"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Millet mi, “sağlam irade” mi?

Mehmet KARA
12 Ocak 2015, Pazartesi
17 Aralık soruşturmasından sonra görevlerinden istifa eden Bayraktar, Bağış, Çağlayan ve Güler hakkında komisyon oylamasının yapılacağı gün “bazı” gazetelerde tam sayfa bir ilân yayınlanmıştı.

“Sivil Dayanışma Platformu” adıyla verilen ilân da dikkat çeken bir cümle gözlerden kaçmayacak kadar dikkat çekiciydi.

Meclis Soruşturma Komisyonu’nda bulunan milletvekillerine baskı, hatta tehdit sayılabilecek ifadeler olarak bir anlamı yüklenmişti.

Başta bu ilânda yer alan başta Gazetemizin İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular başta olmak üzere Prof. Dr. Suat Yıldırım, Dr. Faruk Tuncer gibi isimler sonradan açıklama yaparak böyle bir “desteğin” olmadığını açıklamışlardı. “Sağlam irade” başlıklı bu ilânı kimlerin hazırladığı, ya da kimler tarafından hazırlatıldığı dahi öğrenilebilmiş değil. İlân bir bakıma işe yaradı ve “sağlam irade”nin istediği sonuç çıktı!

İlânda Anayasa Mahkemesi’nin aklanma yeri olmadığı ve milletin vicdanında aklanılması gerektiği vurgulanırken, akıllara o zaman mahkemelerin neden var olduğu sorusu gelmişti.

İlândaki tehdit kokan şu cümle ise demokrasimiz açısından fevkalâde yanlıştı. “Siyasî kariyerlerini ve kazanımlarını ‘sağlam irade’nin gölgesine borçlu olanların küçük hesapları büyük Türkiye yürüyüşünü durdurmaya yetmeyecektir…”

Oysa siyasetçileri seçen millettir. Milletvekilinin milletten başka hesap vereceği yer de yoktur, olmamalıdır da… Vekillerin başka da kimseye borcu olmamalıdır. Milletvekili hür olmadıkça da böyle “gölgeye borç”tan bahsedilmeye devam edecektir.

Bu durum bir kez daha gösterdi ki,  Siyasî Partiler ve Seçim Kanunu değişmeli ve demokratik hale getirilmelidir. Yoksa millet önüne konulana yani, vekil genel başkanın belirlediği listeye oy vermek durumunda kalmaya devam eder. Ve böyle sıkıntılar devam edip gider.

Burada şunu sormak lâzım:

“Sağlam irade kim?” sorusunun cevabı net olarak ortada. Ancak neden direkt ismini yazmadılar da böyle bir sıfat yakıştırdılar onu da anlamak mümkün değil...

* * *

“DARBECİ Mİ, ÖZGÜRLÜKÇÜ MÜ” KARAR VERİN ARTIK!

Hafta içinde önemli bir karar da Anayasa Mahkemesi’nden çıktı. Anayasa Mahkemesi BBP, SP, DSP ve CHP’li Umut Oran’ın yüzde 10’luk seçim barajının kaldırılmasıyla ilgili bireysel başvurularını karar bağladı.

AYM’nin 14 üyesi, Mahkeme’nin Kuruluş Kanunu’na göre yasama işlemleri aleyhine doğrudan bireysel başvuru yapılamayacağını kararına varırken, 2 üye barajın seçmen iradesinin temsilini engellediği, seçmenler ve partiler açısından hak ihlâli oluşturduğunu savundular ve kararlarını “başvurunun reddine” şeklinde verdiler.

Bu karardan sonra önümüzdeki seçimlerde de yüzde 10’luk seçim barajı devam edecek ve milletin iradesi tam olarak sandığa yine yansımayacak. Yüzde 9.9 olan bir parti bir milletvekili dahi çıkaramayacak, maddî imkânlardan yararlanamayacak.

Şunu burada söyleyelim. Bu sorunu mahkemenin çözmesi demokratik olarak normal değil… Ancak siyaset kurumu bunu değişik gerekçelerle gündeme almayınca böyle bir başvuru yapmak durumunda kalındı. Yani asıl görev parlamentonun… Ama yıllardır konuşulur, ama 12 Eylül ihtilâli ürünü anayasasının hükümleri ve ona göre çıkarılan kanunlar bir türlü değişmez.

Anayasa Mahkemesi’ne yapılan bireysel başvurunun görüşüleceğinin açıklanmasından sonra hem mahkeme hem de başkanı hakkında söylenmeyen söz kalmamıştı.

“Darbeci”, “vesayetin son kalesi”, “Dış güçlerin umudu” ve daha neler neler…

Dört eski bakanın Yüce Divan’a gönderilmesi konusunda da aynı yorumlar yapılmamış mıydı? “Anayasa Mahkemesi’ne değil, millete güveniyoruz, AYM değil millet aklar” diye en üst perdeden konuşulmadı mı?

AYM’nin yüzde 10’luk seçim barajından sonra bütün bu sözler unutuldu ve Anayasa Mahkemesi birden aklandı, paklandı.

Hem 17 üyenin 10’u Abdullah Gül, 1 üyesini Erdoğan, 2 üye Meclis tarafından atanmadı mı? Atanılan üyelere zaman zaman özgürlükçü zaman zaman da darbeci mi oluyor. Gerçekten anlamak mümkün değil.

EE artık bir karar verin; Anayasa Mahkemesi özgürlükçü mü, darbeci mi? Konjonktüre göre konuşmayın artık…

* * *

OLMADI, GÖLGE KABİNE DE YER ALIRSINIZ!

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, 70’e yakın milletvekili gibi AKP’de üç dönem kuruluna göre 7 Haziran’da yapılacak seçimlerde aday olamayacak. 5 dönemdir parlamentoda milletvekili olan Arınç (Refah ve Fazilet Partilerinde de vekildi) “O (Tayyip Erdoğan) cumhurbaşkanı oldu, biz kaldık” demiş. Arınç, Haziran’dan sonra da Bursa’ya artık misafir olarak gideceğini de söylemiş. (Vatan, 10.1.15)

Arınç bunları konuşunca aklımıza Erdoğan’ın 19 Aralık’ta Bakanlar Kurulu’na başkanlık edeceği geldi. Malûm Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda 4 olan başkanlık sayısını 13’e çıkarıyor. Başkanlık isimleri de ilginç. Tıpkı kabinedeki bakanlıklara benzer dış ilişkiler, ekonomi, iç güvenlik, savunma, enerji, sosyal işler ve yatırım izleme başkanlıkları kurulacakmış…

Şu anda kabinede bulunan birçok bakan da üç dönem kuralına göre milletvekili olamayacak. Bakarsınız Erdoğan bu bakanları Saray’da başkanlıklara getirir. Bakarsınız, Arınç da bunlardan birisi olur. Neden olmasın…

Okunma Sayısı: 2097
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • EmrerTMK

    12.1.2015 10:22:10

    Yüzde 10 ne yazık ki gölgede kaldı.. Ve dediğiniz gibi yine milli irade sandığa yansımayacak.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı