"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Merkez sağda bütünleşme beklerken…

Mehmet KARA
30 Ağustos 2020, Pazar
Türkiye’de merkez sağda birleşme ve bütünleşme ihtiyacı hissedilirken, yeni yeni partiler Türk siyasetine katılıyor. Şu anda Türkiye’de 93 siyasî parti var, fakat ülke çapında teşkilâtlanamadığı ve seçime katılma hakları olmadığı için birçoğunun ismini dahi bilmiyoruz. Geçtiğimiz hafta içinde bu partilere yeni bir tane daha eklendi.

DYP’li hükümetlerde Devlet ve Sağlık Bakanlığı yapan Rifat Serdaroğlu’nun başkanlığında kurulan yeni partinin adı Doğru Parti… 

Türkiye’de merkez sağın ana gövdesi Demokrat Parti’dir. 7 Ocak 1946’da kurulan DP’nin, 14 Mayıs 1950 tarihinde iktidara gelmesi tek parti dönemini sona erdirdiği için bu gün “demokrasi bayramı” olarak tarihe geçmiştir. 

Merhum Adnan Menderes’in DP’nin ilk kongresindeki sözleri bu misyonun amacını göstermesi açısından önemlidir. “Devlet partisi, devlet kılıcını kuşanmış, hükümet arabasına binmiş, cansız ve idealsiz bir kadrodan ibaret kalmıştır. Memleketin yürüttüğü demokrasi yolunda hürriyeti sevenlerin hizmeti büyük olmuştur. Demokrasi dâvâsında partimizin yolu açık ve milletimizin bahtı aydınlık olsun…” diyerek yola çıkan bu misyonun ülkede başta ezanın aslına çevirmesinden başlayan demokrasi ve hürriyetler konusunda hizmetleri asla unutulmaz. Bunun yanında Demokratların kalkınma alanında yaptığı hizmetlerin, tarihe kara leke olarak geçen 27 Mayıs 1960 kanlı darbesi ile, önü kesilmek istenmiş, ancak ondan sonra kurulan AP ve DYP ile hem hürriyetler hem de kalkınma alanında ülkeye büyük hizmetler yapılmıştır. 

Tek parti iktidarına son veren DP kurulduğu andan itibaren şunları yapmıştır: Köylüye insan olduğunu hissettirdi. İnanç hürriyetini sağladı. Ezanı aslına çevirdi. 5 Temmuz 1950 Çarşamba günü radyodan dinî program yayın yasağı kaldırıldı, 7 Temmuz Cuma günü ise Ankara Radyosu’ndan Kur’ân-ı Kerîm’in İsra Sûresi yayınlandı. Demokrasinin kurallarını oturttu. Din dersini okullarda okutmaya başladı. Evrensel değerleri hayata geçirirken dini siyasetlerine alet etmeden, dine hizmet etme yolunu tercih etti. Türkiye’yi barajlara, yollara kavuşturdu. Bir kalkınma hamlesi başlattı. Türkiye’yi tek parti zihniyetinden kurtardı. Yani halk ne istiyorsa onu yaptı.

***

MİSYONUN KISA TARİHİ

Bu misyonun tarihini özetlemek ve genç kuşaklara hatırlatmak için kısa bir özet aktaralım: Bu tarihi bilirsek, demokrasi ve hürriyetler için verilen mücadeleyi ve bu değerlerin kıymetini çok daha iyi anlarız. 

Ne de olsa geçmişini bilmeyen, geleceğini plânlayamaz…

1946’da kurulan DP, 1960 darbesinden sonra kapatılmasının ardından “Demokrat misyon” Adalet Partisi ismiyle devam etti. 1980 askerî darbesinden sonra AP’de kapatıldı. Yerine kurulan Büyük Türkiye Partisi seçimlere sokulmadı. 23 Haziran 1983 tarihinde Doğru Yol Partisi kuruldu. 1987 yılında siyasî yasaklar kaldırıldı. Merhum Demirel partinin genel başkanlığına seçildi. 1991 yılında da DYP iktidara geldi. Ardından Demirel’in cumhurbaşkanı seçilmesiyle Tansu Çiller, Mehmet Ağar, Süleyman Soylu, Namık Kemal Zeybek partinin genel başkanlık görevlerini sürdürdüler. 2007 tarihinde Anavatan Partisi ile birleşen DYP şu anda Demokrat Parti ismiyle siyasî hayatını sürdürüyor. 

İl başkanlığı ve Genel İdare Kurulu üyeliği yapan ve 6 Mayıs 2012 tarihinde yapılan Demok- rat Parti 8. Olağanüstü Büyük Kongresi’nde Genel Başkanlığa seçilen Gültekin Uysal, 8 yıldır partinin genel başkanlık görevini yürütüyor.

***

İHTİYAÇ OLDUĞUNU SÖYLEYENLER GÖREVE

1960, 1971, 1980 darbeleri ve 28 Şubat postmodern darbesi ile önü kesilen bu misyona ihtiyaç her zaman dile getiriliyor ve hissediliyor. Şu anda siyasî partiler arasında DYP, AP gibi partiler yer alırken, bu partilerin arasında bir de Doğru Parti siyasî hayata katıldı.

Bu misyona ihtiyaç olduğu bu siyasî partilerin varlığından anlaşılıyor. Peki, neden bu partiler tek çatı altında siyaset yapamıyor? Neden arzu edilen bütünleşme bir türlü gerçekleştirilemiyor? Bu partilerde siyaset yapanlar, bu sorulara nasıl cevap veriyorlar? Bütün hesaplarını bir kenara bırakıp Türk siyasetinde ihtiyacı hissedilen bu misyonu ayağa kaldırmak için bu partilerin ellerini taşın altına sokmaları gerekmez mi?

Merkez sağda bütünleşme beklenirken bu misyonda siyaset yaptığını söyleyenler arasında bir dağınıklık gözleniyor. 

DP’nin bu yıl içinde kongresini yapması bekleniyor. DP, AP ve DYP’de siyaset yapan, zamanında bakanlık görevlerini yürüten “büyüklerin”, ağabeylerin, akîl insanların bir araya gelip bu dağınıklığa son vermeleri bir “görev” olarak önlerinde duruyor. 

Demokrat misyon fikrini savunanların, yıllardır özlemini çektiğini söyleyenlerden de bu beklenir…

Türk tipi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin hayata geçmesinin üzerinden iki yıldan fazla zaman geçmişken, bu sistemin Türkiye’ye uygun olmadığı görülüyor. Bunun için her türlü “fedakârlık” yapılarak bu birleşme ve bütünleşmenin sağlanması Türk siyasetine yeni bir ufuk açacaktır. 

***

İBRET!

1960 tarihinde ülkeye bütün alanlarda büyük hizmetleri olan DP, 1960 darbesi ile iktidardan uzaklaştırılmış. 

Başbakan Adnan Menderes ile Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan ise idam edilmişlerdi.

İbret-i âlem için, 1960 darbesinden hemen sonra yayınlanan gazetelerin manşetlerini taramak suretiyle bu konuda bir araştırma yapıp, doktora tezi olarak yayınlayan İrfan Neziroğlu’nın notlarından bazılarını aktaralım ki, Türkiye’nin nereden nereye geldiğini görelim.

“Bayram sevinci: İstanbul bayraklarla donandı.” (Hürriyet, 27 Mayıs 1960) 

“Hürriyet hareketi”, “Millî İnkılâp” (Hürriyet, 29-30 Mayıs 1960) 

“Türkün vakarına yakışan bir ihtilâl” (Cumhuriyet, 28 Mayıs 1960)

“Mustafa Kemal ihtilâlinin devamı” (Cumhuriyet, 5 Haziran 1960) 

Sonrasında da aynı gazeteler ihtilâli haklı çıkarmak için olmadık yalanlara başvurup halkı kandırmaya yeltenmişlerdi. 

“Şehit cesetleri kıyılıp hayvan yemi mi yapıldı?” (Cumhuriyet, 4 Haziran 1960)

“Buzhanelerden toplu olarak cesetler çıktı…” (Milliyet, 2 Haziran 1960)

27 Mayıs kanlı darbesi 20 yılı aşkın bir süre “Hürriyet ve demokrasi bayramı olarak!” kara bir mizah örneği olarak kutlanmıştı. Darbe yapmanın, bir ülkenin başbakanını asmanın neresi “demokrasi” ise… 

Darbe yapmanın hürriyet getirmekle ne alâkası varsa… 

Okunma Sayısı: 2382
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı