21 Nisan’da AKP’ye üye olan, ardından 20 Nisan’da AKP kongresinde genel başkan olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ilk önce partisinin Merkez Yönetim Kurulu’nu belirledi. Bugünlerde Bakanlar Kurulunda da değişiklik yapılmasına kesin gözüyle bakılıyor.

Erdoğan bu haftada AKP Genel Başkanı olarak partisinin grubunda konuştu. Ve dikkat çeken bir çıkış yaptı. Metal yorgunluğu diye bir cümle ortaya attı. 

“Bu yıl sonuna kadar bir defa il teşkilâtlarımız, ilçe teşkilâtlarımız, belde teşkilâtlarımızı güncelleyeceğiz, yeniden gözden geçireceğiz. Çünkü ortada bir metal yorgunluğu var, bunu aşmamız lâzım” diyen Erdoğan, siyasî literatüre bu ifadeyi sokmuş oldu.

Yerel Yönetimlerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Erol Kaya, bu ifade üzerine “Siyaseten 2001, belediyecilik acısından 1994 ruhuna geri dönmeliyiz” diye bir açıklama yaptı. (Yeni Akit, 1.6.2017)

Bu sözlere, “AKP’nin belediyecilikte ve ülke yönetiminde ruhunu kaybettiği, bu ruhu tekrar aramaya başladığı” gibi farklı yorumlar yapılabilir. Kaya’nın bahsettiği 1994 ruhunun şu andaki temsilcisi Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun “metal yorgunluğu” ile ilgili ifadeleri dikkat çekici. “Metal yorgunluğunun farkına varılmış olması sevindirici bir durumdur. Ancak metal yorgunluğu demek, artık o metalin kullanılamaz hale gelmesi demektir. Eğer o metal değiştirilmezse, zihniyet değiştirilmezse, zihinlerdeki metal yorgunluğu giderilmezse, sadece kadrolarda yapılan birtakım değişiklikler ile çözülmez” diyor SP genel Başkanı…

AKP’de kadro değişikliklerinden sonra metal yorgunluğu giderilir mi, yoksa Karamollaoğlu’nun dediği gibi bunlar kadro değişikliği ile değil, zihniyet değişikliği mi olur? İşte, bu soruların cevabı merak ediliyor.

*** 

ZEYTİNLİK ATIŞMASI

Meclis Sanayi, Ticaret, Enerji, Bilim ve Teknoloji Komisyonu’nda Üretim Reformu Paketi görüşülürken, zeytin alanlarıyla ilgili mesele gündeme getirilince, Denizli Milletvekili Kâzım Arslan, şarkıcı Tarkan’ın, sosyal medyadaki “Bir ülkenin en büyük nimeti, değeri onun doğasıdır. Zeytin ağaçları Anadolu’nun hazinesidir, belleğidir. Rant için zeytin ağaçlarına kıymayın” paylaşımını gündeme getirmiş. 

Önce “Tarkan’ın burada ne işi var, niye karıştırıyorsunuz” cevabını veren Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, ardından da “Tarkan’ın zeytinlikleri mi varmış, ne yapacakmış zeytinlikleri? Tarkan’ın şarkılarını seviyoruz. Tarkan şarkılarını söylesin” demiş.

Bakan twiti dikkat almamış gibi gözükse de, hem partisinden hem de muhalefetten gelen tepkiler neticesinde geri adım atılırken, ilgili maddede yapılan değişiklikle ‘konut, turistik ve konaklama tesisleri’ zeytinlik alanları dışında tutulmuş. 

Tasarıdaki zeytinlik alanlarla ilgili maddelerde geri adım atıldı atılmasına da başka bir maddeye istinaden zeytin ağaçlarına kıyılıp kıyılmayacağını da göreceğiz. Şimdilik durum böyle görünse de bu işin altından başka bit yenikleri de çıkabilir. Demek ki, yerinde ve milletin hayrına olacak sanatçı duyarlılığını da yabana atmamak lâzımmış!

***

RUSYA İLE İLİŞKİLERİMİZ SEMBOLÜ

2015 yılının son ayında Rus uçağının Türk hava sahasını ihlâlinden sonra düşürülmesi iki ülke arasındaki ilişkileri bitme noktasına getirilmişti. Ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Putin’e yazdığı mektup buzları eritmeye başlamıştı.

Karşılıklı en üst düzey ziyaretler neticesinde iki ülke arasındaki ticarî, ekonomik ve siyasî ilişkilerde ilerlemeler olsa da bir konuda Rusya ayak sürüyor.

Rusya, Türkiye’nin ürettiği domatesi bir türlü almaya yanaşmıyor. Türkiye’den domates alımına yönelik yasağın en az üç yıl devam edeceği söyleniyor.

Başbakan Binali Yıldırım, Rusya Başbakanı Dmitriy Medvedev ile görüşmesinin de önemli gündemlerinden birisi domates olmalı ki, “Domates, ilişkilerimizin sembolü oldu. Domates dışında her alanda ciddî ilerlemeler kaydedildi. Domates konusunda hassasiyetimizi Rusya’ya ilettik” deme gereği duydu Yıldırım… 

İnsanın aklına şu soru takılıyor. Domates acaba başka şeylerin gölgelenmesi için mi ortaya atılıyor.