Buna karşılık iktidar kanadı bu eleştiriyi kabul etmiyor, şiddetle karşı çıkıyordu. Bir süre sonra, Başbakan Yıldırım, değişikliğin ‘tek adam’ getireceğini ifade edenlere “Tek adam diyorlar... Başka ne olacak! Elbet tek olacak. Ama tek adam dediğiniz milletin oylarıyla gelecek, milletin oylarıyla gidecek” demişti.

Yıldırım “tek adam”la ilgili sözlerini sürdürmeye devam ediyor. “Evet, tek adam olacak, ama patron 80 milyon millet olacak” diye meydanlar da halka sesleniyor.

Yıldırım bunları söylerken, Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Böyle bir sistemde kim tek adamlığa cür’et edebilir? Diyelim ki, cumhurbaşkanı nefsine yenildi, yoldan çıktı, gerçekten tek adamlık yapmaya kalktı. Her şeyden önce bu kişinin yakasına millet yapışır” diyerek “tek adam” meselesine yorum getiriyor.

İşte o zaman şu soru akla geliyor. Cumhurbaşkanı seçilen kişi 5 yıllığına seçileceği için 5 yıl içinde millet nasıl itiraz edebilir? Erdoğan’ın ifade ettiği gibi “nefsine yenik düşüp, yoldan çıkacak” cumhurbaşkanının yakasına yapışmaya kim cür’et edebilir?

***

DİL SÜRÇMESİ Mİ, GAF MI?

Referandum kampanyaları devam ederken gerek mitinglerde gerekse konuşmalarda savunduğu fikrin aksine şeyler söylenmesi bazen büyütülürken, bazıları da görmezden geliniyor.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Yeni sistemle birlikte başbakan ile cumhurbaşkanın farklı partilerden olması durumunda asıl kavganın o zaman çıkacağını” söylemesi meydanlarda çokça eleştiriliyor. Kılıçdaroğlu “aslında ne demek istediği”ni anlatmaya çalışsa da bu ifadesi kampanya malzemesi yapılmaya devam ediyor.

Bu arada da, Binali Yıldırım’ın Karabük meydanında konuşurken, “Kandil ‘hayır çıkarsa biz bittik diyorlar” demesi üzerinde miting meydanında sessizlik olurken, “Hayır çıkarsa biz bittik demiyorlar da evet çıkarsa biz bittik diyorlar” diyerek sözünü düzeltmesi çok fazla eleştirilmedi ya da görmezlikten gelindi.

Gaf ya da dil sürçmesi olarak kabul edeceğimiz böyle durumlar olurken, CHP İl Başkanının “Böyle güzel bir gün “Evet’in habercisidir” sözü üzerinden haberleştirenler, Yıldırım’ın sözlerini görmezden geliyorlar. Tıpkı, İçişleri Bakanı kürsüye dâvet edilirken söylenen sözler gibi…

Bunlar yorucu programlar dolayısıyla yapılmış dil sürçmeleri olarak kabul edilebilecekken, malzeme konusu yapılması hayli dikkat çekici… Oysa, bunlar herkesin, her insanoğlunun başına gelebilecek şeyler.

***

“DAHA BİR ARABA YAPAMADIK!”

AKP İstanbul Milletvekili Ahmet Hamdi Çamlı, özel bir televizyon kanalında, “Adamlar (Almanlar) otomobil yapmayı geçmiş, koltuk ısıtmanın yanında soğutmasını yapmış. Uzaktan farları yanık araba görünce kısa farlara geçen araba yapmış. Biz daha bir araba yapamadık Kılıçdaroğlu! Daha bir araba yapamadık. Utanmıyor muyuz?” deyince sosyal medyada günün konusu oldu.

Çamlı, aslında burada CHP’yi eleştireyim derken, hükümeti eleştirmiş oldu. Çünkü 15 yıldır iktidarda olan AKP…

Bu eleştiriden sonra Kılıçdaroğlu araba yapmanın yollarını bulmaya çalışır mı, onu da bilemiyoruz tabiî…

***

ESAS OLAN MİLLETİN İRADESİ!

Referandum kampanyasında en çok duyduğumuz şey, “Terör örgütleri ve ona destek veren partiler ‘hayır’ diyor. Hayır diyenler bunlarla beraber” türü propagandalar olurken, Barzani’nin partisinin Türkiye’deki temsilcilerinin ve HDP’li bir vekilin “evet” diyeceğini açıklaması üzerine karşı bir propaganda yapılıyor.

MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin idam konusunda “Topu çevirmeyin. İdamı getirin destekleyelim” derken, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Barzani’nin, Türkiye ziyaretinde üst düzeyde karşılanırken, havalimanına bu bölgenin bayrağının asılmasını “Skandaldır, aymazlıktır, rezalettir” diyerek sert şekilde eleştirmişti. “Bizi değil Barzani’yi mi tercih ediyorsunuz” diye sormuş sosyal medyada uzunca bir metinle cevap vermişti.

Böyle sert şekilde eleştirdiği Barzani’nin Türkiye’de temsilcilerinin de “evet” yönünde oy kullanacaklarını açıklamasının hatırlatılmasına Bahçeli, “Almanya ‘Hayır oyu vereceğim’ diyorsa, Barzani de ‘evet’ versin. Ben milletimin iradesini esas alırım. Yani CHP’nin hayırını bir başkasının evetini dikkate almak durumundayım” diye cevap vermiş.

Doğru, milletin iradesi esas alınmalı… O zaman kutuplaştırıcı ve ötekileştirici üslûpla bir tarafı yaftalayanlara da bir söz söylenmeli…