AKP’deki “üç dönem kuralı” dolayısıyla seçimlerde aday olamayan Burhan Kuzu seçim sonuçlarının açıklanmasından sonra sosyal paylaşım sitesi twitter de paylaştığı yorumlar gerçekten de hayret edilecek cinsten.

Kuzu şunları yazdı:

“Bu ülkeyi bu muhalefete teslim etmek uçuruma atmak demektir dedim. Millet Ülkeyi uçuruma atmayı tercih etti. Hayırlı olsun... Koalisyonlar Allah’ın belâsı dedim; Millet koalisyonu tercih etti. Hayırlı olsun… Evet seçim bitti Millet kararını verdi. Ya istikrar ya kaos dedim; Millet kaosu seçti hayırlı olsun…”

Demokrasiye ve millî iradeye bakış açışını gösteren Burhan Kuzu’nun bu cümlelerine ne yorum yapılabilir ki? En iyisi bu yorumu millete bırakalım.

Koalisyon denince akla hemen onun adı gelir!

Seçim neticelerine göre tek başına iktidar çıkmadı. Türkiye’nin önünde üç seçenek var. Bunlar azınlık hükümeti, koalisyon veya erken genel seçim. Şu anda azınlık hükümeti pek gündemde yok. Koalisyon zorlanacak. Birkaç alternatif var. Milletvekillerinin yemin etmesi ve Meclis başkanı seçiminden sonra hükümet görüşmeleri de başlayacak. 

Tek başına iktidar çıkmayınca, koalisyon kurulma çalışmalarında ilk akla gelen Deniz Baykal oldu.

En yaşlı üye sıfatıyla Meclis’e geçici başkanlık edecek olan Baykal, sürpriz bir şekilde Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüştü. Görüşme talebi Saray’dan gelmiş. Baykal, Saray yerine Dışişleri Konutu’nda görüşme istemiş. İki saat süren görüşmede koalisyon seçeneklerinin de gündeme geldiği sonradan ortaya çıktı.

Şimdi en yaşlı üye sıfatı olan Baykal 1974 yılında da “en genç milletvekili” olarak CHP-MSP koalisyon görüşmelerini yürüten heyetin içinde yer almış. Kurulan hükümette 36 yaşında en genç bakan olmuştu. Şimdi de AKP-CHP koalisyon görüşmelerinde bulunur mu bilemeyiz, ama Baykal’ın böyle kritik dönemlerde ortaya çıkması tarihi tekerrür ettirir mi, onu da biraz daha bekleyip göreceğiz.

12 yıl önce de Erdoğan’la “kritik bir görüşme” yapan Baykal’ın Erdoğan’ın siyasî yasağının kalkmasında da önemli bir rol oynadığını buraya not düşelim. Tıpkı reklâmda söylendiği gibi koalisyon denince akla hemen onun adı geliyor!

Polemikte gelinen nokta!

AKP’deki üç dönem kurula dolayısıyla milletvekili seçilemeyen kişilerden birisi de Bülent Arınç. Arınç’ı, “Yüzde 50 bize nefretle bakıyor”, “Çok güzel saraylar yaptık, ama adaleti sağlayamadık”, “maneviyatta sınıfta kaldık” gibi cümlelerle hatırlayacağız.

Hatırlayacağımız bir başka şeyde seçimler öncesinde Melih Gökçek ile girdiği polemikti. Arınç, Erdoğan’ın bazı söz ve davranışlarına tepki gösterince Melih Gökçek Erdoğan’ı savunmuş ve Arınç’ı istifaya çağırmıştı. Arınç ise Gökçek’e çok sert ifadelerle cevap vermiş, Gökçek’in “Ankara’yı parsel parsel sattığı”nı söylemişti.

Seçim bitti 8 Haziran gelip çattığında “Gökçek ile ilgili 100 konuyu 8 Haziran’dan itibaren konuşmak isterim” sözleri Arınç’a hatırlatıldı. Arınç, “Bugün 8 Haziran… 8 Haziran sonrası değil” diye ileri bir tarihi işaret ederken, Gökçek aynı gün sosyal paylaşım sitesinden, “Elinde bir şey olup savcılığa gitmeyen namerttir” diyerek rest çekti.

Bakalım adeta kan dâvâsına dönüşen bu polemik nerelere gidecek?

İstifaya kabul, göreve devam...

Başbakan Ahmet Davutoğlu Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na çıkarak hem kendisinin hem de bakanlar kurulunun istifasını Erdoğan’a sundu. Erdoğan, yeni hükümet kurulana kadar bakanlar kurulundan göreve devam etmesini istedi.

İstifa eden birisi görevini nasıl sürdüreceği bana hep tuhaf gelmiştir. Küçük bir işletme düşünün, oradan istifa eden birisine sen biraz daha çalış denilse, verim alınabilir mi?

Tıpkı böyle… İstifa etmiş bir hükümet nasıl icraat yapacak? Bu icraatlarının denetimini kim yapacak? Milletvekili dahi olamayan bakanlar var çünkü. Bir şey olacağından değil, ama tuhaf geliyor işte…

Teamül gereği böyle bir yöntem yapılıyor, ama size de tuhaf gelmiyor mu?