Geçen Pazartesi günü “İsrail’le anlaşma ne oldu?” başlıklı bir yazı yazmıştık. Bir iki gün sonra sorunun cevabı alındı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, tasarıyı onayladı ve İsrail’le “normalleşme anlaşması” kanunlaşmış oldu.
Kanun, Meclis tatile girmeden önce kabul edilmişti. İsrail, bu anlaşmanın Meclis’te onaylanmasından daha bir gün geçmeden Gazze’yi vurarak kutlamıştı!
Geçen hafta sormuştuk bir kez daha soralım: İsrail’e “terör devleti” diyenlerin Mavi Marmara saldırısında şehit olanların acısını paylaşıp, bu saldırılara mitinglerle tepki gösterenlerin, “Allah, İsrail’in belâsını versin” sözüne alkış tutanlar şimdi bu noktaya gelinmesini nasıl karşılıyorlar?
Anlaşmanın maddelerinde Türkiye’nin aleyhine olan birçok hüküm var. Öncelikle “resmî” olarak verilmiş bir “özür” yok. Gazze’ye ablukanın kalktığı ile ilgili net bir hüküm de yok. Bunu nasıl izah etmek gerekiyor?
Yine, “Bakalım bu anlaşma Erdoğan’dan onay alacak mı? Onay alırsa İsrail yine masum Gazzelilere bombalar atıp kutlayacak mı?” diye sormuştuk. İsrail, yerleşim yerlerine ilâve “yasadışı konut” yaparak bu sefer de kutlamasını böyle yaptı!
Erdoğan tasarıyı onayladıktan bir gün sonra, Dışişleri Bakanlığı’nın İsrail’in işgal altında tuttuğu Filistin topraklarındaki yasadışı yerleşimlerde 463 ilâve konuta daha onay vermesini kınamasına ne demeli?
Bu arada, Mavi Marmara Gemisi’nde şehit olanların ailelerinden ve İHH’dan bir açıklama duyan var mı?
Gazze’ye Mavi Marmara Gemisi’yle yardım götüren İHH’nın Başkanı Bülent Yıldırım anlaşmaya, “Şaşkınız. Abluka kalkmadı, İsrail kazançlı çıktı, Türkiye bir şey almadı” diye tepki göstermiş, Erdoğan’da buna “Türkiye’den böyle bir insanî yardımı götürmek için günün başbakanına mı sordunuz?” cevabını vermişti de…
Anlaşmada, İsrail’in, İsrail adına hareket edenlerin ve İsrail vatandaşlarının, Türkiye Cumhuriyeti veya Türk gerçek veya tüzel kişileri tarafından Mavi Marmara hadisesiyle ilgili kendilerine yönelik doğrudan ya da dolaylı olarak Türkiye’de yapılmış veya yapılacak her türlü hukukî ya da cezaî talebe ilişkin her türlü sorumluluktan tamamen muaf tutulmalarını sağlıyor da… Bu durumda dâvâ açanların bir şey söylemeleri beklenir de…
ELEKTRİK KESİLİNCE
Konya’da ilginç bir olay olmuş. Gece 01.20’de elektrikler 20 dakika kesilince sosyal medyada örgütlenen bazı kişiler, “darbe” olduğunu söyleyip sokağa çıkmışlar. Bazı kişiler gidip ildeki askerî birliğin çıkışını da araçlarıyla kapatmışlar. Vali Canbolat, “Kesintinin teknik arızadan kaynaklandığı”nı söylese de vatandaşlar Valilik önünde toplanmış. Grubu temsilen iki kişi vali ile görüştükten sonra dağılmışlar...
Bu gelişme vatandaşın darbelere karşı iradesine sahip çıktığını gösterirken, diğer yandan da insanların halet-i ruhiyelerini de göstermesi açısından dikkat çekici…
MECLİS HÂLÂ TATİLDE?
OHAL çerçevesinde çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler Meclis’te görüşülmeyi beklerken, Türkiye fiilî olarak Suriye’ye girmişken Meclis hâlâ tatilde…
Var mı izahı?
PUTİN, ABD’DE TUTUKLANMIŞ!
Anlaşma yaptığımız bir ülke de Rusya. Rusya’nın uçağının sınırımızı ihlâl ettiği gerekçesiyle düşürülmesinden sonra aylarca iki ülke arasında gerginlik olmuş ve ilişkiler kopmuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mektup göndermesiyle başlayan diplomasi Erdoğan’ın Rusya ziyaretiyle yumuşamaya başladı. Erdoğan, dün de Putin’le bir kez daha görüştü. Bütün bunlar olurken gazetelere bir haber düştü. Habere göre, ABD’de Florida eyalet polisi Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i tutuklamış… Haberi dikkatle ve şaşkınlıkla okuyunca bir isim benzerliği olduğunu gördük.
Daha birkaç ay önce yine gazetelerde ABD Başkanı Barack Obama’nın Suriye’de şiddetin azaltılması ya da sona erdirilmesi konusunda Rusya ile işbirliğine mesafeli yaklaştığını “Ruslara ve Vladimir Putin’e güvenebileceğimiz konusunda emin değilim” dediğini okuyunca “ne oluyor?” diye aklımıza gelmişti.
Maazallah. Böyle bir durumda iki süper güç arasındaki çıkacak bir savaş Dünya savaşı haline gelirdi. Neyse ki, isim benzerliğiymiş…
GÜZEL BİR SÖZ
“İnsanın öğrenmesi gereken ilk dil, tatlı dildir.” (Barış Manço)