Bayramdan önce yaptığı üç görüşmenin de “olumlu ve verimli” geçtiğini söylemesine rağmen hükümeti kurma alternatifin bire indiğini gördük. Bu da AKP-CHP olarak görülüyor.

Koalisyon turlarının birincisinde sonuç beklenmiyordu, öyle de oldu. Ancak tek seçenek kalması da beklenen bir durum değildi. Ama öyle oldu.

Ancak şunu en başta söylemek de lazım. Aslında en güçlü seçenek “erken seçim” gibi görünüyor.

Şu anda en çok sorulan soru şu: Hükümet kurulur mu, yoksa seçim mi olur? Bu sorunun cevabını vermek şu aşamada zor gibi görünüyor. 

Durum şu: Hükümeti kurmakla görevlendirilen AKP hükümet kurmaya çalışıyor. Önünde seçenek çok fazla yok. HDP ile kimse koalisyon yapmak istemiyor. MHP, kimse ile koalisyonda yer almak istemiyor. CHP, AKP ile koalisyon için açık kapı bıraktı ama 14 maddelik “ilkesi”nden taviz vermeyeceğini açıkladı.

Şu anda görüşen iki seçenek, ya AKP-CHP koalisyonu ya da erken seçim. Erken seçim olursa geçici bir hükümet kurulması gerekiyor. Ve bu hükümette dört partiden de isimler olacak. Yani, seçim hükümetinde HDP de yer alacak. AKP ve MHP bunu istemiyor. Özellikle de MHP. Bu yüzden CHP ile koalisyon olmazsa MHP, HDP’nin bakanlar kurulunda yer almaması için seçime kadar AKP’nin “azınlık hükümeti”ne destek bile verebilir. Şu anda bu ihtimal için MHP’nin şartının seçimin 2016’nin Mart ya da Nisan’da olduğu konuşuluyor.

İlk tur görüşmelerde görüldü ki, bütün partilerin kırmızı çizgileri duruyor.

İlk turda gündeme gelmeyen bir konu olan yolsuzlukla mücadele edilmesini, 17/25 Aralık’ın adalete teslim edilmesinin ikinci turda gündeme gelmesi kaçınılmaz. Bu konunun AKP için bir “kırmızı çizgi mi?” olduğu da bu durumda görülmüş olacak.

Hükümeti kurma için 45 günlük süre 23 Ağustos’ta sona eriyor. Davutoğlu bu süreyi sonuna kadar kullanır mı? Onu da göreceğiz…

Dedi mi, demedi mi?

Hükümet kurmakla görevlendirilen Davutoğlu, koalisyon turları kapsamında üçüncü ve son görüşmesini HDP ile gerçekleştirmişti. En uzun görüşmeyi HDP ile yaptı. Görüşmede hem koalisyon hem de çözüm sürecinin uzun uzun görüşüldüğü, hatta Öcalan’ın bile gündeme geldiği ortaya çıktı.

Görüşme sürerken de sosyal medya da ilginç bir konu gündeme geldi. Malum, Davutoğlu, seçim mitingleri sırasında, “Demirtaş’a artık Selahattin demeyeceğim” demişti. Görüşmede, Davutoğlu’nun HDP liderine adıyla hitap edip etmediği merakla bekleniyordu ki, Davutoğlu’nun HDP liderine birkaç kez “Selahattin Bey” dediği kulislere yansıdı.

Anlaşılan meydanda söylenen meydan da kalmış. Peki meydanlarda millete verilen diğer sözler de meydanlarda mı kaldı? Bunu da biz merak ediyoruz.

“Sizin bilmediğiniz...”

Davutoğlu’nun MHP ziyaretinde Bahçeli’nin CHP’yi işaret ederek AKP-CHP hükümetinin kurulmasını istemişti. Bunun neden istediğini Yeni Şafak’tan Abdulkadir Selvi’nin yazısından (15.7.2015) öğrendik. Bahçeli “Bunlar bağımsız Kürdistan kurmak istiyorlar. Çözüm süreci açısından baktığımızda CHP ile aynı noktadasınız. CHP ile uzlaşma imkanınız daha kolay. Onlarla daha kolay anlaşırsınız. Biz çözüm sürecinde aynı fotoğrafta olmayız” derken Davutoğlu bize çok ilginç gelen şu cümleyi sarfetmiş:

“Çözüm sürecini devletin bekası için yaptık. Biz hassas şeyleri biliyoruz. Büyük güçler bölgeyi dizayn ediyor. Kobani’yi buraya taşımak istiyorlar. Sizin bilmediklerini biliyoruz.”

İşte itiraz da buna değil mi? Sizin bildikleriniz sizde kalıyor muhalefetle, Meclis’le bir şey paylaşılmadığı hep eleştiriliyor. BOP vasıtasıyla, Arap Baharı denilerek bölgenin dizayn edildiğini bilmeyen yok da, muhalefetin ve milletin bilmediği daha neler var merak ettik doğrusu…