"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Milletten bir şey mi saklanıyor?

Mehmet KARA
28 Aralık 2014, Pazar
“Çözüm Süreci” koordinatörü Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’la görüşmelerinin ardından HDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, “Çözüm sürecinde yeni bir döneme girdik” demişti.

Peşinden de Sırrı Süreyya Önder, Leyla Zana ve Hatip Dicle’den oluşan heyet Kandil’e gitti, İmralı’da yapılan görüşme de konuşulanları artardılar. Bu ziyaret öncesi Kandil’deki PKK’nın elebaşlarından Murat Karayılan’ın yaptığı açıklama, “yeni bir dönem”in nasıl olacağının işaretlerini vermişti. Karayılan, “Çözüm süreci amacına ulaşması durumunda Abdullah Öcalan’ın 2015 Nisan ayında serbest kalacağını ve yapılacak kongreye katılacağını” iddia etmişti.

Bunun ardından Akdoğan’ın sosyal paylaşım sitesi twitter’den yaptığı açıklama kafaları iyice karıştırdı. “Kandil’den yapılan gerçekdışı, zamansız, yersiz, tahrik edici açıklamalar sürece yarar sağlamaz” demesi bu sözlere bir cevap olmaktan ziyade birçok soruları beraberinde getirdi.

Bu sorular kamuoyunda gündeme gelince Akdoğan, “Onun bunun ne dediğinin bir önemi yok. Bizim ne dediğimizin önemi var” diye bir açıklama yapma gereği duydu. Bu arada da, PKK ile Hükümet arasında Öcalan’ın özgürlüğü konusunda mutabakata varıldığı hükümetin görevinin “toplumun buna hazırlamak olduğu” da ileri sürüldü.

Elbette dağdaki bir teröristtin sözünü dikkate almamak lazım ama ne yaparsın ki, süreç onlarla da yürütülüyor. Bu yüzden de söylenenlere dikkat etmek, bunlara kulak kabartmak gerekiyor.

Sahi, çözüm sürecinde neler oluyor? Milletten ne saklanıyor?

KEŞKE!

Başbakan Ahmet Davutoğlu yolsuzlukların konuşulduğu bir haftada söylediği söz “keşke” dedirtti.

“Tüyü bitmemiş yetimin hakkına el uzatan kardeşimiz bile olsa o eli keseriz…” diyen Başbakan’ın bu sözünü bir kenara not edelim. Not edeceğimiz bir söz de Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’ten geldi. Bütçe görüşmelerinde “Kim yolsuzluk yaparsa mutlaka cezasını görmeli, hem Allah belasını versin hem de hesabı ömür dünyaya kalmamalı” demesini de not ediyoruz. Bakalım, yolsuzluk yapan olursa mahkeme kararıyla da ispatlanırsa Sayın Davutoğlu, sözünü yerine getirecek mi? Onu da bekleyip göreceğiz. Biz not ettik…

TUNUSLULAR SÖZ DİNLİYOR!

Arap Baharı’nın başladığı ülke olan Tunus’ta “laikliği temel politika alan” Nida Partisi Ekim ayının sonunda seçimleri kazanmıştı. Tunus’ta geçtiğimiz hafta sonunda yapılan cumhurbaşkanlığını da Nida’nın adayı “laik” Es-Sibsi kazandı. Ve bu sonuç, “Tunus’ta laiklerin zaferi” olarak görülüyor.

Arap Baharı’nda başlamasıyla devrilen diktatör Bin Ali’nin yerine AKP’yi model aldığını söyleyen En Nahta (uyanış) Partisi geçici olarak hükümeti kurmuştu. Bütün bunları okuyunca Arap Baharı’nın başlamasından sonra “Arap Baharı turu”na çıkan Cumhurbaşkanı (o zaman başbakandı) Tayyip Erdoğan’ın şu sözleri kulaklarımızda çınladı. Tur sırasında gittiği ülkelere laik sistemi şöyle övmüştü. “Şunu bilmemiz lâzım, laik devlet her inanç grubuna eşit mesafededir. İster Müslüman, ister Hıristiyan, ister Musevî, ister ateist olsun... Hepsinin güvencesidir. Olayın aslı budur...”

Kimse Tunusluların Erdoğan’ın sözünü bu kadar dinleyeceklerini hiç tahmin etmiyordu. Tahmin ediyoruz ki, Erdoğan bile…

ÖRNEK OLSUN!

Türkiye Kupası maçında Beşiktaş’lı futbolcunun yaptığı gerçekten de örnek alınabilecek türden.

Adana Demirsporlu Hakan Söyler, Beşiktaşlı Veli Kavlak’a sert müdahale edince kırmızı kart gördü. Ancak Veli hakeme dönerek, “Hocam hareket kırmızı kartlık değil” deyince, kartın rengi “sarı”ya döndü.

Veli bu hareketiyle herkese örnek oldu. Siyasetçiler de bu örnek davranıştan bir ders çıkartıp, eğriye eğri, doğruya doğru diyebilseler keşke…

BAŞBAKAN KENDİSİNE MAYONEZ SIKANI AFFETTİ!

Evet, doğru okudunuz. Başbakan kendisine patates kızartması fırlatan ve mayonez sıkan protestoculardan şikâyetçi olmayınca, eylemciler serbest bırakılmış…

Durun durun bu olay Türkiye’de olmadı. Kimsede Davutoğlu’na mayonez sıkmadı, Başbakan da kimseyi affetmedi. Zaten bu eylemin Türkiye’de yapılmasına müsaade de edilmez, hadi atıldı diyelim, kimse şikâyetçi olmam da demez. Şikâyetçi olunsa da “kamu dâvâsı açılıp ceza da verilir. Yani, Türkiye için bunu düşünmesi bile imkânsız…” Olay AB üyesi Belçika’da geçmiş. Ülkenin Başbakanı Charles Michel, verdiği bir konferans sırasında ülkesindeki “kemer sıkma politikaları” nedeniyle protesto edilmiş. Eylem sırasında da kendisine patates atan ve mayonez sıkanlar için, “Protesto haktır, şikâyetçi değilim” deyince eylemciler de serbest bırakılmış. Zaten bu hoşgörü olmadığı için de “AB Türkiye’yi almazsa umurumuzda olmuyor” ya…

MİLÂTTAN ÖNCESİNE UZAN!

2015 bütçesinin Meclis’te görüşülmesinin son gününde “enkaz edebiyatı” üzerinden yapılan tartışma enteresandı. AKP Grup Başkanvekili Ahmet Aydın, bütçenin tümü üzerinde yapılan konuşmasında iktidarın ekonomideki başarılarını anlatırken, 1939’li yıllardan örnekler vermesi muhalefetin tepkisini çekti. CHP İzmir Milletvekili R. Aşkın Türeli’nin “1939 savaşın başlangıç yılı Sayın Aydın, savaş başlıyor, İkinci Dünya Savaşı. Böyle bir şey olur mu?” diye sorması üzerine Aydın, “İşte 1939-2002 yılları arasındaki kümüle büyüme oranı yüzde 263,1. Bu altmış dört yılın ortalama büyüme oranı ise 4,1’dir” cevabını verdi. Bunun üzerine MHP Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkan da “Sen bir de milattan önceye doğru bir git Ahmet, milattan önceye doğru bir uzan” diye seslendi. 

Gerçekten de, 12 yılı geçkin hükümette olan bir partinin ekonomi politikalarının ne kadar iyi olduğunu anlamaktan için tâ 1939 örnek göstermesi garip değil mi? Bize garip geldi doğrusu…

Okunma Sayısı: 1825
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • HÜSEYİN İLHAN

    28.12.2014 12:09:18

    Şehrin içindeki eşkiyaya had bildirmekten aciz,eşkiya ile pazarlığı dahi usul ve hak-hukuka göre yapmakta beceriksiz amma RİSALEİ NUR lara yasak koyma,inhisar altına alma,kirli siyasetine alet etmede mahirler.

  • A.Basir

    28.12.2014 10:29:56

    Türkiye de bir savaşın eşiğinde olduğunu mu ima ediyorlar ki ta 1939 ile kıyaslıyorlar:)

  • Mustafa BİTER

    28.12.2014 05:15:11

    Neyle kıyaslasınlar ki...1950-1960 arasını mı yoksa 1965-1971 arasını mı ...Adamları utandırmamak lazım...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı