İkili görüşmelerde Türkiye ile Rusya’nın domates ve vize konusu dışındaki bütün kısıtlamaları kaldırıldığı açıklandı. Domates ile kısıtlamanın kaldırılmamasıyla ilgili olarak Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in “Çoci’den selâm ve sevgiler”, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın da “Büyüksün” yazarak domates fotoğrafları paylaşmaları Rusya görüşmelerinden en çok akılda kalan oldu. Görüşmeye domates damga vurdu” desek yerinde bir tesbit yapmış oluruz.

Domates ünlü olurken, vatandaşa yansıması ise acı oluyor. Zira Rusya’ya satılamayan domates iç piyasada fahiş fiyatla satılıyor. Oysa dışarıya satılamayan domatesin iç piyasada vatandaşa ucuz satılması gerekiyor.

Domates fiyatlarının yüksek olması muhalefet tarafından eleştirilirken, bazı televizyon kanallarının domates fiyatları üzerinden yaptığı atışmada ibretlikti.

Bir haber spikeri “Vatandaş menemen yiyemiyor” derken, hükümete yakın bir televizyondaki spiker ise “Vatandaş menemen yiyemiyorsa ver mehteri” diyerek menemen yenilememesine ve domates fiyatlarındaki yüksekliğe çareyi bulmuş!

Bu spikerin “Menemen yiyemiyorsan portakal yesin” diyerek ince gönderme yapması ise televizyonculuk tarihine ibretlik bir atışma olarak geçti.

* *  *

YANLIŞ, YANLIŞTIR

Rusya dönüşü gazetecilerin sorularını da cevaplandıran Tayyip Erdoğan’ın Kılıçdaroğlu’nu eleştirirken söylediği cümleler  de ilginç…

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini gündeme geldiği andan itibaren Cumhurbaşkanının aynı zamanda bir partinin genel başkanı olmasının “tarafsızlığı”nı gölgeleyeceği, hatta tarafsız olamayacağı ile ilgili muhalefetin eleştiriler yapılageldi.

Referandumdan sonra Erdoğan’ın AKP’ye katılmasından sonra da bu eleştiriler devam ediyor. Kılıçdaroğlu bunu sık sık yaptığı için gazeteciler Erdoğan’a, “partili cumhurbaşkanı”nı eleştirilerini sormuşlar. “Türkiye’yi ana muhalefet yoksunu bir ülke haline getiriyor” diyen Erdoğan “Gazi Mustafa Kemal de partisinin başındaydı” diyerek bir taraftan yeni sistemi savunmuş bir taraftan da Kılıçdaroğlu’nu eleştirmiş.

Erdoğan, yeni sistemi böyle savunuyor, ama o dönemde tek parti iktidarı vardı ve çok partili hayata henüz geçilmemişti. Ve bu durum yanlıştı. Yanlış olduğu bilindiği için 1946’da bu yanlış sistemden vazgeçilmişti. Millet, 1950’de büyük bir oy farkıyla Demokrat Parti’ye destek vererek bu yanlışlığı bitirmişti.

Bu tartışmayı görünce insanın aklına “Bir yanlış bir yanlışla izah edilmez” sözünü hatırlatıyor.

* * *

VÜCUT DİLİ NE SÖYLÜYOR

Partili cumhurbaşkanlığına geçtiğimiz şu günlerde hem AKP yönetiminde hem de Bakanlar Kurulu’nda geniş çaplı değişiklik olacağına artık kesin gözüyle bakılırken, Binali Yıldırım kabinesi ve ekibinin ne kadar değiştirileceği ile ilgili tahminler yapılmaya başladı.

Cumhurbaşkanı’na Rusya dönüşünde 21 Mayıs’taki AKP’nin Olağanüstü Kongresi’nden sonra parti teşkilâtlarında değişim olup olmayacağına ilişkin sorulara muhatap olan Erdoğan, “Görevden alınacak belediye başkanları olacak mı?” sorusuna sözlü cevap vermemiş, ama ellerini iki yana doğru açarak vücut diliyle cevap vermeyi tercih etmiş. Bu durum da “birçok belediye başkanının uykularını kaçıran cevap” şeklinde izah ediliyor.

Önümüzdeki günler AKP’de taşlar yeniden döşenirken, nasıl bir tablo ortaya çıkacağını da önümüzdeki günler gösterecek.

Dur bakalım ne olacak?

* * *

NOKTA

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, “Çift haneli enflasyon kabul edilebilir değil” demiş. Doğru da demiş. Millet de kabul etmiyor, ama ne yapsın ki yüzde 12’lere dayanan enflasyonda yani hayat pahalılığı ile yaşamak zorunda kalıyor.

Şikâyeti halk yapar, çözümü ülkeyi yönetenler getirir. “Kabul etmiyorum” demekle işin içinden çıkılamaz. Çare bulmak gerekir…