1 Kasım seçimi bitti. Millî iradesi sandığa yansıdı ve AKP tek başına iktidar oldu.
Milletin verdiği karara saygı göstermek demokrasi gereğidir. AKP’nin tek başına iktidar olması, icraatlarındaki yanlışları söylememeyi gerektirmez. Çünkü bu ülkede terör, ekonomi, eğitim ve sağlık alanlarındaki sorunlar devam ediyor. Hukuksuzluklar sürüyor. Bunlar devam ederken susmak yanlış bir davranıştır. Gazetecinin görevi de, yanlışları söylemek, devleti yönetenleri ikaz edip bu yanlışlardan ve hatalardan dönülmesini istemektir. Gazetecilik bir bakıma eleştiridir. Bu eleştirilen için de hayırlıdır ve yanlış yapmasını engeller. “Her yaptığın doğrudur, sen en iyisini bilirsin” demenin adı gazetecilik değil, başka bir şeydir…
***
Geçtiğimiz seçimin analizleri yapılmaya devam ediyor. AKP’nin aldığı oydan tutun da, muhalefetin yanlışları sıralanıyor. Aslında AKP’li yetkililer dahi bu kadar oy beklemiyordu. Onlar içinde büyük sürpriz oldu. Başta sunu söylemek lâzım. Muhalefetin 7 Haziran-1 Kasım tarihleri arasındaki 5 ay içerisinde yaptığı hatalar, seçim meydanlarına çıkmamaları ya da kendilerini tam anlatamamaları da AKP’nin yüzde 49.3 oy almasına netice verdi.
AKP’nin bu oyu almasının altında çok neden yatıyor.
Meselâ artan terör olayları… Suruç’la başlayan, Ankara Garı ile devam eden saldırılar ile şehit cenazelerinin gelmesi insanları endişelendirdi. Bir de buna “beyaz toros” hatırlatması eklenince bu endişe arttı. Terör olaylarının artması, insanları hürriyet, demokrasi ve ekmek yerine güvenliğin sağlanmasını ön plana çıkarmasına oturup düşünmek gerekir …
Ekonomik kaygılar da sebeplerden birisiydi. Şu anda özürlülere ve ailesine para yardımı yapılıyor. Sosyal yardım adı altında destekler devam ediyor. Yaşlılık aylığı alanlar var. Bu yardımları alanlarda yardımın kesilmesi endişesi oluştu. AKP iktidardan giderse bunların kesileceği millete söyleniyordu.
Bir de bunun yanına muhalefetin çözüm üretememesi, uzlaşmaz bir görüntü çizmesi, hayırcı bir politika izlenmesi bu sonucun çıkmasına yol açtı.
Bütün bunlara rağmen milletin iradesinin böyle tecelli etmesi yadırganamaz, yok sayılamaz.
Bundan sonra iktidarın ekonomik alanda yaptığı vaatlerin takipçisi olunmalıdır. İşçiye, emekliye, memura, çiftçiye verilen sözlerin yerine getirilip getirilmediğine bakılmalıdır.
Bakalım vaatlerden yan çizmeler olacak mı, takipçisi olmak lâzım.
* * *
BUZDOLABINDAN ÇIKARILIYOR!
7 Haziran’da AKP’nin tek başına iktidara gelememesinden sonra hem “çözüm süreci” hem de “başkanlık sistemi” buzdolabına atılmıştı, şimdi çıkarılıyor havası yayılıyor. Çözüm süreci buzdolabından, “millî birlik ve kardeşlik süreci” olarak çıkarken, “başkanlık sistemi” AKP’nin milletvekili sayısı anayasayı referanduma götürecek sayıda olmadığı için bu sürece bağlı olarak çıkarılmaya çalışılıyor. Önümüzdeki günlerin gündemi bunlar olacağı için not düşelim istedik...