Eğitim-öğretim yılı için ders zilinin çal-masıyla eğitimin sorunları tartışılmaya başlandı.
18 milyondan fazla öğrencinin bir milyona yakın öğretmeni, dolayısıyla da bütün ülkeyi ilgilendiren eğitim sisteminin sorunları bir türlü çözülemiyor.
2002 yılından bu yana AKP iktidarlarının başarısız olduğu konu da eğitim. 6 bakan, 6 “eğitim reformu” açıklanması da bunu gösteriyor. Bir türlü bir sistemde karar kılınamıyor.
Başbakan Binali Yıldırım’ın, ikili öğretimden vazgeçileceği açıklamalarından sonra 77 bin derslik, 2 bin 500 okula ihtiyacın olduğu ortaya çıktı. Şu anda bir sırada 5 öğrencinin okuduğu sınıfların olduğu da orta yerde duruyor.
Bu ve benzeri birçok sorunun yaşandığı, daha iyi bir eğitimin nasıl sağlanması gerektiği konusu tartışılamıyor bile… Çünkü, Millî Eğitim Bakanlığı’nın 15 Temmuz darbe teşebbüsünün ardından açığa aldığı ve ihraç ettiği öğretmenlerden doğan boşluğu kapatmak için geliştirdiği sözleşmeli öğretmen uygulamasının bir çok sakıncaları var. Sözleşmeli öğretmenler 4 yıl boyunca ilk tayin olduğu yerde kalmak zorunda. 4 yıl sonra kadroya geçirilip geçilmeyeceği belli olmayan öğretmenler, kadroya geçirilse dahi 2 yıl daha aynı yerde kalacaklar. Bu da aile birliği gibi birçok sorunu beraberinde getirecek.
* * *
İLGİNÇ SORULAR
Bakanlık geçtiğimiz hafta içinde KPSS’de belirli bir puan alan öğretmenler için mülâkat yaptı. Pazartesi günü de 20 bin öğretmen ataması gerçekleştirecek.
Öğretmenlerin mülâkat meselesi hafta boyunca kamuoyunda ve siyasetçiler arasında tartışma konusu oldu. Meclis’te araştırma önergeleri verildi. Bakanın cevaplandırması isteğiyle soru önergeleri yöneltildi. Partilerin genel başkanları grup toplantılarında bu konuyu değerlendirdiler.
Peki, mülâkatın neresine itiraz edildi? Öğretmen adaylarına mülâkatta yöneltilen sorular tartışma konusu oldu. Basına yansıyan sorulara bakılırsa da, öğretmen seçimiyle bu sorularının alâkasını kurabilene de rastlanmadı!
Mülâkatta sorulduğu iddia edilen birkaç soruyu aktaralım. “Hangi gazete ve köşe yazarlarını takip ediyorsun? Reis denilince aklına kim geliyor? Hangi dershaneye gittin? İnsan kopyası iyi mi kötü mü? Maç izler misin? Terör örgütlerini sayınız? Yılbaşında kutlama yaptınız mı?” böyle sorular devam edip gidiyor.
MEB Bakanı İsmet Yılmaz mülâkat sistemini, “Böyle bir soru (reis sorusu) bizim soru havuzumuzda yok. Diyelim ki bir tanesi sordu: ‘Reis hakkında ne düşünüyorsun?’ diye. Bu mülâkatı haksız yere mi düşürür? Kişi onun hakkında ne düşündüğünüzü söyler, sever sevmez, beğenir beğenmez. Turgut Reis der, Piri Reis der veya başka bir reis der, onun hakkında da fikrini söylesin bunun ne zararı var?” şeklinde savunmuş. Peki, böyle bir soruya verilecek cevap o öğretmen adayının mülâkat puanını nasıl etkiler? Varın siz düşünün.
Bu sorulara verilecek cevap ile öğretmen seçmek arasındaki bağı kurabilen komisyon üyesi var mı? Liyakate göre memur alınacağı söylenirken, bu sorulara verilecek cevaplarla liyakat nasıl tesbit edilebilir?
* * *
“MAŞERİ VİCDANI YARALIYOR!”
Eğitim-Bir-Sen sözleşmeli öğretmenlik istihdamının mülâkat değerlendirmesinin adaletsizliğe yol açacağını söylüyor. Geçmişte denenen sözleşmeli öğretmenlik uygulamasının büyük sıkıntılar meydana getireceği ikazını yapıyor.
Türkiye’nin eğitim alanındaki en büyük sendikanın “maşeri vicdanı yaraladığı”nı düşündüğü sözleşmeli öğretmenlik ve mülâkattan vazgeçilmesini istemesini, yeni personel alımı tercihinde, mülâkat uygulaması yerine daha adil, önce hakkaniyet, sonra ehliyet ve liyakat ölçülerine göre istihdamı yeniden düşünmesi gerektiği yönündeki teklifleri dikkate almak gerekiyor.