Bu sürede işsizlik, enflasyon, döviz ve altında anormal yükseliş ile koronavirüs vak’alarında artışlar ülkenin birinci gündemi. Bir de salgının bu kadar yaygın olduğu süreçte okulların açılması da gündemin önemli bir konusu…

Siyasî gelişme yokken birden bire Muharrem İnce’nin bir hareket başlatması, Bahçeli’nin Ayasofya’da namaz kılması üzerinden Meral Akşener’e “eve dön” dâveti, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın da bu dâvete destek vermesi ile birlikte siyaset gündemin ilk sırasına yerleşti.

Bahçeli’nin bu dâvetine anında cevap veren İYİ Parti, cumhur ittifakına girmeyeceklerini net şekilde açıklamasına Akşener’in “Sayın Erdoğan’a bir çağrıda bulunmak istiyorum; ortağı ile ilgilensin, ne zaman Sayın Erdoğan’ın ilgisi azalıyor, Sayın Bahçeli başta ben olmak üzere partime sardırıyor. Biz bundan bıktık, lütfen ortağı ile ilgilensin” demesine rağmen iktidar partilerinden dâvetler yapılmaya devam ediliyor.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın dahi bu “siyasî” gelişmeye katılarak, İYİ Parti’nin “AK Parti ve MHP ile sosyolojik türdeş” olduğunu “İYİ Parti’nin baştan beri bu blok içinde yer alması siyasetin tabiatına aykırı bir şey” ifadesiyle müdahil olmuştu.

***

MEMLEKET MASASI TEKLİFİNE SIRT ÇEVİRMİŞLERDİ!

Daha iki ay önce, “Siyasî kimliğimi saklı tutup, bir anne olarak, Sayın Erdoğan’a, Sayın Kılıçdaroğlu’na, Sayın Bahçeli’ye, Sayın Karamollaoğlu’na, Sayın Uysal’a, Sayın Destici’ye ve tüm genel başkanlara sesleniyorum; Gelin bir masa etrafında oturalım, ülkemizin ve milletimizin sorunlarını ortak akılla çözmenin yollarını arayalım. Bu masanın adına da ‘Memleket Masası” diyen Akşener gayr-i millî olmakla bile itham edilmişti. Bahçeli, “HDP/PKK’nın İP ile ilgili ifşa ve itirafları, İP’in HDP’ye aracılar gönderip icazet arayışları uzun bir süredir kimlerin masa başı çalıştığını fazla zahmete gerek bırakmadan ispatlamıştır. Masaya dâvet edenler akıllarınca yiyecek mönü peşindedir. Masa; masaldır, maval okumaktır” dilerek masaya tepkisini dile getirmişti.

Akşener’in masa teklifine Kılıçdaroğlu, Karamollaoğlu ve Uysal olumlu bakarken, AKP ve MHP kanadı elinin tersiyle itmişti.

***

HEDEF İTTİFAKI ÇATLATMAK MI?

Aradan geçen bu iki-üç aylık sürede ne değişmişti de “eve dön” çağrısı yapıldı? İP birden İYİ Parti, gayr-ı millî olan bir parti millî ve yerli olmuştu.

Bahçeli ve Erdoğan’ın fikrini ne değiştirdi de İYİ Parti’nin “yerli ve millî” bir parti olduğuna karar verdiler? Bu sorunun cevabını aslında herkes aşağı-yukarı biliyor.

Bu değişimin sebepleri var. Özellikle ekonomi, adalet, hürriyetler konusunda yaptığı icraatlarla millet nezdinde oy kaybına uğrayan iktidar kanadı ittifaklarını genişletme ihtiyacı hissediyor.

Bu dâvet dün partiden ihraç ettiği kişi ya da kişileri, kötüledikleri, ağır eleştirdikleri, dışladıklarını insanları evine dönmesi için yapılırken, aslında bu dâvet “size ihtiyacımız var” itirafı anlamına da geliyor.

İktidarın muhalefeti parçalama ya da çatlatma stratejilerine şimdiden başlaması bir erken seçim anlamına da gelebilir. Bunun sebebi de İYİ Parti’yi millet ittifakının “en kolay çözülebilecek halkası” olarak açıklanıyor. Yoksa, bu girişimler iki ay önce söylediklerini unutup yeni bir yol haritası ile millet nezdinde desteği düşen cumhur ittifakını güçlendirmeye çalışmalarını başka türlü izah etmek zor.

Bir taraftan cumhur ittifakının oyunun hiçbir zaman yüzde 52’nin altına düşmediğini söylerken, diğer taraftan “eve dön çağrısının İYİ Parti’yi gerçek mecrasına çekmek” olduğunu söylemeleri inandırıcı bulunmazken, aynı zamanda da “komik” bulunuyor.

***

YOLA ÇIKTIĞIMIZ İNSANLARI YOLDA BIRAKMADIK!

İYİ Parti’yi millet ittifakından koparma girişimi olarak görülen bu çağrıya Meral Akşener, “Şayet bu çağrı siyasî bir taktik üzerine samimiyetten uzak ise biz İYİ Parti olarak milletimizin çıkarlarına, menfaatlerine, değerlerine aykırı davranılmadığı süre içerisinde yola çıktığımız hiçbir insanı yolda bırakmadık” diyerek net tavrını ortaya koymasına rağmen dâvetin değişik vesilelerle tekrarlanması da düşündürücü bulunuyor.

Sözleri bazen bilmece gibi olan Bahçeli’nin “eve dön çağrısı”nın Akşener’in siyaseti bırakıp eve dönmesi anlamına gelip gelmeyeceğini daha önce yazmıştık. İlk etapta bu dâvet böyle yorumlanmıştı. Akşener bunu görmüş olmalı ki, “Yuvalar çok, evim de yuva. Ben başından söyledim. Ben politikayı bırakıp herkesten özür dileyip eve dönerim. Bu derece” demesi de dikkat çekici… Bahçeli’nin önümüzdeki süreçte de bunu kast ettiğini söylemesine şaşırmamak gerekir!

Öyle anlaşılıyor ki, Akşener ve parti yetkililerinin bu kadar net açıklamalarına rağmen, oy oranı düşen cumhur ittifakı geçmişte söylediklerini (bir bakıma) yutup bu türden dâvetlere devam edecek gibi gözüküyor.

Ne var ki, Akşener’in önce Ali Babacan, sonra Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşmesi, önümüzdeki haftada da Ahmet Davutoğlu ile görüşecek olması cumhur ittifakının yol haritasını değiştirip eskiden olduğu gibi suçlamalarına devam edeceğini söylesek yanlış olmaz.

Bu dâvetlere kapıları kapatan ve güçlendirilmiş parlamenter sisteme destek haricinde cumhur ittifakı ile görüşmeyeceğini söyleyen İYİ Parti, “kilit parti” konumuna geldikleri için memnuniyetleri de gözleniyor. İYİ Parti’nin bundan sonra nasıl bir politika izleyeceğini bekleyip göreceğiz. 

***

GP FIRSAT MI KOLLUYOR!

İYİ Parti’nin cumhur ittifakı içinde olmayacağını açıklamasından sonra 11 yıldır yurt dışında olan Genç Parti’nin kurucu Cem Uzan fırsatı kaçırmamak adına harekete geçtiği görülüyor.

Temmuz ayı başında yapılan Genç Parti 5. Olağan Kongresi’nde Cem Uzan’ın kardeşi Murat Hakan Uzan yeni genel başkan olmuştu. Uzan, Genç Parti’nin muhtemel bir seçimde “mutlaka bir ittifakın içinde yer alacağını” söyleyerek pazarlık içine gireceğini gösteriyor. 

Gerçi, Uzan şimdi, “Türkiye fabrika ayarlarına geri dönecek. Esas olması gereken parlamenter sisteme dönüş- tür” şeklinde konuşuyor, ama zaman ne gösterir buna bakmak lâzım.

Bahçeli’nin Erdoğan hakkında, Erdoğan’ın Bahçeli hakkında önceden söyledikleri ve şu anki durumları ortada iken “siyasette olmaz yoktur” diyebiliyoruz. Zira, bunu yaşayarak görüyoruz.