"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İtiraflar ve sonrası

Mehmet KARA
05 Ekim 2015, Pazartesi
“Terör birdenbire neden arttı?” sorusunun cevabı aranırken, farklı yorumlar yapıldı.

Terörün azmasından sonra hükümet kanadından yapılan açıklamalarda ibretlik sözler söylenmişti. Başbakan yardımcılarının teröristlerin askerî birliklerde nöbet tutanlara el sallayıp, alay edercesine oradan geçtikleri şeklinde açıklamalar gelmişti…

Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, Başbakan ve hükümet yetkilileri “çözüm süreci”nin devam ettiği yıllarda bırakın geri çekilmeyi teröristlerin ciddî silâh yığınakları yaptığını açıkladılar. Erdoğan, “Çok ciddî bir silâh stoklaması yaptılar” demişti. Tabiî bu itiraflar hemen akla, “Peki onlar yığınak yaparken sizler neredeydiniz?” sorusunu getirmişti.

En son alarak da, terör örgütü PKK’nın saldırıları, çözüm sürecindeki tedbirleri akıllara getirmişti. TRT’de konuşan Erdoğan, “Çözüm sürecinde valilerimiz kendilerine verdiğimiz talimatlar gereği, ciddî mânâda bu terör örgütlerine karşı şu andaki operasyonlara girmiyorlardı” sözlerinden sonra TSK’nın geçen yıl 3 ilde 290 operasyon talebinde bulunduğu ancak valiler 8’i için izin vermediği gazetelerde yer almıştı. (Bu bilgiler henüz yalanlanmış da değil.)

Erdoğan bu sözlerinin üzerinden çok fazla zaman geçmeden, “Kamu görevlilerinin gelişmeleri eksik veya yanlış değerlendirmesinin, bu konuda zafiyete yol açtığı anlaşılıyor” diyerek, bir bakıma sorumluluğu “kamu görevlilerine” atmıştı.

Peşinden de dönemin İçişleri Bakanı Efkan Âlâ, Erdoğan’ın “Verdiğimiz talimat gereği valilerimizin terör örgütlerine karşı şu andaki operasyonlara girmiyorlardı” sözüne rağmen, yani “operasyona izin verilmedi” beyanına bir bakıma “Jandarma ya da emniyet herhangi bir terörist faaliyete engel olmak için validen onay almak zorunda değildir” şeklinde cevap vermiş oldu.

“Kandırıldık, aldatıldık”

Son yıllardaki bazı olayları karşısında söylenen sözler, “Aklımızla alay ediliyor” cümlesinin sık sık söylenmesine sebep oluyor.

Balık hafızalı olmayanlar, ya da arşivi kuvvetli olanlar iki konuşmayı veya olayı yan yana getirdiğinde 180 derecelik dönüşlere şahit olabiliyorlar.

Önce birkaç örnek verelim.

Ortak bakanlar kurulu toplantısı yapacak kadar çok iyi ilişki içinde olunan hatta ailelerin birlikte tatil yaptıkları Beşşar Esad bir anda “düşman” oluveriyor. Ardından da, “Esad bizi kandırdı” deniliyor.

12 yıl boyunca çok yakın çalıştıkları, “ne istediler de vermedik” dedikleri “cemaat”le ilişkiler 17/25 Aralık’tan sonra öyle gelişmelere sahne oldu ki, şaşmamak mümkün değil. “Cemaat bizi kandırdı” denildi.

Son olarak da, “PKK bizi kandırdı” deniliyor. Oysa 2009 tarihinde başlayan ve seçime kadar devam eden süreçte “Çözüm sürecini” Hükümet, Kandil, İmralı ve HDP beraber yürütmüşlerdi. 

Çözüm sürecinde gelinen noktada, “kandırıldık”, “aldatıldık” yanına bir de “safmışız” ve “uyutulduk” kelimeleri eklendi.

Arşivler unutmaz!

Şimdi bütün bu zikzakları, kalkıp “Siyasetçiler zamana ve mekâna göre siyaset geliştirir” şeklinde açıklamak kimsenin -varsa- hatasını ya da kusurunu örtmez.

Çünkü kimse milletin aklıyla ve hafızasıyla alay etmeye kalkmasın, arşivler orta yerde duruyor.

“Kandırıldık, uyutulduk, safmışız, aldatıldık” mazeretlerini artık millet görüyor. Haberiniz olsun…

Okunma Sayısı: 1493
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı