"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Millet ne derse başımızın üstünedir”

Mehmet KARA
12 Şubat 2017, Pazar
“Cumhurbaşkanlığı sistemi” ile ilgili “kısmî anayasa değişikliği” teklifi için referandum yolu açıldı.

Bol kavgalı, görüşmelerin ardından Meclis Genel Kurulu’na gelen ilk turu 7 gün, ikinci turu da 4 gün süren değişiklik paketi tartışmalı geçmişti. Paketin görüşmelerinde o kadar acele edilmişti ki milletvekilleri 17-18 saat çalışmak zorunda (!) kalmıştı. Ancak 11 günde biten iki turun görüşmeleri sonrasında 13 gün Meclis’te bekletilmişti. 13 günün ardından 2 Ocak’ta Cumhurbaşkanlığı’na gönderilen paket 8 gün sonra onaylandı. Tâ ki referandumun tarihi 16 Nisan’a denk getirmek adına…

***

ARTIK SON SÖZÜ MİLLET SÖYLEYECEK

Bu safhada yapılacak şey kutuplaştırmadan, kamplara ayırmadan, “hain” diye suçlamadan, millete değişikliğin anlatılmasıdır. Söz milletinse, millet de sözünü sandıkta söyleyecek.  “Hayır” diyecek de, “evet” diyecek de millettir… Milletin kararına saygı göstermek en başta siyasetçilerin görevidir. Ancak bakıldığında bu kampanyanın son dönemlerde olduğu gibi demokrasiye yakışmayan seviyede geçeceğinin işaretleri gelmeye başladı.

Başbakan Yıldırım’ın, “PKK, FETÖ, HDP ‘hayır’ dediği için biz ‘evet’ diyoruz” sözlerine tepki gösterilmesine rağmen buna benzer şeyler söylemeye devam ediyor. Bu da, Yıldırım’ın kampanya boyunca bu söyleminden vazgeçmeyeceğini gösteriyor. Oysa görüşlerini “hayır” yönünde açıklayan birçok parti var. Yani bahsedildiği gibi terör örgütleri değil. Herkesin “hayır” veya “evet”  gerekçesi farklı. Bu farklılıklara da saygı gösterilmesi gerekiyor.

***

EŞİT ŞARTLARDA BİR KAMPANYA OLMALI

Bu aşamada şunları söyleyebiliriz…

Referandumda 18 maddelik kısmî anayasa değişikliği oylanacak. Bu yüzden referanduma bir parti meselesi gibi yaklaşmamak, yeni sistemin ülkenin ve milletin hayrına olup olmayacağına bakmak gerekiyor.

Milletin hangi meselesine çare olacak? Demokrasi ileri gidecek mi? Hürriyetlerimiz genişleyecek, millet daha çok söz sahibi mi olacak? Yoksa, yetkiler bir kişinin eline mi geçecek? Oy verirken, bu soruların cevaplarına bakmak gerekiyor.

Kampanyada hiç kimse bir kısıtlamayla karşılaşmadan fikirlerini anlatabilmelidir. Bunu anlatacak gerek meydanlar, gerekse de sosyal medya, gazeteler ve televizyonlarda “özgürce” ve “eşit şartlar”da fikirlerini açıklayabilmelidir. OHAL şartlarında bir referanduma gidilirken, seçim güvenliğini sağlamak hükümetin görevidir.

Hükümet sözcüsü Numan Kurtulmuş’un Bakanlar Kurulu toplantısının ardından ifade ettiği, “Kimisi ‘evet’ diyecek kimisi ‘hayır’ diyecek. Herkes bu süreç içerisinde istediğini ortaya koyacak. Bu bir parti seçimi değildir. Burada kimse demokratik bir yarış olacağından endişe etmesin. Sonucunda millet ne derse başımızın gözümüzün üstünedir” sözleri gerçekten uygulanabilmelidir. Demokratik yarışın önünü açacak tavır da bu olmalıdır.

Referandum süreci bu cümlesinin üzerine oturtulursa demokratik bir seçim olacaktır. Böyle olursa, kazanan millet ve demokrasi olacaktır. Referandum kampanyası şeffaf, hür ve eşit şartlarda yapılması için de başta siyasetçilerin kullandıkları ifadelere ve icraatlarına dikkat etmesi bu dönemin en önemli tavrı olmalıdır.

***

HAYIR-HAYR…

“Hayırlı günler, hayırlı akşamlar, hayırlı işler” sözleri nedense “evetçileri” rahatsız ediyor. Bu kelimeyi kullanmamaya özen gösteriyorlar. Kullananları da iğneliyorlar. Çok garip olan bu durumu –maalesef- yaşıyoruz ve iki ay süresince de yaşayacağımız anlaşılıyor.

Başbakan Binali Yıldırım, “hayır” meselesine değişik bir “boyut” getirdi.

“Hayırda hayır vardır” sloganının kullanılmasını tenkit eden Yıldırım, “Halkoylamasında anayasa değişikliğinin reddedilmesini isteyenlerin kampanyasını ses benzerliği üzerine kurduklarını görüyoruz. Hayatlarında hiç hayırlı bir iş yapmamış olanların, benzerliği sebebiyle bu mübarek kavrama nasıl sarıldıklarını gördükçe insanın gülesi mi, ağlayası mı geliyor bir türlü karar veremiyorum. Milletimiz kendisi için hayırlı olanı bu halkoylamasında gösterecek” derken “hayır” ile “hayr” arasında farkı “Birisin de ‘ı’ var, diğerinde yok” diyerek izah etti.

Birkaç kez “hayr” kelimesini kullanan Yıldırım, “Ben Arapça bilmiyorum, sesleri tam çıkaramıyorum, ama siz anladınız” diyerek başka bir izah getirme gereği duyarak…

Şu görülüyor ki, bu kampanyada Yıldırım’ın bu tür çıkışlarına çok rastlayacağız.

Okunma Sayısı: 2667
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı