"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hep bir “vesayet” gerekçesi

Mehmet KARA
13 Şubat 2016, Cumartesi
İktidara geldiği 2002 yılından beri her dönem “düşman” buldu kendisine AKP iktidarları.

Kimi zaman Ergenekon ve Balyoz gibi dâvâlarda “savcısıyız” diyerek mücadele edildi. Yıllar süren dâvâlarda yüzlerce insan “yeni yapılan” Silivri cezaevine konuldu. 

Bu dönem geçti, “kumpas kuruldu” denilerek “cemaat” düşman ilân edildi. Ergenekon ve Balyoz dâvâlarında yıllarca hapiste yatanlar salıverildi. AKP’nin üçüncü iktidarı döneminden bu yana da “paralel dâvâları” sürüp gidiyor. 

Bunlar olurken hep kandırıldık, aldatıldık gerekçeleri öne sürüldü. Bir de bu “mücadele”nin gerekçeleri hep “vesayet”ten kurtulma olarak sunuldu.

Dış politikada da aynı durum geçerli.

AKP iktidarlarının ilkinde AB ile ilgili önemli adımlar atıldı, müzakere tarihi alındı. Ülke çapında mitingler yapıldı, Türkiye’ye gelişlerinde büyük karşılamalar düzenlendi, hatta gündüz havai fişekler dahi atıldı. İkinci döneme girilince AB üyeliği rafa kaldırıldı. “Ankara kriterleri” devreye girdi, başka birliklerden “Şanghay Beşlisi”nden bahsedilmeye başlandı…

Mısır’da Hüsnü Mübarek’in devrilmesinden sonra göreve gelen Muhammed Mursî, Mısır’a gidilerek desteklendi. O da askerler tarafından devrilince büyük tepki gösterildi. Mitingler, gösteriler yapıldı. İhtilâli yapan Mareşal Abdülfettah Sisi “düşman” ilân edildi. Geldiğimiz noktada Sisi’nin önümüzdeki aylarda Türkiye’de yapılacak olan bir zirveye dâvet edileceği söyleniyor…

Suriye’de durum aynı. Bir dönem canciğer kuzu sarması olduğu Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, Arap baharının bu ülkeye sıçramasından sonra o da “düşman” edildi. Neticesinde büyük bir karışıklık. Milyonlarca insan ülkemize sığında, 500 bina yakın Suriyeli öldü. Milyonlarca insan ülkeyi terk etti. Şehirler yakıldı, yıkıldı… Ülke tam bir karışıklık içine girdi. Kimin eli kimin cebinde belli değil. ABD ve Rusya orada hakimiyetlerini kurmaya çalışıyor.

*

Son günlerde en çok dikkat çeken de İsrail ile ilişkilerde gelinen “yumuşama”…

AKP iktidarının ikinci dönemine denk gelen 2009 Ocak ayında Davos’ta İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’in de katıldığı “Gazze: Ortadoğu’da Barış” panelinde konuşmasının “kısıtlanması”na tepki gösteren Tayyip Erdoğan’ın “one minute” çıkışı sonrasında yurt gelinde sevinç gösterileri yapılmış, Türkiye’ye gelince büyük coşkuyla karşılanmıştı. Peres’in yüzüne karşı, “Sayın Peres benden yaşlısın. Sesin çok yüksek çıkıyor. Bu suçluluk psikolojisi. Siz öldürmeyi iyi bilirsiniz. Plajlardaki çocukları öldürdünüz. Bu insanları öldürenleri alkışlamak insanlık suçudur. Benim için bundan böyle Davos bitmiştir. Davos’a bir daha gelmem” diyen Erdoğan şimdi Yahudi lobisi temsilcileri ile “basına kapalı toplantı” yapıp ilişkileri geliştirmeyi hedefliyor.

Aslında Erdoğan bunun ilk işaretlerini “Bölgedeki son gelişmeler ışığında İsrail’le Türkiye ilişkileri tamir edilmeli” demesiyle vermişti. “Biz normalleşme sürecine girebiliriz’ dedim. Ki, bu normalleşme sürecinin bize de, İsrail’e de, Filistin’e de, bölgeye de kazandıracağı çok şey var. Bölgenin buna ihtiyacı var” diyerek de niyetini ortaya koymuş bir bakıma da Yahudi lobisi temsilcileriyle yapacağı bu toplantının zemini hazırlanmıştı. Bu Yahudi lobisi temsilcilerinin içinde Erdoğan’a “cesaret ödülü” veren ADL’nin olması da dikkat çekti...

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun “Yurtdışında bazı lobi şirketleriyle anlaştık. AK Parti için değil, Türkiye’nin imajı için yaptık. Hıristiyan olunca iyi, Musevi olunca mı kötü?” sözleri de aslında gelinen noktayı özetliyor.

Peki, “İsrail ile ilişkilerinin normalleşmesi için Türkiye’nin üç şartı “özür, tazminat, Gazze’ye ambargonun kaldırılması yerine geldi mi de böyle bir toplantı düzenleniyor?” sorusunun cevabı ise henüz verilebilmiş değil.

Burada şunu da belirtelim. İsrail devleti ile Yahudi lobileri aynı kefeye konulmasa da, Yahudilerin neticede bir “amaç”ta ittifak edeceğinin de altını çizilim.

*

Bütün bunları alt alta koyduğumuzda sonuç olarak şunları söyleyebiliriz; 13 yıldan daha fazla iktidarda olan AKP’nin her dönemi hep bir geri adım, hep bir savrulma, hep düşman bulma, hep bir kandırıldık, aldatıldık sözleri ile geçmiş. Anlaşılan önümüzdeki dönemde de bu böyle olmaya devam edecek. “Önce düşman sonra dost, önce dost sonra düşman” politikası devam edip gidecek.

Okunma Sayısı: 1822
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı