"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Kapımızı çalacaklar” mı?

Mehmet KARA
20 Mayıs 2017, Cumartesi
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD ziyaretinin yankıları devam ederken, “derin analizler” de yapılıyor.

Ancak, ziyaret “sonucu” üzerinden değil, ABD Başkanı’nın kapıda karşılamasından, tokalaşmaya, taktıkları kravattan, gülümsemelerine, süpliminal mesajdan görüşmenin saatine, yapılan karşılıklı jestler üzerinden konuşuluyor.

Almanya Başbakanı Merkel’in ziyaretinde gazetecilere poz verirken elini sıkmamasına rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan’la dört kez tokalaşması, ardından da koluna dokunması görüşmenin sonuçlarından daha çok konuşuluyor. 

* * *

BÖLGEDE YENİ KARTLAR KARILIRKEN…

Referandumun ardından Hindistan, Rusya, Kuveyt ve Çin’e giden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD’ye yapacağı ziyarete büyük önem veriliyordu. Bu önem, hem ABD Başkanlığı’na yeni seçilen Donald Trump’la ilk görüşmesi olacağından, hem de Trump’ın ziyaretten bir hafta önce PKK’nın Suriye kolu PYD/YPG’ye ağır silâh vermesiyle ilgili kararından duyulan rahatsızlığın ifade edilmesinden geliyordu.

Bu minvalde, Türkiye Trump’ı Rakka’da IŞİD’e karşı yapılacak operasyonun PYD/YPG ile “ortak” yapılması kararından vazgeçirmeye çalışmaktı.

Bu ziyarete önem verilmesinin göstergelerinden en önemlisi de günler öncesinden (5 Mayıs) Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın “öncü heyet” olarak ABD’ye gitmeleriydi. Bu heyete bir de Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın ilâve edilmesi ziyarete verilen önemi gösteriyordu.

Türk heyeti ABD’de iken Türkiye’nin terör örgütü olarak kabul ettiği PYD’ye ağır silâhların verilmesi kararının imzalanması, ABD’nin bölgeye bakışını gösteriyordu.

ABD’nin, Türkiye yerine YPG ile operasyon yapması, akıllara Kuzey Irak’ta bağımsızlık referandumunu ve Kuzey Suriye’de oluşturulacak Kürt bölgesiyle “Kürt koridoru” açılmasını getiriyor.

* * *

SORU ve ÜNLEM İŞARETİ!

Göreve geldiği günden itibaren ABD’de yargısı ile yıldızları barışmayan Trump ile, sıkıntılı bir günde yapılan 20 dakika baş başa ve 2 saati aşkın heyetler halindeki görüşmeden çıkan sonuç Türkiye’nin istediğini almadığı şeklindeydi.

ABD, çok önceden yaptığı “PYD-YPG tercihini”, Türkiye’nin ikaz ve tekliflerine rağmen değiştirmedi. Kaldı ki, Trump PKK ve IŞİD’le mücadeleye desteğini ifade ederken, YPG’ye verilen silâhlara temas dahi etmedi. “Gerekirse son noktayı koyarız” denilerek ABD’ye gidilirken, gelinen noktayı virgül değil, belki ünlem ve soru işaretleriyle ifade ederek değerlendirenler var.

Özellikle Rakka operasyonunda Türkiye’nin oyun dışına itilmesi günlerdir yapılan diplomatik temaslar ve çalışmaların netice vermediğini göstermiş oldu.

* * *

ABD’NİN SAMİMİYETİ

Netice itibariyle Türkiye ABD’yi ne ikna edebildi, ne de istediğini alabildi.

YPG’ye ağır silâh kararını imzalamasından sonra Türkiye’den giden tepkiler üzerine ABD’li yetkililer “Türkiye’nin endişelerini anlıyoruz, gidermeye çalışacağız” türü açıklamalar yaptı. “Asıl belirleyici olan Trump ile yapacağımız görüşmedir” diyen Erdoğan, ikili görüşmeden sonra yaptığı açıklamada Türkiye’nin YPG ve Rakka ile ilgili düşüncesini açık ve net şekilde söyledi, ama değişen bir şey olmadı.

Trump sadece YPG’nin Türkiye’ye karşı saldırı yapmayacağı ile ilgili “güvence” verdi. Zaten Türkiye’de bu güvenceyi kabul etmediğini “angajman kuralları”ndan bahsetmesiyle gösterdi.

Erdoğan, Trump’la görüşürken, Trump’ın özel temsilcisinin Kobani’de YPG’lilerle toplantı halinde olması da kararın günler öncesinden verildiğini gösterdi.

Suriye konusunda “Kapımızı çalacaklarına inanıyorum” diyen Erdoğan’ın daha önce de “tehdit olursa Türkiye bir gece ansızın Suriye’ye girebilir” demişti.

Bundan sonra neler olacak, gelip kapımızı çalacaklar mı, yoksa Türkiye’nin terör örgütü olarak kabul ettiği YPG ile yollarına devam edecekler mi? Rakka operasyonu öncesi ve sonrasında yaşayıp göreceğiz. 

Okunma Sayısı: 3752
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Özcan Erkiş

    20.5.2017 10:54:18

    Sayın Kara, yazınız bana Nasreddin Hoca'nın "Ye kürü ye"fıkrasını hatırlattı. Harici diplomasiyi, beden dili yahut kılık kıyafet veya el-kol hareketleri üzerinden okumak son dönemlerin modası oldu. Boş, mânâsız ve dahi faydasız bir okuma. ABD'de Trump'ın azlinin ciddi ciddi konuşulduğu bir dönemde biz, Trump 'ın 'kravatından' bahsediyoruz. Ortadoğu'da ne masada ne sahada yok sayılan bir Türkiye gerçeği varken abesle iştigal, harici diplomasi değildir. Hani Ortadoğu'da "bizden habersiz yaprak kımıldazdı?" Amerika, Rusya, İran, Suud vs. ülkeler ittifak halinde menfaatlerini konuşurken, biz, dahilde hamasi nutuk, hariçte rest çekme ile meşgulüz. Bu arada "atı alan Üsküdar'ı geçiyor!" Dış siyaset buysa, Allah akıl, fikir, iz'an, basiret versin!..Hatalı işlerden doğru neticeler çıkmaz.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı