"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hezimet mi, zafer mi?

Mehmet KARA
28 Şubat 2015, Cumartesi
Türkiye’nin gündemini Süleyman Şah Türbesinin taşınması sonrasında yaşanan atışma ve Meclis’teki kavgalı torba yasa tasarısı üzerinde yapılan görüşmeler belirliyor.

Suriye’de yıllardır yaşanan iç savaş dolayısıyla Türkiye sınırına 37 kilometre mesafedeki Süleyman Şah Türbesi’nin sınıra 150-200 metrelik mesafeye taşınması üzerinden koparılan fırtına ibretle izleniyor. 

Taşınma, hükümet ve ona yakın medya kuruluşları tarafından büyük bir operasyon olarak lanse edilirken, muhalefet Türkiye’nin hukuken toprağı olan bir alandan çekilmesini en sert şekilde eleştiriyor.

Bu konu üzerinde çok şeyler söylenmesine rağmen hâlâ birçok soru cevabını bekliyor. Devlet yetkililerinin birbirlerini yalanlayan açıklamaları bu soruları daha da arttırıyor. Operasyonu bizzat Genelkurmay karargâhından yönettiği belirtilen Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Kimseden ne izin ne de destek isteriz. Sadece o bölgede oldukları için ÖSO ve PYD’ye sadece bildirimde bulunduk. Sivil kayıplara neden olacak bir uygulama önümüzde olmasın diye bildirdik. Aynı bildirimi uluslar arası koalisyona da yaptık” derken, Cumhurbaşkanı sözcüsü İbrahim Kalın’ın Şah Fırat operasyon adı verilen süreçte YPG, IŞİD ya da ABD ile temas olup olmadığı sorularına verdiği cevap tam da bunun tersi oldu. Kalın,  “Operasyonun selâmeti açısından müttefiklerimize bilgi verilmiş, Suriye rejimine de nota verilmiştir. Fakat bahsettiğiniz diğer örgütlerle temas, yardımlaşma söz konusu değildir. PYD bizim için terör örgütüdür.” Suriye’nin PKK’sı olan PYD’den de Davutoğlu’nu destekleyen açıklamalar yapılması kafaları karıştırdı.

Operasyonun hedefi, “Türbenin bulunduğu alanda yer alan Süleyman Şah Saygı Karakolu’nda görevli askerlerimizin hayatlarını tehlikeye atmamak” olarak açıklanmasına rağmen sonrasında basına dağıtılan fotoğraflar ve özel beyanatlarla büyük bir zafer kazanılmış görüntüsü verilmeye çalışıldı. Ancak bu görüntüler bile bu sorulara cevap niteliğinde olmuyor.

Bir takım gizli ve açıklanmayan bilgilerin olduğu da söyleniyor. Meselâ karakolun, Irak’tan başlayıp Suriye üzerinden Akdeniz’e inecek bir koridor üzerinde bulunduğu için taşındığını söyleyen de var. Bu karakolumuza bir saldırı olduğu takdirde zaten bölgede yaşanan iç savaş dolayısıyla Türkiye’nin savaşa girme ihtimalinden dolayı terk edildiğini söyleyen de…  

Ortada olan şudur; Türbe, IŞİD’in kontrolündeki bölgeden çıkarılıp, Suriye’nin PKK’sı olan PYD’nin kontrolündeki bölgeye getirildi. Bunu büyük bir savaş kazanılmış gibi göstermek yanlıştır. Bu çerçevede Erdoğan, Davutoğlu, Kılıçdaroğlu, Bahçeli ve Org. Özel arasında yaşanan polemiğin de kimseye bir yarar sağlayamayacağı ortadadır. Bu mesele seçim sath-ı mailinde bir iç siyaset meselesi yapılması da doğru değildir.

Bu konuda şunu söylemek en doğrusu olsa gerek: Operasyon ne zaferdir ne hezimet... Orada bulunan askerlerimiz tehlikede idi, oradan çıkarıldı ve sınırımıza çok yakın bir mesafeye getirildi. O kadar… Fazla abartıya da gerek yok, hezimet demeye de…

ÇARPICI

Meclis Genel Kurulu’nda İç Güvenlik Paketi görüşülürken değişik protestolar yapıldı. Bu eylemlerin en ilginçlerinden birisi de CHP İzmir Milletvekili Mustafa Moroğlu’nun yanında kırmızı bir kutuyla getirmesi oldu. Kutuyu açan Moroğlu, içinden gaz bombası çıkartarak Genel Kurul’a gösterip, “Polis eyleme katılan CHP milletvekillerine tarihi geçmiş gaz bombası attı” diye seslendi. AKP’li bir vekilin, “Siz de tarihi geçmeden eylem yapsaydınız?” demesi paketin geçtikten sonraki tartışmaları için çarpıcı bir örnek oldu…

MESELE BONZAİ Mİ?

Diğer meseleye gelince… Yani Meclis’te yaralanmaların yaşandığı ve her gün tartışmalarla görüşmeleri süren İç Güvenlik Paketi yasa tasarı (torba yasa) etrafında fırtına koparıldı. İktidar partisi tasarıyı “uyuşturucu bonzai ve molotof kokteyli atana cezalar artırılıyor” şekilde savunmaya devam ediyor ve yasanın bu haliyle çıkarılması konusunda ısrarını sürdürüyor. Diğer yandan 132 maddelik paket içerisinde demokrasiyi ve özgürlükleri geri götürecek düzenlemeler getiren maddelerde bir bir kabul ediliyor. Bu maddeler arasında vatandaşların üstünü veya arabasının her yeri hâkim ve savcı kararı olmadan polis tarafından aranabilecek. Vatandaş boyalı suyla fişlenecek! Eylemlerde yüzü örtmek suç olacak. (Bu madde görüşülürken peçeli bayanların durumu gündeme geldi.) Polis, hâkim ve savcı kararı olmadan 48 saate kadar gözaltı yapabilecek. Valiler kolluk amir ve memurlarına suçun faillerinin bulunması için gereken emirleri verecek. Valinin emrini dinlemeyene 1 yıl hapis cezası verebilecek. Jandarma’daki atamaları İçişleri Bakanlığı yapacak. Gösteriye katılmak tutukluluk sebebi sayılacak…

Bonzai ile ilgili madde görüşülmeye başlandığında yapılan kavgalar ve sataşmalara ara verilirken, bu maddenin de oybirliği ile geçtiği dikkate alınırsa bir uzlaşma zemini bulunması durumunda bu kavgaların ve gürültülerin olmayacağı da ortaya çıkmış oldu.

Sadece Genel Kurul’da kabul edilen maddelere bakıldığında bile meselenin bonzai ve molotof olmadığını da görebiliriz.

Okunma Sayısı: 1643
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı