Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Paket çıkmazsa bu seçimleri bundan öncekiler gibi silâhların gölgesinde yaparız. Özellikle Doğu ve Güneydoğu bölgesinde” diyor.
Başbakan Davutoğlu, “Paket çıkacak, çıkacak, çıkacak…” diye ısrarını ve kararlılığını ortaya koyuyor.
Bahsedilen paket İç Güvenlik Paketi… Muhalefetin ve sivil toplum kuruluşlarının sert şekilde eleştirdiği ve “Çıkmaması için ne gerekiyorsa yapacağız” dedikleri paketin Meclis’teki görüşmeleri iki sefer ertelendi. Önümüzdeki hafta başında görüşmelerine başlanacak paketin Meclis’teki görüşmelerinin hayli tartışmalı hatta kavgalı geçeceğine kesin gözüyle bakılıyor.
“Yeni iç güvenlik paketi” olarak bilinen, hükümet tarafından 24 Kasım 2014 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na gönderilen 43 maddelik “Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”na itirazların başında “darbe dönemine götürecek düzenlemeler içerdiği” yönünde geliyor.
İtirazlar şu noktada geliyor:
“Kanun tasarısının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 2. maddesinde yer alan yaşam hakkı, 3. maddesinde yer alan işkence yasağı, 5. maddesinde yer alan kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı, 6.maddesinde yer alan adil yargılanma hakkı, 10. maddesinde yer alan ifade özgürlüğü ve 11. maddede yer alan toplanma özgürlüğü hakları açısından sakıncalar taşıyor.”
Ayrıca adlî soruşturma görev ve yetkisinin yürütme organına devri anlamına gelecek bazı düzenlemeleri bakımından hukukun üstünlüğü ilkesine aykırılıklar olduğu da söyleniyor.
Kanun İçişleri Komisyonunda görüşmeleri sırasında bu itirazların yanı sıra 12 Eylül darbesi döneminde yaşandığı gibi polislerin mahkeme kararı olmaksızın yol kesip üst ve araç araması yapması, çokça itiraz edilen, fakat kabul edilen “makul şüphe” kriterinin bile artık dikkate alınmayacağı gibi birçok eleştiri getiriliyor.
Bu eleştirileri İçişleri Komisyonu’nda dikkat alınmadı ve AKP’nin oyları ile kabul edilip genel kurula gönderildi.
Şu anda kamuoyunda sadece “bilye, molotof ve yüzü kapalı gösterilere katılmak” gibi eleştiriler ön plana çıksa da, bu şikâyetler ve itirazlar bir bütün olarak tartışılmıyor ya da tartışılması sulandırılmaya çalışılıyor. Yani, esas tartışılması gerekenler tartışılmıyor.
Oysa, tasarının demokrasi, insan hak ve hürriyetleri gibi geniş pencereden tartışılması gerekiyor.