. Bundan dolayı bu seçimlerde işi daha ileri götüreceklerine inanmıyorum” demişler.

Artık bırakın dinî siyasete alet etmeyi sayın vekil adayları. Meydanlara çıkın, halkı ziyaret edin. Camiyi, kışlayı, okulu siyasete alet etmeyin...

1, 11, 111...

Sandık güvenliği konusu her fırsatta gündeme geliyor. Bu konuda kendilerine ihbarlar geldiğini söyleyen MHP Genel Başkanı Bahçeli, “Türkiye’de her şeyi tahrip etmez mi?” diye konuşmuş. Peşinden de “Çok basit örneklerle anlatayım” diyerek herkesin anlayabileceği bir örnekle sandık hilesinin nasıl olabileceğini özetlemiş.

“Diyelim ki, A partisi 11 oy aldı. Bunu birisi kayda geçirirken önüne veya arkasına 1 koymuş olsa 111 olur…”

Bu örnekten yola çıkarsak 99’un önüne veya arkasına 9 koyarsak seçimi etkileyecek bir sonuç çıkar. Bu da demek oluyor ki, herkes oyuna ve sandıklara sahip çıkmalı…

Okunma Sayısı: 1721
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı